AKIL
İmam-ı Azam hazretleri, üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek kenara çekildiğinde, yanındakiler neden böyle yaptığını sormuşlar.
Hazret, düşünmeden cevap vermiş
--Onun boynuzları var, benim ise aklım.
ALIŞVERİŞE GELDİK
İbn-i Muhayrız isimli din alimi, elbise almak için bir mağazaya girdiğinde, içerdekilerden birisi onu tanıdı ve dükkan sahibine:
- Bu zât, İbn-i Muhayrız'dır, dedi.
İbn-i Muhayrız kendisine özel bir muamele yapılmaması için hemen dışarı çıkarken:
- Biz paramızla birşeyler almaya geldik, dedi. Dinimizle değil.
ALLAH'A SIĞIN
İzzet Molla'yı, Razaman'da bir iftara davet ederler. Davetlilerden birisi de hocadır. Sofraya billur tabak içinde elmasiye denilen bir yemek getirilir. Hoca büyük bir iştahla yemeğe yumulur. Yemek, hocanın tabağın kenarına bastırmasıyla İzzet Molla'nın kucağına fırlar. Şair, yemeğe bakar ve:
- Hoca'nın elinden bana sığınacağına Allah'a sığın, der.
AT NALI
Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan O. Demirci Hocaya:
- Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
Demirci hoca:
- Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. Onlardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.
ATLIYA CEVAP
Efendimiz (s.a.v.) bu soruya, gurur olur endişesiyle "benim" diye
cevap vermedi. Ve o anda sahabelerine hizmet etmekte olduğundan, asırlar boyunca yankılanan ve aynı zamanda atlı adama cevap niteliği taşıyan şu sözlerle mukabele etti:
- Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir.
BAHTİYARLIK
Hazreti Ali, yaşlı bir katır üzerinde giderken, devrin dalkavuklarından birisi önüne çıkar:
- Sen ki Allah'ın Arslanısın... Böyle bir katıra binmek sana yakışır mı?
Hz. Ali şu cevabı verir:
- Hücüm edenden kaçmayacak kadar cesur, kaçana hücum etmeyecek kadar âlicenâb, bana sahib olmadığım meziyetlerle hitap edecek kadar dalkavuk ruhlu olmadıktan sonra, insana böyle bir katır yeter
BAKIŞ FARKI!
Adamın biri, Muhammed Bin Vâsi nin bacağındaki yarayı görüp, "Sana acıyorum" dediğinde, ondan şu cevabı almış:
- Ben, aynı yaranın gözümde çıkmadığına şükrediyorum.
BAŞIN SONU
Mevlânâ Câmi'ye ihtiyarlık hakkında fikrini sormuşlar. Şu cevabı vermiş:
- İhtiyarlık, gençliğin sonu ve neticesidir. Son ve netice ise, başa bağlıdır. Gençliğini iyi geçiren ihtiyar, derisinden bellidir.
BOŞ KALMAYA GELMEZ
Uzun bir ömür süren ve hayatının her anını çalışıp eser vererek oldukça verimli geçiren Süheyl Ünver Hocaya, ileri bir yaşta iken bazı dostları lâtife kabilinden sormuşlar:
- Hocam, Azrail sizi unuttu mu yoksa?
Süheyl Ünver'in cevabı şöyle olmuş:
- Hayır, Azrail'le yakında görüştük. Bana dedi ki:
- Boş bulursam götürürüm.
DEVELERİMİ KALBİME BAĞLAMAM
Biri İmam-ı Âzam'a gelerek:
"Ya İmam, ben namazlarımı huşu içerisinde kılamıyorum. Namazda iken develerimi otlatıyor, onlarla ilgileniyorum. Oysa siz benden daha zenginsiniz. Peki siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşu içerisinde nasıl yapıyorsunuz?" diye sormuş.
İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri şöyle cevap vermişler:
"Ben develerimi kalbime bağlamam ki, ahıra bağlarım..."
