Burası dünya!
Buraya çok fazla anlam yüklememeliyiz.
Bulunduğumuz konuma ve sahip olduğumuz makam ne olursa olsun kutsamamalıyız.
Baki değil, geçici olduğunu unutmamalıyız.
Hem çok kısa bir süre sonra hepsinin biteceğini unutmamalıyız.
Günlerden bir gün, zamanın ünlü bir bilgesi hükümdarın sarayının kapısına geldi.
Muhafızların hiçbirisi saygıları nedeniyle onu durdurmaya çalışmadı.
Bilge, sonunda hükümdarın tahtında oturduğu odaya girdi.
Ziyaretçisini hemen tanıyan kral saygıyla ayağa kalkıp sordu: “Ne istiyorsun? Sana nasıl yardım edebilirim?”
“Bu handa uyuyacak bir yer istiyorum” cevabını verdi bilge.
“Ama burası han değil ki” dedi kral hafif kızgınlıkla, “Benim sarayım.”
“Sorabilir miyim: Senden önce bu sarayda kim yaşıyordu?”
“Babam. O öldü ama.”
“Ondan önce kim yaşıyordu?”
“Büyükbabam. O da öldü.”
“O zaman burası insanların kısa bir süreliğine gelip kaldığı, sonra da terk edip gittiği bir yer demek ki. Neden ona han demeyeyim?
Dünya da böyle değil mi?
İki kapılı bir han gibidir.
İnsan doğmakla o iki kapıdan birinden girer, biraz yürüdükten sonra ölmekle de diğer kapıdan çıkıp gider.
Ne diyordu Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem, “Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."
Alemlerin efendisi kendisini bu dünyada bir misafir olarak görürken, kendini dünyanın sahibi olarak gören bizler büyük bir gaflet içinde değil miyiz?
Her akşam uyurken yastığımızın altında duran, kalkarken bizimle beraber olan ölüm varken, biz neyin peşindeyiz?
Yada neyin sahibiyiz?
Rabbü'l-âlemîn Mü’minun Suresi’nde, “(Allah, inkâr edenlere:) “Yeryüzünde seneler adediyle ne kadar kaldınız?” buyurur. (Onlar:) “Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık; artık o sayanlara (hesab tutan o meleklere) sorun!” derler. Bunun üzerine Allah: Orada sadece az bir süre kaldınız. Keşke bunu bir bilseydiniz, dünyaya sarılıp kalmazdınız.”
Az bir süre kalacağız bu dünyada.
İki kapılı bir Han’ın bir kapısından girip diğerinden çıkacağız.
Kalırsak da bir yolcu misali, biraz oturup sonra yola devam edeceğiz.
Dünyada bu gözle bakan ve bu bilinçle yaşayanlara selam olsun.