Nedense hiç aklıma gelmemişti. Aslında gelemezdi de. Zira aradan uzun bir zaman geçti. Fakat geçtiğimiz günlerde Ömer isimli bir arkadaşın gönderdiği bir haber küpürü, birden ‘dank’ ettirdi kafamı. Sonrasında da sizlerle paylaşmak istedim.
***
Malum, Hollanda’da hükümet geçtiğimiz günlerde gündemi uzun süredir meşgul eden çocuk bakım yardımlarında çifte vatandaşlığa sahip göçmen kökenli ebeveynleri (genellikle Türkler) kasıtlı bir şekilde dolandırıcılıkla suçlamış, mağdur etmiş ve hatta bazılarını 130.000 avro borçlandırmış ve intiharına sebep olmuştu. Ardı arkası kesilmeyen bu skandal sonrası hükümet, genel seçimlere 2 ay kala istifa etmek zorunda kalmıştı.
***
Hollanda’yı karıştıran Türk.
Hollanda’da Bürokrasiyi felç eden Türk.
Kayserili Mustafa Hollanda’yı karıştırdı.
3500 dilekçe yazarak bürokrasiyi felç eden Türk.
Yarım milyon avroluk zarar verdi. Sırf onun için 3 kişi işe alındı ama durduramadılar.
***
Yukarıdaki satırlarda okuduğunuz bu ve benzeri haberler 2014 yılının Eylül ayında Türkiye’nin ulusal basınının neredeyse tamamında yer almıştı.
Bir Türk’ten bahsediliyordu. Hollanda’yı bezdiren bir Türk’ten.
İşte, Hollanda'nın bu günlerde ortaya koyduğu siyasi skandallar da, akıllara 2014 yılında verdiği dilekçeler ile Dordrecht Belediyesi'ni çıldırtan o Türk iş adamı Mustafa Karaşahin'i getiriyor.
Ne olmuştu o tarihte?
Hollanda'da belediye yönetiminin kendisine kestiği cezayı haksız bulan ve hazmedemeyen Mustafa Karaşahin yasaların verdiği demokratik hakkını kullanarak kızdığı belediyeye günde 70, iki yılda 3 bin 500 dilekçe yazmış ve belediyeyi yaklaşık yarım milyon avro zarara uğratmıştı. Çünkü şayet aksi takdirde belediye Mustafa Karaşahin'e cevap vermemiş olsaydı mektup başına tazminat ödemek zorunda kalacaktı. Bu sebeple belediye sırf o mektuplara cevap yetiştirebilmek için üç kişiyi daha işe almış ancak yine de çözüm olmamıştı.
Bende şimdi kendi kendime sesli düşünüyorum!
Acaba diyorum, sadece vergi dairesi mağdurları değil de; her alanda, her mağdur olan Türk, mağdur olduğu her dava sonrası, mağdur edildiği her kuruma günde 70 dilekçe yazsa ne olur?
Hiç düşündünüz mü?
Eeee! Boşuna denmemiş değil mi, “Bir Türk dünyaya bedeldir.” Diye