Son zamanlarda ülkemize sığınan Suriyelilere karşı tırmanan ve bile-isteye tırmandırılan bir tahammüllsüzlük var.
Söz konusu Suriyeliler olunca yardım konusunda bile ciddi bir bıkkınlık var.
Suriyelilerin dramları ve başına gelen acı olaylar artık dikkat çekmez oldu.
Hatta parkta oturan, denize giden, piknik yapan Suriyelileri görünce birilerinin burnundan duman çıkar oldu.
Dolmuşta Arapça konuşanlara müdahale eden mi dersiniz, yolda gördüğü kadınlara psikolojik baskı yapan mı?
"onların gençleri burda eğlenirken bizim askerimiz Suriye'de şehit oluyor" diyeni mi dersiniz, "araplarınızı da alın defolun gidin" diyeni mi?
Suçun şahsiliğini unutarak bürtün Suriyelileri suç işlemiş gibi göstereni mi dersiniz, kadınlarına ikinci eş gözüyle bakanı mı?
Sanki Suriyeliler buraya kendi rızalarıyla gelmiş ve burada olmaktan zevk alıyorlar?
Sanki burada turistik gezi yapıyorlar ve vizelerinin bitmesini de istemiyorlar?
...
Oysa;
Suriye'de şehidi olmayan tek bir aile yok,
Evi hasar görmemiş aile sayısı ise çok az,
Dönmeye teşebbüs eden bazıları yıkılmış mahallede evinin sokağını bile bulamadan gösyaşlarıyla geri döndü.
Yazıktır günahtır!
Duvarı olan bir eve misafirliğe gidince orayı çadır sanarak duvara çarpıp yaralanan kızcağızdan mı rahatsız olalım?
Çadırkentte "en çok neyi özlüyorsun" sorusuna "sırtımı dayayarak oturacağım bir duvarı" diyen çocuktan mı rahatsız olalım?
Her gün köyünden ve eski arkadaşlarından bahsederek "beni Suriye'ye geri götürün, son nefesimi orada vereyim" diye çocuklarının başının etini yiyen dededen mi rahatsız olalım?
Utangaç bir eda ile yetkilinin kulağına eğilerek "ne olur beni sünnet ettirin" diyen delikanlıdan mı rahatsız olalım?
Kamp müdürüne " aynı çadırın içinde anam, babam, kaynatam ve iki biraderimle kalıyorum aile ilişkim bitmiş durumda bana bir kaç saatliğine bir oda vermen mümkün mü?" diyen amcadan mı rahatsız olalım?
Tüm hayali telli duvaklı gelinlik giymek olduğu halde, dul gibi sade bir törenle evlenirken ağlayan kızdan mı rahatsız olalım?
Çalıştığı dükkanın tuvaletini temizlerken kendisine hakaret eden kalfaya yutkunup ses çıkaramayan avukattan mı rahatsız olalım?
Kırk yaşına kadar kalem tuttuğu eliyle bağ beleyen ve elleri nasırdan çatlamış öğretmenden mi rahatsız olalım?
...
Bakın;
Ülkemize sığınan Suriyelilerin %76' sı çocuk ve kadın.
Gençlerin büyük bir kısmı da yaşlılara bakmak için zor işlerde, düşük maaşlarla çalışmak zorunda kalıyor.
Yine İçişleri bakanlığının verilerine göre Suriyelilerin suça bulaşma ve adli işlemlere karışma oranı %1,32. Ve bunarın büyük kısmı mağduriyetten kaynaklı müşteki olma durumu.
Yani son zamanlarda sosyal medyada dolaşan bilgilerin büyük nbir kısmı yalan.
Ve birileri bu bilgileri halkı galayana getirmek için bilerek yayıyor.
Ülkede iç savaş ve kaos çıkartmak için destekleniyor.
Oyuna gelmeyelim ve bütün oyunları bozalım.
Unutmayalım ki misafir on rızık ile gelir, birini yer, dokuzunu bırakır. Bu sebepledir ki, onlar geldiğiden beri bolluk ve bereket var memlekette.
Ekonomisi zayıflayan Kilis halkı düşen füzelerden dolayı şehirden kaçan Suriyelileri geri çağırdı.
Hem tarlada kalan mahsüllerimizi onlar toplatalım,
Keçilerin yaşamayacağı depolarımızı kiraya verelim,
En ucuzundan en ağır işlerimizi yaptıralım,
Elde kalmış gıdaları kamplarda onlara yedirelim, sonra da çıkıp yerimizin daraldığından şikayet edelim.
...
Biz büyük ve necip bir milletiz;
Büyük millet olmak yapılan hayrı yüze vurmamayı,
bütün olumsuzlukları sineye çekmeyi,
pazara kadar değil mezara kadar gitmeyi,
herşeye rağmen ölene kadar himaye etmeyi gerektirir.
Haydi titre ve kendine gel!
Yeniden tazelen!
Yeniden yenilen!
Selam ve dua ile.