Son günlerde kayıp çocuklar haberleri maalesef Türkiye’nin yüreğini yakmaya devam ediyor.
Önce eylül daha sonra leyla ya yapılan işkence ve zulüm, hem üzüntüye sebep olurken, hem de duyarlı halkın öfkelenmesine sebep oldu.
Leylanın annesi yüreği kan ağlayarak kızını kaçıranlara seslenerek, kızının aç olduğunu ona süt vermelerini söylemesi ben de dâhil birçok anne ve babayı duygulandırarak ağlamamıza sebep olmuştu.
Bu durumu nasıl anlamalı, nasıl izah etmeli, sebebi nasıl olmalı ki böyle bir vahşeti bir insan yapabilmeli diye birkaç gün düşündüm, fakat bunun izahı yoktu. Hangi sebep olursa olsun böyle bir vahşet kendisine insan diyen bir kişi tarafından yapılamazdı.
Soruşturma devam ediyor, önümüzde ki günlerde kimlerin yaptığını ve bu zulmün gerçek sebeplerini öğreneceğimizi umuyorum.
Bu olayların ülkemize verdiği tahribat ise maalesef çok fazla oldu.
Eskiden mahallede ki tüm çocuklar o mahalledeki büyükler tarafından sevilir, kollanır ve sahiplenilirdi.
Bu olaylardan sonra insanlar bırakın mahallenin çocuklarına sevgide bulunmasını, daha yakınlarına bile sevgilerini gösterememelerine sebep oldu.
Çocukların başını okşama bile kötü bir fiil olarak görülmeye başlandı. Halbuki o mahallede fakir aileler olsa bile bu fark ettirilmezdi. Mahallede imece usulü ile bir fon kurulur ve ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırılırdı.
Olayın birde diğer tarafına bakalım. Yaz okullarının başladığı bu günlerde bilhassa diyanetin gözetiminde camilerde ve bunun yanında belediyelerin ve sivil toplumun nezaretinde yaz kursları devam ediyor.
Kurslardaki hocalarımızın bu konuda ki hassasiyetleri çok önemlidir. Bir geleneğin kaybolmasına izin vermesinler.
Halkımız hangi düşüncede olursa olsunlar, eskiden beri alışkanlık edindikleri yaz tatilinde çocukları camilere gönderme alışkanlığını devam ettirmek gerekiyor.
Yeni nesil gençler birçoğu İslami eğitimi sadece bu yaz kurslarında alıyorlar. Hassas ailelerin dışında çocuklarına dini ve ahlaki eğitimi veren aileler maalesef çok az sayıdadır.
Daha önceki dönemlerde siyasi bazı kesimlerin, kuranı okumanın bile 12 yaşına çıkarmaları, kuran okumaya engel teşkil etmişti.
Bugün bu yasak olmadığı gibi, milli eğitimin müfredatına seçmeli ders olarakkonuldu.
Milli eğitimde son dönemde kuran vesiyer gibi derslerin okutulması çok büyük bir başarıdır. Bu derslerin gerçek manada okutularak çocukları şuurlu bir birey haline getirilmesi çok önemlidir.
Bu toplumun İslam’dan uzaklaşması ahlaki açıdan yozlaşmasına sebep oluyor. Rahmetli Mehmet Akif Ersoy “bizim toplum İslam’dan uzaklaşınca çöküşe geçiyor. Batı ise dinleri tahrip edildiği için dinlerinden uzaklaşınca başarılı oluyor. ”demiştir.
Bizler bu tür tahribatları önlemek için üstad Mehmet Akif’in sözüne kulak vermeliyiz.
İnsanların gönüllerine Allah sevgisini ve yine Allah korkusunu koyduğumuz zaman başarılı olacağız. Bunun başka çözümü yoktur. Dua ile.