Kirli ilişkiler sarmalında yumak olmuş. Kimin düdüğü, kimin ağzında belli değil. Herkes, her şey hakkında fikir ve öngörü sahibi, tüm fikirler sabit ve sığ! Ve yahut sakat bir husumet tadında…
En çok ta böyle zamanlarda ortaya çıkar “Hergeleler!” Kurt puslu havayı sever” Ak ile karayı birbirine karıştırıp, “Bul karayı, al parayı” müptelalarını yolmak için “İblisane” fikirler geliştirmek bu taifeye bal kaymak!
Birbirinin ayağını kaydırmak için fırsat kollayan sahte gülüşlü ikiyüzlüler hiç uyumazlar mı? Yok! Uykularında dahi tertip peşindeler.
Günlerdir kirli bir kumpasa muhatap ettikleri Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile ilgili son noktayı, Körfez ülkeleri ziyareti dönüşünde Sayın Cumhurbaşkanı koydu.
“Diyanet İşleri Başkanını görevden alma veya istifa söz konusu değildir”
Kutlu doğum Haftası şenlikleri sonrası istismarcı kimilerinin hedef tahtasına oturtulan Görmez hocayı kim ve neden yemek istiyor?
Bu sualin cevabını en iyi bilen Görmez hocanın kendisidir şüphesiz. Diyanet kurumunun görevini muntazaman yaptığı konusu tartışılabilir, ancak, Görmez hoca için bazı sosyal medya hesaplarında yürütülen algı operasyonları tamamen çirkin bir tezgahın parçasıdır. Mehmet Görmez iyi bir Diyanet reisimidir sorusunu hizmet babında dilediğiniz kadar eleştirip cevaplar üretebilirsiniz. Lakin Görmez’in “Vatanseverliğine” söz söylemek hiç kimsenin ne hakkı ve ne de haddidir!
15 Temmuz gecesi bir çoklarının “Hayalet” gibi gezinip, kaçacak mekan aradığı bir atmosferde, Doksan Bin Camiden “Sala” verdirip, tankların üzerine salan bir adamı, kişisel yönleriyle tartışmaya açıyorsanız, siz art niyetli ve husumet sahibisinizdir!
Ayrıca, geçmiş dönemlerdeki Diyanet reisleriyle mukayese edildiğinde bile Görmez hocanın yaptığı hizmetler açık arayla fark atar. Ümmet ve vahdet bilinci ilk defa Görmez döneminde net bir duruş olarak ortaya çıktı. Adeta Diyanetin resmi politikasına dönüştü. Diyanet Kurumu Görmez döneminde bir “Protokol” kurumu olmaktan çıkıp, toplumun ihtiyaçlarına gerçek manada cevap veren fetvalar yayınladı. Başörtüsü, içki ve kumar gibi, Kuran’da yasaklanan işretleri, “Aman birileri gücenmesin” diyerek “lugata, mugalata” türünden kıvırmadı! Hakikat ne ise onu söylemekten imtina etmedi.
Yaptığı çalışmalar sadece cami yapmaktan ve açılışlarda nutuk çekmekten öteye gitmeyen, önceki reislerin tersine, Türkiye Diyanet Kurumunu, İslam ülkeleri arasında saygın bir yere taşıdı. Tal’i meselelerde bile “El Ezher” veya Suud kaynaklı referans kaynakları aranırken, bu konuda Türkiye Diyanetini tüm İslam beldelerinde referans olma ciddiyetine taşıdı.
Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, Mehmet Görmez yönetiminde Diyanet, Bürokratik kurumlar içerisinde, Türkiye ve İslam Dünyasında “Özne”leşti.
Camilerde çocuklara tanınan “Dokunulmazlık” Görmez hocanın geleceğe bakışını ve vizyonunu ortaya koyan çok önemli bir kriterdir.
Aslında Diyanet Kurumunu “Kurumsallaştıran”, asli görevinin “sadece namaz kıldıran hocaların tayin işlerini denetleyen ve ihtiyaç durumunda Devlet lehine fetvalar yayınlayan bir kurum” olmadığını, bilakis, bir milletin inançlarıyla yükselebileceğini ve bu mekanizmanın birinci öncelinin de “Çocuklara sağlıklı ve gerçek bir din eğitimi verilmesi” gereğinden yola çıkarak, adeta ülke genelinde bir seferberlik başlatmış ve, çocukları camilere çekme projeleri geliştiren bir merkez haline getirmiştir.
Mehmet Görmez’i çeşitli tezviratlarla itibarsızlaştırmak ve Cumhurbaşkanının gözünden düşürmek isteyen çevrelerin hevesi kursaklarında kaldı. İyi ki kaldı. Zira, Görmez hocaya kurulan bu tuzak başarılı olsaydı, Devlet Kurumları içerisinde ki başarılı ve vatansever yöneticiler, aynı tezgahla karşı karşıya kalacaklardı. Cumhurbaşkanını darbe ile deviremeyenler, onu yalnızlaştırma oyununu devreye koydular. Kendisine sırt veren fedakar ve vefakar kim varsa türlü entrikalarla temizlemeye ve “Reis”i yalnızlığa itmeye çalışıyorlar. Şükür ki, Cumhurbaşkanı bu oyunu gördü ve tezgahı bozdu.