DİKEN VE GÜL
Ebüdderda Hazretleri, bir sohbette insanların ahlâkının git gide bozulduğunu söyleyen bir zatâ şöyle dedi:
- Haklısınız!.. İnsanlar, eskiden dikeni bulunmayan güle benzerlerdi. Şimdi ise, gülü olmayan dikenleri andırıyorlar!..
DİLEMEMİŞTİR
Elmalılı Hamdi Yazır'a:
- Allah dilediğine hidayet verebilir mi? Diye sormuşlar.
- Evet, verebilirdi demiş.
- O halde niçin vermemiş? dediklerinde ise şunları söylemiş:
- Vermediğine göre dilememiş, demektir.
DÜNYAYA NASIL YERLEŞMELİ
Abdülaziz Bekkine Hazretleri, bir gün bir yakınına şöyle der:
- Oğlum, bu dünyaya kiracı gibi yerleş. Ev sahibi gibi yerleşirsen, gitmesi zor olur.
EDEP DERSİ
Ahmed Rufaî Hazretleri, birgün yolda iki çocuğa rastladı. Kavga ediyorlardı. Onları ayırdı ve içlerinden birine sordu.
- Sen, kimin oğlusun?
Çocuk şu karşılığı verdi:
- Sana lâzım olmayan şeyi ne edeceksin?
Ahmed Rufaî oradan ayrılıp gitti. Fakat hep çocuğun cümlesini tekrar edip şöyle diyerek:
- Oğlum, Allah sana hayırlar versin... Bana, büyük bir edep dersi verdin.
EN BECERİKSİZ İNSAN
Halid bin Safvan'a:
"En aciz, en beceriksiz insan kimdir? diye sormuşlar.
O da bu soruya şu cevabı vermiş:
"En aciz, en beceriksiz insan; dost aramayandır. Ondan daha acizi, daha beceriksizi ise bulduğu dostu kaybedendir."
EŞSİZ CÖMERTLİK
Hz. Ebû Bekir in cömertlikte de bir eşi yoktu. Bir defasında cihad için yardım istendi... Bütün sahabiler koşuştular. Kimi malının yarısını, kimi dörtte birini getirmişti. Hz. Ebu Bekir in getirdiği ise, malının tamamıydı.
Resulûllah (a.s.v.) kendisine sordu:
- Ailene ne bıraktın?
Hz. Ebubekir, cevap verdi.
- Allah ve Resûlü nün muhabbetini!..
GÖNDERİLEN, GÖNDERENDEN HABERCİDİR
Dahi kumandan Halid Bin Velid Hazretlerinden, Efendimizi (s.a.v.) anlatmasını istemişler.
- Bu hususta son derece acizim demiş.
Israr etmişler.
- Gönderilen, gönderenin şanına lâyık olur, buyurmuş. Onu gönderen Allah (c.c.) olduğuna göre, gerisini anlayın artık.
GÜZEL İNSANLAR
Sahabelerden biri, Hz. Ebûbekir in yanına gelerek:
- Çok günahkarım, der. Benim için dua eder misiniz?
Hz. Ebûbekir:
- Yâ Rabbi, der. Bir günahkar, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de affeyle.
HANGİSİ İÇİN İYİ?
Zengin bir adam, İslâm büyüklerinden birine:
- "Bin altınım var, size versem ne dersiniz?" diye sorduğunda, şu cevabı
almış:
- Verirseniz sizin için iyi olur. Vermezseniz de benim için.
HER KOYUN
Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.
HERKES YANINDAKİNİ VERİR!
Kendisine hakaret edilen Hz. İsa ya (a.s.):
- "Niçin karşılık vermediniz?" diye sorduklarında:
- Herkes yanındakini verir, demiş. Onda olan, benim yanımda yoktu.
HERŞEYE İYİ YÖNÜYLE BAKMAK
Hz. Lokman a:
- "Edebi kimden öğrendin?" diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş:
- Edepsizlerden.
