Şubat ayı, şehitler ayı olarak değerlendirilir. Bu ayda şehit olan öncü Müslümanlar oldukça fazladır. Şehadet ne kadar zor ve cefalı olsa da, ahiretteki makamı çok yücedir.

Şehitler aynı zamanda kahramandırlar da, tarihimize kattıkları çok şeyler vardır mutlaka. Bu katkılar, hem yaşamlarında hem de şehadetleriyle örnek olmalarıdır.

Şubat ayında davaları için canlarını feda eden şehitlerimizi hatırlayalım.

Osmanlının son döneminde 1900 lü yıllarda ilmi ile amil olan ve İstiklal savaşımıza katkıları olan İskilipli atıf hoca, 1970’li yılların genç Müslümanlarını harekete geçiren ve babası Sadreddin hocadan almış olduğu eğitimi, hayatı pahasına uygulayan, hayata geçiren Metin Yüksel hatıralarımızı canlandırıyor.

Dünya da ise yine şubat ayında, tarihe ismini yazdıran şehitleri şöyle hatırlayalım.

Mısır da Müslüman kardeşler cemiyetini kurarak bir ekol olan yeni ufuklara hayat vermiş kişiliğiyle öne çıkan Hasan el Benna,- kendi kimliğini arayan bir ülke olan, zencilerin insan yerine konmadıkları Amerika gibi zor bir coğrafya da yaşayan malcolmx ve Lübnan’da yaşayan, siyonizmin karşısında ön saflarda cihad eden Abbas müsavi öne çıkıyor.

İSKİLİPLİ ATIF HOCA

Bu yazımda İskilipli atıf hocanın mücadelesini kısaca anlamaya, anlatmaya çalışacağım inşallah.

Osmanlının son dönemi ve cumhuriyetin ilk yılları, İslam’ı savunan ve kaygı edinen isimler açısından çok zorlu geçmiştir. Bir kısmı sürgüne gönderilmiş, bir kısmı ise atıf hoca gibi hiç suçları olmadığı halde, hukuk hiçe sayılarak idam edilmişlerdir.

Hatırlamamız gereken önemli noktalardan biri şudur. Bu ülke istiklal savaşında çok fazla şehit verdi. Amaç ülkeyi düşman zulmünden kurtarmaktı. Bu başarıldı da, Fakat kurtuluş savaşı kazanıldıktan sonra kurulan istiklal mahkemelerinde, öyle zulümler yapıldı ki, kazanılan zaferi neredeyse gölgede bıraktı.

Atıf hoca, düşmanın İzmir’i işgal ettiği sırada tepkisini o dönemde ki cemiyetler de ortaya koyarak Anadolu’nun harekete geçmesini sağlayan manevi liderlerden biridir.   

Fakat savaştan sonra yazmış olduğu frenk mükallitliği ve şapka adlı eseri kaleme aldığı gerekçesiyle 26 Aralık 1925 ‘te tutuklandı. Arkadaşları ile Ankara ya gönderildi.

İSTİKLAL MAHKEMESİNDE ZULÜM

26 Ocak 1926’da Ankara istiklal mahkemesinde yargılandı. Savcı İskilipli atıf hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme, sanığın müdafası (savunması) için bir gün sonraya bırakıldı.

Ertesi gün mahkeme de çok garip bir karar çıktı. Bir gün önce savcı İskilipli atıf hoca için 3 yıl hapis istemişti. Fakat bir gün sonra mahkeme reisi olan kel ali lakaplı hâkim tarafından, savunmasına gerek duyulmadan ve bir gün önce savcı tarafından 3 yıl hapis cezası istemi hiçe sayılarak, idam cezası kararı verilmişti.

O dönemde bu mahkemelerin kararına hiç kimse karşı çıkamıyordu. 4 Şubat 1926 Perşembe günü idam sehpasına çıkarılan hocadan şu sözler işitildi. “Zalim ve katillerle elbette mahşer günü hesaplaşacağız.”

O, vakarla alnı açık bir şekilde, dini uğruna şehadet şerbetini içti. İskilipli atıf hoca hayatını ilme adayan, dünyalık beklentisi olmayan biriydi. Uğruna canını verdiği suçu ise Allah’ın hükmünün yaşanmasını istemesiydi.

Belki de en çok ağrımıza giden olay, bu ülkenin kurtulması için çalışan bir âlimin, bu ülkenin hâkimleri tarafından haksızca cezalandırılmasıdır.

Onlar, atıf hocanın samimiyetini anlayamamışlardı. Atıf hoca ahiretini mamur ederken, mahkeme başkanı kel ali lakaplı hâkim ve aynı düşünce de olanlar dünya için çalışıyorlardı.

Ezcümle, Müslümanlar bilgi sahibi olup, gerçek ilme ulaştıkça Yüce Allah’ın o nimetlerinin farkına varıyor, dünyadan vazgeçerek ahiretin güzelliğine ve Allaha misafir olmaya, o güzel cennet nimetlerini tercih ediyorlardı. Ne mutlu bu güzelliklerin farkına varanlara. Ne mutlu yüce Allah’ın huzuruna ak alınla çıkanlara…