Yılların ardından artık ülkemizdeki Suriyeli gerçeğiyle halk olarak yüzleşmemiz gerekiyor. Sokaklarda karşılaştığımız bir vakıadan daha ilerisine, kardeş bir halk olarak iç içe yaşamaya hazırlanmamız gerekiyor.
Suriyelilerin artık Türkiyeli olma zamanı geldi!
Bu insanların büyük bir çoğunluğu artık bu ülkede yaşayacak. Suriye normale dönse bile burada doğan, yetişen bir nesil var ve bunlar Suriyeli olmaktan çok Türkiyeli hissedecekler.
Tıpkı Avrupa devletlerinin orada bulunan Türkiyeliler hakkında geç kaldığı gibi, uyum politikalarında geç kalınması sadece sorunu büyütüyor. Durumumuz tamamen onlar gibi değil ve olamaz da. Zira bu insanlar keyfi değil zaruri bir sebeple buradalar ve biz onları insanlıkta eşimiz, dinde kardeşimiz biliyor, mazlum olmaları hasebiyle de gönülden sahip çıkıyoruz.
Devletimiz, tarihin ve coğrafyanın yüklediği, insanlık onurunu ayakta tutan bir dış politika gereği olarak Suriyeli kardeşlerimize kapılarını açtı. Sayılardan ve paralardan bağımsız olarak, dünya durdukça bu onur ülkemizin ve halkımızın boynunda bir övünç madalyası olarak duracaktır.
Ancak gerek Suriyelilere yönelik uyum programları, gerekse halkımızın gerçeklere dayalı bilgilerle desteklenen; bu insanların neden burada oldukları, nasıl yaşadıkları, devletimizin ne kadar aylık verdiği, yurtdışından gelen destek yardımların miktarları, velhasıl sosyal medyada yayılan ve özellikle sokaklarda dedikodu olarak dolaşan ve hemen herkesin inandığı yalanların artık birinci elden düzeltilmesi gerekiyor.
Hiç ama hiç vakit kaybedilmeden dil kurslarının düzenlenmesi ve bu insanların artık kendilerini ifade edecek kadar Türkçe öğrenmelerinin sağlanması gerekiyor. Televizyonlarda kamu spotlarıyla yalanlarla mücadele edilmesi gerekiyor.
Gerekirse Avrupa Birliği’nin tecrübelerinden faydalanılması gerekiyor. Asimilasyon politikalarından uzak durulması namına, kötü tecrübelerin bilinmesi çok faydalı olacaktır. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız için istediğimiz her şeyin yurt içinde yaşayan diğer milletlere sağlanması durumunda toplumsal barış çok daha hızlı temin edilecektir.
Çoğunlukla yanlış bilgilerle dolaşan bir antipati oluşumunu ancak doğru bilgi akışı, doğru entegrasyon politikalarıyla çözebiliriz.
Fertlerin ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinin yeterli olmadığı ortada. Hatta sivil toplum kuruluşları çoğunlukla sadece yardım toplama ve dağıtma faaliyetlerine odaklanmaktan başka bir şey yapamıyorlar. Oysa artık bu insanların sadece doymaya ve giyinmeye değil, onurlu birer toplum üyesi olarak saygı görerek yaşamaya hakları var.
Suriyelilerin vatandaş olmaları gerekmiyor ancak vatandaş olmadan da kullanabilecekleri hakları ve ödevleri net bir şekilde ortaya konmalı ve hepimiz bunları bilmeliyiz, kabullenmeliyiz.
Kendi halkının dertlerine çözüm bulmakta son devirde oldukça başarılı sosyal politikalar uygulayan ve yeni dönemde bu konuda daha etkin politikalar izleyeceğini beklediğimiz devlet başkanının ve hükümetinin mültecilerle ilgili politikalarıyla hem onların hem de bizim beklentilerimize cevap vermesini bekliyoruz.
İş yerlerinde ve kiraladıkları evlerde bir çok haksızlık ve istismara maruz kalan bu vatansız insanların, ikinci sınıf vatandaş görülmelerini sonlandıracak adımlar artık atılmalı, sokaklarda hor görülen hatta aşağılanan garibanların ellerinden tutulması yukarıda bahsettiğim insani dış politikanın içeride taçlandırılması olacaktır.
İnsanlık onuruna sahip, vicdan sahibi herkesin içine sinecek adımların atılması için artık yeterince geç kalınmıştır. Sayın etkililer ve yetkililer lütfen ellerinizi kaldırın ve buradayız deyin!
Suriyeliler aleyhine yapılan onca olumsuz propagandaya rağmen sesi çıkmayan İslami yapılar neyi bekliyorlar? Ensar olmanın büyük şerefine sahip çıkmak namına adımlarınızın seslerini duymak istiyoruz. Meydanlarda Suriyeliler kardeşimizdir diye yürümek için kaç cinayet işlenmesi gerekiyor? Nefret pompası gibi çalışan bazı odakların seslerini bastırmak için daha neyi bekliyorsunuz?
Sivil toplum kuruluşları atacakları adımlarla, gerek devletin elini güçlendirebilir gerekse halkı bilinçlendirerek yalanların yayılmalarını ve etkilerini azaltabilirler.
Hepimizin yapması gereken bir şey mutlaka vardır.
Hepimizin yapabileceği bir şey mutlaka vardır.
En yakınımızda Suriyelinin elini tutup gözlerinin içine bakarak kardeşim demeyi hepimiz becerebiliriz.
Gülümsemenin sadaka olduğunu bilecek kadar hepimiz bu dini biliyoruz.
Kardeşlerinize gülümseyin ey Müslümanlar!