Arap dilini öğrenmek isteyen birinin, (şiir ve nesir şeklinde) çok fazla metin ezberlemek zorunda olduğunu yukarıda söylemiştik. İşte bu ezberlerden elde edilecek melekenin kalitesi, ezberlenen metinlerin kalitesine ve çokluğuna bağlı olacaktır.

 

Yine bu dili kullanmanın kalitesi de, ezberlenen veya duyulan metinlerin kalitesine bağlıdır. Bu ikisinden (yani metinlerin ezberlenmesi ve bunlar üzerinde pratik yapılmasından) sonra da, dildeki melekenin kalitesi ortaya çıkar. Ezberlenen metinlerin kalitesinin yüksek olması, onlardan elde edilecek melekenin kalitesinin de yüksek olmasını sağlar. Çünkü söz konusu meleke, o metinlerdeki modele göre gelişir ve o metinlerden

beslenir. Bunu sebebi şudur: Her ne kadar insan nefsi, yaratılış olarak tek bir cins ise de, idraklerinin kuvvetli veya zayıf oluşuna göre farklılık arz eder. Bu farklılığın sebebi ise, hariçten gelen (yani sonradan elde ettiği) ve kendisini şekillendiren idraklerin, melekelerin ve diğer hususların farklılığıdır. Nefis, sonradan elde ettiği bu özellikler ile varlığını tamamlar

ve sureti de kuvveden fiiliyata çıkar.

 

Daha önce söylediğimiz gibi, nefis, sahip olduğu melekeleri tedricen kazanır. Örneğin

şiir melekesi, şiirlerin ezberlenmesiyle; nesir melekesi, seci ve düz metinlerin ezberlenmesiyle;

ilim melekesi, ilimleri tahsil etmek, ilmi görüşleri ve araştırmaları bilmekle; fıkıh melekesi, fıkıh tahsil etmek, fıkhi meseleleri incelemek, birbiriyle karşılaştırmak ve fer'i meseleleri, temel meselelerden çıkarmakla; tasavvuf melekesi, ibadetle, zikirle ve güç yettiği kadar insanlardan uzaklaşıp yalnız kalmak suretiyle maddi algılardan soyutlanıp batini ve ruhi algılamalara geçiş melekesini kazanmakla elde edilir. Nefis, bu melekelerin her biriyle, bir şekil ve özellik kazanır. Bu melekeler hangi örnekler üzerine gelişmişlerse, örneklerin kaliteli veya kalitesiz oluşuna göre, melekeler de kaliteli veya kalitesiz olurlar.Yüksek derecedeki belagat melekesi, belagat açısından kaliteli metinlerin ezberlenmesiyle elde edilir. Bu yüzden fakihlerin ve diğer alimlerin belagattaki seviyeleri yetersizdir.

Bunun tek sebebi, onların belagat üslüplann dışında ve belagat derecesinin altında olan, ilmi kuralları ve fıkhi ibareleri ezberlemiş olmaları ve zihinlerini bu tür metinlerle doldurmalarıdır. Çünkü bu tür ilmi kuralları ifade eden ibareler, belagat açısından bir değer taşımazlar. İşte zihin bu nitelikteki metinlerin ezberleriyle meşgul edilir ve nefis buna göre şekillenirse, bundan ortaya çıkacak meleke, (belagat açısından) son derece yetersiz ve böyle bir melekeden kaynaklanan ibareler de Arapların kullandığı üsluplardan uzak olur. İşte bu yüzden, Arapların belagat değeri yüksek metinlerini değil de, bu tür ilmi kuralları ezberlemiş olan nahivcilerin, kelamcıların ve diğer alimlerin şiirlerinin, belagattan ve Arapların kullandığı üsluplardan uzak olduğunu görüyoruz.

kaynak: ibni haldun, mukaddime, c.2. s.390-400