Kudüs davası ümmetin ortak davasıdır. Ümmeti izzete götürecek, vahdeti sağlayacak, ümmetin en şedit düşmanını zillete mahkûm edecek davadır. Kudüs’e sahip çıkmak, Kudüs’ü gündeme getirmek, Kudüs’ün kurtuluşu için çalışmak bütün Müslümanlara farzdır. Kudüs ümmetin, namus davasıdır.
Buradan İslam ülkelerinin yöneticilerine sesleniyoruz; Siyonist israil, Batı dünyasının bir projesidir. İslam dünyasının kalbine sapladıkları zehirli bir hançerdir. İslam dünyasını işgal etmek, zenginliklerini talan etmek, Müslüman halkları esir almak isteyen Batılı Haçlılar, Siyonist çeteyle Müslümanları bölmek, fitne tohumları ekmek için kullanmaktalar.
Kudüs davası her ortam ve platformda ümmetin ana davası olmalı. Ümmetin kurtuluşu, vahdeti, izzeti Kudüs’ün özgürlüğüne bağlı
Bu yüzden Müslümanlar Kudüs için mücadele etmelidir. Kudüs’e sahip çıkmak biz Müslümanlar için bir farzdır. Kudüs sadece Arapların, Filistinlilerin değil Kudüs tüm Müslümanlarındır. Kudüs ümmetin bir parçasıdır. O yüzden ümmet ihtilaflarını bir kenara bırakıp Kudüs’ün özgürlüğü için kenetlenmelidir. Kudüs özgür olursa Müslümanlar da özgür olacaktır. Ama eğer ki Kudüs esaret altındaysa tüm Müslümanlar da esaret altında demektir.
1948 yılında İslam ümmetinin bağrına saplanan hançer, bugüne kadar bizlere unutulmadık acılar yaşattı. Acının yüreklerde korlaştığı Kudüs'ün işgali, bugün İslam ümmetinin yaşadığı en büyük sorundur. Unutulmamalı ki; Kudüs hür olduğunda ümmet hür olmuş, esir olduğunda zillete duçar olmuştur. Bilmeliyiz ki; bizler sessiz ve tepkisiz kaldıkça işgalin her gün biraz daha yayıldığı bu mukaddes beldede Müslüman kanı akmaya devam edecek, siyonist ateş sadece Kudüs'ü değil bütün bir ümmeti yakacaktır. Yemen'i, Suriye'yi, Libya'yı, Afganistan'ı ve coğrafyamızın diğer beldelerini yakan zaten bu ateş değil midir?
Kudüs'ün küresel bir saldırı altında olduğunu görmeliyiz. Zalimler topluluğu tüm imkânları ile İslam ümmetini hedef almışken bizlerin tepkisizce oturması büyük bir vebaldir Bugün Kudüs'ü her zamankinden daha çok gündemde tutmalı ve hürriyeti için mücadele etmeliyiz
Açık ve net olarak söyleyelim; Filistinlilerin reddettiği bir anlaşmayı bütün dünya kabul etse de ümmet kabul etmeyecektir. Bu yönüyle bu sinsi plan ümmetin nezdimizde ölü doğmuş bir plandır. Filistinlileri kardeş bilen, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı ölümüne savunan insanlar olarak, bu dayatmanın ümmetin mazlum halklarının yükselttikleri direniş karşısında paramparça olacağını biliyoruz. Nitekim zulm ile abad olunmayacağını tarih bize göstermiştir. Bütün diktatörler, bütün baskı rejimleri nasıl yok olup gittilerse işgalci Siyonist zalimler de, onların kanlı planları da tarihin çöplüğüne atılacaktır.
Zilletten kurtuluşumuzun ilacı vahdettir. Özgür ve onurlu yarınlara kavuşmamızın ilacı vahdettir. Emperyalist, sömürgeci düşmanımızın burnunu yerlerde sürtmenin, alçak emellerine engel olmanın, pis ellerini İslam topraklarından kesmenin, büyük namusumuzu, aziz Kudüs’ümüzü, manevi başkentimizi, gözü yaşlı ilk kıblemizi Siyonist çetecilerin, teröristlerin tahakkümünden kurtarmanın ilacı, çaresi vahdettir.