Son birkaç gün içerisinde Gaziantep’te birbiri ardına gerçekleşen cinayet ve yaralama hadiseleri, uyuşturucu kullanımına bağlı suçların artış göstermesi toplumda ciddi manada rahatsızlık oluşturuyor. Polisiye ve güvenlik tedbirleri bağlamında gerekli önlemler alınıyor ya da alınmıyor hususunda bir iddiada bulunamam. Zira bu konuda, emniyet güçlerinin çabalarının yeterli olup olmadığından çok, meselenin TCK açısından karşılığını ve sosyolojik sebeplerini irdelemek gerektiğini düşünüyorum.
2016 yılı Türkiye genelinde yayımlanan cinayet ve yaralama istatistikleri, bu meselenin sadece polisiye tedbirlerle ifade edilemeyecek boyutta olduğunu gösteriyor. Raporda yaralama ve öldürme suç oranlarına göre bir sıralama yapılmış.
1– İstanbul (225 ölü, 108 yaralı)
2 – İzmir (98 ölü, 78 yaralı)
3 – Adana (98 ölü, 59 yaralı),
4 – Gaziantep (93 ölü, 42 yaralı)
5 – Bursa (82 ölü, 88 yaralı)
6 – Antalya (81 ölü, 59 yaralı)
7 – Ankara (67 ölü, 42 yaralı)
8 – Kocaeli (63 ölü, 45 yaralı)
9 – Samsun (51 ölü, 89 yaralı)
10 – Mersin (51 ölü, 16 yaralı)…
Gaziantep bu sıralamada 4. Sırada yer alıyor. Akla gelen soru şu olmalı; Bu cinayetler hangi cüretle, bu kadar pervasız ve korkusuzca işlenebiliyor?
Cinayetlerin ve şiddetin çok çeşitleri vardır muhakkak! Ne ki; Sebebi her ne olursa olsun, bir insanın hayat hakkını elinden alacak kadar gözü dönmüş bu katillere, bu cesareti veren nedir? Bana göre, TCK’nun suçlulara verdiği cezaların caydırıcı ve yeterince korkutucu olmamasıdır!
Cinayet işleyen birisine verilen en üst ceza “Ağırlaştırılmış müebbet” hapsi! İyi hal durumundan bu cezanın yatarı 30 yıla kadar düşebiliyor. Eğer ceza sadece “Müebbet” Hapis ise, bunun da yatarı yine iyi halden 24 yıla kadar düşüyor. Tabi, her üç-beş yılda bir çıkartılan “Genel af” olmaz ise!
Bu ceza, Hamile karısına tecavüz edilip, minicik bebeği ile birlikte hunharca katledilen bir babanın vicdanında “Adalet” yerini buldu! Hakikatini günceller mi?
En önemlisi, bu ve benzeri psikopat canileri, suç işlemekten alıkoyabilir mi? Elbette hayır!
Yok efendim polis tedbir almadı, yok ambulans zamanında gelmedi falan! Geçelim bunları! Ne yapsaydı polis, cinayet işleyecek adamın niyetini mi okusaydı?
Son birkaç gün içerisinde Gaziantep’te iki cinayet ve bir kocanın, eşini bıçakla yaralama hadisesi var. (Basına yansıyan) İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalıdır!
Bir insanın canına kastetmeyi planlayan birisi, bunun sonucunda kendisinin de, aynı şekilde cezzalandıralacağını bilmesi, bu suçların önüne geçecek en büyük caydırıcılık olacaktır.
“KISAS” cezasından bahsediyorum! İdam cezası en büyük caydırıcılıktır. Adaletin tecellisi, ancak “Kısas” yani idam ile mümkündür. Bu ceza, potansiyel suçlu oranlarını minimuma düşürürken, toplumun vicdanınıda teskin edecektir.
Diğer bir faktör ise “Bireysel silahlanma”dır. Dünya bireysel silahlanma istatistiklerine göre Türkiye, 178 Ülke arasında 14. Sırayı almaktadır.
İyi niyetli bir insan neden silah taşımak ister ki? Silah öldürmek için bulundurulan bir suç aletidir! Ruhsatlı ya da ruhsatsız! Diğer Taraftan bakıyorsunuz, ruhsatsız silah yakalatan birisine cüzi miktarda para cezası veriliyor hepsi bu! Oysa, üzerinde silah yakalatan birisi “Cinayete teşebbüsten” sorgulanmalı ve yargılanmalıdır! Sorulması gereken soru şudur;
“Sen bu silahla kimi öldürecektin!...”
Her sokakta “Av tüfeği” adı altında silah satılan yerler var. Allah aşkına! Bir tabancayla, bir av tüfeğinin ne farkı var? İsteyen herkes, çok kolayca bir av tüfeği alıp yanında gezdirebiliyor!
Suça götüren tüm yolları kapatmadığınız taktirde, suç işleyenleri bitiremezsiniz. Devlet bu hususta çok acil olarak önlemler almak zorundadır. Aksi halde, her geçen gün yeni cinayetler, tecavüzler ve diğer suçlar artarak devam edecektir.