HUZUR
Zeynel Âbidin Hazretleri abdest alırken sapsarı kesilirdi. Sebebini sorduklarında
şu cevabı verdi.
- Kimin huzurunda durduğumu düşünürseniz, sebebini anlarsınız...
KABE'DE İLK DUA!
Mehmed Kırkıncı Hoca'ya, "Kabe'yi ilk defa görenin yapacağı dua mutlaka kabul olacağı için nasıl dua edelim?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
- "Ya Rabbi, burada edeceğim bütün duaları kabul eyle" diye dua edin.
KABRİSTAN
Hz. Ali, mezarlığa neden sık gittiğini soranlara şu cevabı vermiş:
- İki sebebi var. Anlattıklarıma itiraz etmiyorlar ve arkamdan gıybetimi yapmıyorlar.
MALIN NEREDE?
Hasan el-Basrî, "Ben ölümden korkuyor ve onu sevmiyorum" diyen birine şu cevabı vermiştir:
- Malını geride bıraktığın için ölümü sevmiyorsun. Eğer malını ileriye (ahirete) gönderseydin, peşinden gitmek isteyecektin.
MEZARTAŞI YAZISI
Behlül Dânâ ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu
anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."
PEYGAMBER HÂNESİ
Hz. Mevlânâ, evlerinde yiyecek olarak hiçbir şey kalmadığını söyleyen hanımına tekrar tekrar sormuş:
- Gerçekten hiçbir şey kalmadı mı?
- Evet, demiş eşi. Hiç yiyeceğimiz kalmadı.
O yoklukta tükenmez hazinelerin sahibini bulan Mevlânâ, ellerini kaldırıp:
- Allah ım sana hamd-ü senâlar olsun, diye şükretmiş. Evim, Peygamber hanesine benzedi.
RİYAKÂRA CEVAP
Adamın biri, Hz. Ali yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne karşı övmeye başlayınca, ondan şu karşılığı almıştır:
- Söylediklerinden daha aşağı, fakat içinden geçirdiklerinden daha üstünüm.
RUHLAR NEREYE GİDER?
İbn-i Abbas hazretlerine "Ruhlar cesetlerinden ayrılınca nereye giderler?"
diye sorduklarında, o yüce insandan şu cevabı almışlar:
- Yağı biten kandillerin ışığı nereye gidiyorsa, oraya...
SABIR
Cüneyd-i Bağdadi'ye "sabır nedir?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş.
- Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.
SALTANAT
Selçuk Sultanlarından biri,Mevlana'yı ziyaret ederek,saltanatları arasında
ne fark olduğunu sorduğunda, o büyük zattan şu cevabı almış:
--Senin saltanatın, gözlerin açık kaldığı müddetçe bakidir. Benim saltanatım ise, gözlerimi kapadığımda başlar.
TABİP
Beyazıd-i Bestami Hazretleri akıl hastahanesinin önünden geçerken, bir tabibin havanda ilaç dövdüğünü görerek:
- Çok günahkarım, der. Bunun içinde ilaç var mı? Tabib daha cevap vermeden, konuşmaları dinleyen bir hasta, pencereden seslenir.
- Tövbe kökü ile istiğfar yaprağını karıştır. Kalb havanında tevhid tokmağı ile döv. İnsaf eleğinden geçir, göz yaşı ile yoğur. Aşk fırınında pişir ve sabah akşam bol bol ye. Göreceksin hastalığından eser kalmayacak.
Bistami hazretlerinin gözleri dolar ve :
- Ya Rabbi, der. Şu dünya hastanesinde ne tabipler var.
UYKU KARDEŞLİĞİ
Mevlânâ Hazretleri, talebelerinden biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.
Yanındaki talebesi:
- Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bunlardan ibret alsa.
Mevlânâ, tebessüm ederek karşılık verir.
- Aralarında bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.