Davet ve Kardeşlik Vakfı’nın kardeşlik buluşması notlarına kaldığımız yerden devam edelim.
Bilindiği üzere bir önceki yazımızda, Ahmet Varol beyin sunumundan notlar paylaşmıştık. Sayın Varol Ortadoğu uzmanı bir muharrir. İşinin ehli ve gayet önemli konulara değindi. Bir saatten fazla süren sunumundan kalan notları:
- Emperyalist güçler daha önce Şia’ya altın tepsi içinde üç buçuk devlet hediye etmişlerdi. Şimdi ona bir dördüncüsünü de hediye ettiler yemen… Yemeni de kontrolüne alırsa, Hürmüz ve Babul Mender boğazıyla beraber, körfezin tamamını kontrolüne almış olacak. Dolayısıyla zaman zaman İran ve körfez ülkeleri arasında çıkan “Arapkörfezi” mi “fars körfezi” mi tartışması beyhude… Zira fiili olarak körfez, “Fars körfezi ”ne dönüşmüş durumda. Peki, tüm bu olan bitenleri, SiyonistYahudiler ve haçlı batılılar görmüyorlar mı? Neden hiç sesleri çıkmıyor? Tüm bu olan bitenler ta ezelden, İran’ın batıyla anlaşmalı olduğunun delili değil mi?
- Tahranın Şiiliği, Taylan’dın Budistliğine benzer. Tayland Budizm’inde diğer ülkelerden farklı olarak kralın fiili olarak ilahlaştırılması vardır. Resmi merasimlerde kralla karşılaşanlar, bizzat ona secde ederler. Şia da bu Budistler misali imamları ilahlaştırmıştır. İran, “Velayeti Fakih” diye bir icatta bulunarak, dini lideri fiili olarak ilahlaştırmış durumdadırlar.
- Şia’nın ümmet, kardeşlik falan söylemleri sadece bir kandırmacadır. Hedef Fars saltanatıdır, pers imparatorluğudur.
- ABD hem Yemende Husi’lerin darbesine karşıyız” diyor. Hem de Yemendeki Sünnilere bomba yağdırmak suretiyle, Şia’ya en güçlü desteği veriyor. Dolayısıyla İran’la işbirliğini faş ediyor.
- Yemenin altın tepsi içinde İran’a hediye edilmesinde, BM nin özel bir gayreti vardır. Öyle ki, sürecin takibi için Yemene özel temsilci atamıştır. Ancak mazlum ümmetin lehine olacak hiçbir faaliyeti yok. Alenen Siyonist Yahudilerle haçlı batılıların programını uyguluyor.
- Deaş üzerinden, İslam, ümmet, Sünnilik, Hilafet özel olarak karalanıyor. Bir taşla daha bunun gibi nice kuşlar vuruluyor. Bunu organize eden yine batıdır. Bu işe canlarını koyan nice Müslümanların iyi niyetli ve şehadet sevdalısı olması, bu organizeyi değiştirmiyor.
- Afrika’daki “Boko Haram” aslında Afrika’da misyonerlerin oyunlarını bozmak için çok önceden var olan bir organizasyondu. Adı bile manidar… Kitap haram. Yani misyonerlerin, ümmetin neslini aldatıp Hristiyanlaştırmak için dağıttıkları kitapları engellemek için merkeze bu ismi koymuşlar. Ne yazıkki son yıllarda bir takın harici çevreler kullanılarak terörize edildi. Şimdi “Boko Haram” misyonerliğe karşı mücadele eden fedakâr bir organizasyon yerine, bir kısmı henüz büluğa ermemiş olan kız çocuklarını kaçırıp, cariye olarak satan bir çete görüntüsüne konuldu. Yine kim bilir bir taşla kaç kuş.
- Bu vb. nice komplolar, tezgâhlar insanın içini karartıyor. Ancak tarih boyu nice böylesi ihanetler, hıyanetler tezgâhlar boşa çıktığı gibi bunlar da boşa çıkacaktır. Şunu asla unutmayalım ki istikbal İslam’ındır. Bu ümmet Allah (cc) ın yardımıyla nice oyunları boşa çıkardığı gibi tüm bu oyunları da boşa çıkaracaktır. Siyonist Yahudilere rağmen, haçlı batılılara rağmen, tek millet olan tüm kâfirlerin tüm oyun ve planlarına rağmen, bu ümmet yeniden ayağa kalkacaktır. Davet ve Kardeşlik Vakfı vb. nice İslami cemaat ve cemaatlerin bu mütevazı programları da bunun işaretidirler.
Ancak şunu da ekleyelim ki, ümmetin ayağa kalkması kendiliğinden olmayacaktır. Elbette bu oyunların farkında olan basiretli müminlerin bir araya gelerek, işbirliği, görev dağılımı ve güç birliği yapmalarıyla olacaktır.
Özellikle nebevi metotla, eğilmeden bükülmeden yollarına devam eden cemaatler bu süreçte daha önemli. Birçok İslami yapının STK laştığı, sisteme entegre olduğu malum iken, hem sistemi uyaracak, hem de bu oluşumların tamamen ideallerini kaybetmelerini engelleyecek sağlam bünyeli İslami yapılara daha çok ve acil ihtiyaç var… Cemaatsisleştirme çalışmalarının da varlığını düşündüğümüzde bu ihtiyaç daha da acil hale gelmektedir. Dolayısıyla var olan islami cemaatlerin cemaat disipliniyle yollarına devam etmeleri önemlidir. Bu durum sadece üzerinde yaşadığımız küçük coğrafyayı değil tüm ümmet diyarını yakından ilgilendirmektedir. Selam… Dua…