Gayr-i müslim bir komşumuz vardı. Sonradan müslüman olmuştu. Birgün kendisine hidâyete eriş sebebini sorduğumda şunları söyledi:
-Acıbadem’de tarla komşum Rebî Molla’nın ticaretteki güzel ahlâkı vesilesiyle müslüman oldum. Molla Rebî süt satarak geçimini temin eden bir zâttı. Bir akşam vakti bize geldi ve:
“ – Buyurun, bu süt sizin!” dedi. Şaşırdım:
“Nasıl olur? Ben sizden süt istemedim ki!” dedim. O hassas ve zarif insan:
“-Ben farkında olmadan hayvanlarımdan birinin sizin bahçeye girip otladığını gördüm. Onun için bu süt sizindir. Ayrıca o hayvanın tahavvülât devresi (yediği otların vücüdunda tamamen izâlesi) bitinceye kadar sütünü size getireceğim…” dedi. Ben:
“- Lafı mı olur komşu? Yediği ot değil mi? Helâl olsun!..” dediysem de Molla Rebî :
“ – Yok yok, öyle olmaz! Onun sütü sizin hakkınız!..” deyip hayvanın tahavvülât devresi bitene kadar sütünü bize getirdi. İşte o mübârek insanın bu davranışı beni ziyâdesiyle etkiledi. Neticede gözümden gaflet perdeleri kalktı ve hidâyet güneşi içime doğdu. Kendi kendime:
“ – Böyle yüce ahlâklı birinin dîni, muhakkak ki en yüce bir dîndir. Böylesine zarîf, hakşinâs, mükemmel ve tertemiz insanlar yetiştiren dinin doğruluğundan şüphe edilemez!” dedim ve kelime-i şehâdet getirip müslüman oldum.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, 40 Soru 40 Cevap, Genç Kitaplığı