Malumdur ki, insan dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Bu imtihanı kazanması ise kullukla mümkündür. Kulluk ile imtihan o kadar birbiriyle bağlantılıdır ki, imtihanın diğer adı da kulluktur diyebiliriz. Nitekim Allah (cc) şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 51/56)

Kulluk da belli bir süreyle sınırlı veya belli bir aya mahsus olmayıp ömür boyudur. “Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (Hicr 15/99)“Ehline /Ailene, akrabalarına namazı emret. Kendin de ona sabırla devam et. Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırıyoruz. Sonuç takva sahiplerinindir.” (Taha 20/132)Şu halde sadece ramazan ayında değil, tüm aylarımız ve ömrümüz boyunca kulluk devam etmeli.

Esasen Ramazan ayının asıl bereketi de, içinde yapılan kulluk ve ibadetlerden değil mi? Evet, bu ayda bin aydan daha hayırlı bir gece olan kadir gecesinin bulunması, Kur'an'ın bu ayda inmiş olması, özel ve ayrı bir lütuftur. Yani Allah (cc) bu ayı kendi lütfuyla bereketlendirmiştir. Burası doğru. Ama biz yılın tamamını ramazan gibi yoğun bir taat ve ibadetle geçirirsek, Allah'ın (cc) izniyle ömrümüz ramazan, ahiretimiz de bayram olur inşallah.

Şu hadisi şerif, ramazan boyunca çok duyduğumuz hadislerdendir. "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur." (Buhari, Müslim, Riyaz-us salihin H no=  1219)Şeytan’ın(aleyhil la’ne) Ramazan’da ve her zamanda kazandığımız hayır ve sevaplara düşmanlığı, hep vardır ve devam edecektir. Zira şeytan imtihan gereği hep iyinin ve iyiliğin düşmanıdır. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (Yusuf 12/5, İsra 17/35) “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. (...)”  (Nur 24/21)

Amellere Devam Edelim ki Zincir Çözülmesin

Bu hadisi şerifi değişik şekillerde te’vil etmek mümkündür. Öncelikle şeytanların zincire vurulması, hakikat mıdır, yoksa burada kast edilen mecazi mana mıdır? Vakıaya baktığımız zaman ramazan ayında günahlara devam eden sürüsüyle insanlar görüyoruz. Gayrı Müslim olanlar zaten ramazan veya herhangi bir mukaddes değeri takmıyorlar. Dolayısıyla şeytanı zincire vuran şey ay, gün, saat veya dakikalar değil, bizim amellerimizdir.

                Ramazan ayı geldiği zaman müminler, diğer zamanlardan farklı bir şekilde taat ve ibadete yöneliyorlar. Camiler hatırlanıyor, özellikle teravih namazlarında ve ramazanın ilk günlerinde cemaat camilere sığmıyor, dışarılara taşıyor. Sonraki günlerde kısmen gevşeme olsa da sair zamanlara göre yüne cemaat yoğunluğu devam ediyor. Cuma ve beş vakit namazda da ramazan ayında gözle görülür bir bereket göze çarpıyor. Tüm camilerde mukabele ve cüz sürmeler devam ediyor. Birçok insan evinde iş yerinde de olsa ramazan ayında günlük Kur'an okumayı ihmal etmiyor. İnfak, sadaka, yardımlaşma ve dayanışma, ramazan ayında doğal olarak gayet artıyor. Aynı yoğunluk, komşuluk, arkadaşlık ve akraba ziyaretlerinde de yaşanıyor. İftara davet ve davetlere icabet ramazan ayında katlanıyor.

Kısacası ramazan ayında bizi Allah'a (cc) yaklaştıran amellerimiz, olabildiğince yoğunlaşıyor ve çoğalıyor. Tabi Allah'a (cc) yaklaştıkça da şeytandan uzaklaşmış oluyoruz. Daha doğrusu, şeytan bizden uzaklaşıyor. Zira bu konu terazinin iki kefesi veya iki uç arasındaki bir şeyin uçlara mesafesi gibidir. Bir uca yaklaştıkça, diğer uçtan doğal olarak uzaklaşmış oluruz. Kaldı ki, bu mesafe açılması sadece bizim Allah'a (cc) yaklaşmamız oranında da değildir. Çünkü bizim yaklaşmamızdan çok daha fazlası şeytanın bizden fersah fersah uzaklara kaçması da vardır. zira şeytan Allah'ın (cc) anıldığı yerlerde duramayıp firar etmektedir.Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan arkasını dönüp ezanı duymayacağı yere kadar yellenerek kaçar. Ezan bitince geri gelir. Namaz için kâmet getirilince tekrar arkasını dönüp kaçar. Kâmet bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulup ona: «Filân şeyi hatırla, filân şeyi hatırla!» diyerek, daha önce aklına gelmeyen şeyleri hatırlatır. Neticede kişi kaç rekât kıldığını bilemez olur.” (Müslim, Salât, 19. Buhârî, Ezân, 4; Amel fi’s-salât, 18.)

Şu halde ramazandan sonra salih amellere devam ettiğimiz oranda, şeytandan korunmamız da devam edecektir. Hatta geri kalan 11 ayda, yani senenin tamamında şeytanlardan korunmak istiyorsak, ramazandaki gibi amel yoğunluğumuz devam etsin. Gelecek ramazana kadar Kur'anları kılıfına koyup duvarlara asmayalım. Günlük Kur'anî virdimiz, dua ve zikirlerimiz devam etsin. Cami ve cemaatimiz, komşu ve akrabalarımızla sıcak ilişkilerimiz devam etsin. Hayır ve hasenatımız, infak, yardımlaşma ve dayanışmamız devam etsin. Yani yıl boyu rabbimizle irtibatımız sıkı bir şekilde devam etsin ki, şeytanlar semtimize dahi uğrayamasın. Hatta hayatımız ramazan olsun ki, ahiretimiz bayram olsun, Cennet ve cemalullaha ermek olsun. Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...