Geçen gün Trabzon’da şehit olan 15 yaşındaki eren hepimizi duygulandırdı. Teröristlerin yerini göstermesindeki cesareti, küçük yaşına rağmen askerlere yardım etmesi ona, tüm Türkiye’nin sempati duymasına vesile oldu.

Eren’in bu davranışı, yaşları küçük olmasına rağmen, çocuklarımıza verilen vatanı namus bilme, koruma ve sevme noktasında verilen eğitimin doğruluğunu gösterir.

Eren’in askerlerle, teröristlerin bulunduğu noktaya götürülmesinin yanlış olduğu konusunda hemfikiriz. Fakat askerlerimiz teröristler tarafından hem de silahsız 15 yaşındaki bir çocuğa, böyle alçakça bir saldırı düzenleyeceklerini tahmin edememişlerdir.

Hem eren yavrumuza hem de askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Allah mekânlarını cennet eylesin.

Eren şehit olduktan sonra, eren’i araştıran gazeteciler, sosyal medyada yaklaşık bir ay önce paylaştığı tiwiti gündeme taşıdılar. Eren’in tiwiter daki paylaşımı sevenleri tarafından fenomen oldu. Paylaşımında eren şöyle yazmıştı; “HİÇ KİMSE DEMİYOR Kİ İYİ Kİ VARSIN EREN”   

Eren’in bu sözü, sosyal medyada ve bilhassa basında son günlerin en çok kullanılan sözü oldu.

İLGİ VE ALAKA

Eren’in sosyal medyada paylaştığı bu söz, ailesinden, yakınlarından ve arkadaşlarından yeterince ilgi göremediği sonucunu çıkardı.

Hepimiz bu soruyu kendimize sormaya başladık. Acaba en kıymetli varlıklarımız olan anne babamıza ve çocuklarımıza yeterince ilgi alaka gösterip, iyi ki varsın diyebiliyor muyuz?

Bu soruya cevabı anne babamızdan başlayalım. Allahu Teâlâ kuranı kerimde “rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “öf” bile deme, onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle” buyuruyor. İsra 17-23

Şimdi kendimize soralım, Anne babamıza saygı ve sevgimizi yeterince gösterip onların hayır dualarını alabiliyor muyuz?

Onlara güzel sözler söylemeli, şöyle demeliyiz. Sizler bizim başımızın tacısınız, Allah hayırlı uzun ömürler versin, Allah başımızdan eksik etmesin diyerek güven verebilmemiz, onların rızalarını ve dualarını alabilmemiz gerekiyor.

Peygamber efendimiz s.a.v. bir hadisi şeriflerinde “Çocuklarınız sizin ya cennetiniz veya cehenneminizdir buyurmuştur”. Bizler çocuklarımıza, bu gözle bakmamız gerekiyor. Bir Müslüman anne babanın yapması gerektiği gibi, kuran ve sünnet doğrultusunda, günümüz şartlarına uygun bir tavır sergileyebilmeliyiz. Onların sadece fiziki ihtiyaçlarını gidermenin yeterli olmadığını bilmeliyiz.

Çocuklarımıza aynı zamanda birçok konuda ilgi ve alaka göstermeli ve bunu hissettirmeliyiz. Onların manevi ihtiyaçlarının da tatmin olmasına yardımca olmalı ve onları doğruya, güzele yönlendirmemiz gerekiyor.

Bizim toplumumuzun kırsal bölgelerine baktığımız da, çocuklara horlanarak ve küçültücü sözlerle hitap edildiğini görürüz. Bu çocuk yaramaz, bu çocuktan adam olmaz gibi ve buna benzer birçok söylemlerle karşılaşırız. Maalesef bunun neticesinde ise, çocuklar kendilerini değersiz hissederler. Bu yanlışlıktan dönülmelidir.

Tabi çocuklarımızın şımarık olmaması için gerektiğinde onlara yanlışlarını hatırlatmak bizim görevimizdir. Fakat dengeyi sağlamalı, onları topluma, sağlıklı fikirlerle kazandırmalıyız.

Zaman zaman onlara övgülü sözler söylemeli, kuşak farkını hissettirmemeli yakınlık kurabilmeliyiz. Yakın bir dostumun oğlu ile uzun zamandır konuşmadığını öğrendiğimde bu konuyu ona sormuştum.

O ise şöyle cevap vermişti.

Hocam bizler çocuklarımıza hep hatalarını söylüyoruz. Ama onların güzel yaptıklarını görmezden gelip, hiç başarılarını takdir etmiyoruz demişti.

Ben ise, neden güzel yapılanlara iltifat etmediğini sorduğum da ise, aldığım cevap daha rahatsız ediciydi.

Hocam alışmamışız, zor geliyor dedi.

Hani siyerde geçen, Rasulullah s.a.v. torunlarını severken gelen ve rasulullahın bu sevgisini eleştiren bir bedeviyi hepimiz hatırlarız.

Rasulullahın o bedeviye verdiği cevap ne kadar ibret vericidir. “Allah senin kalbinden sevgiyi merhameti almışsa ben ne yapabilirim.” Demiştir.

Bu yazımı yaşanmış bir olayı paylaşarak tamamlamak istiyorum. Bir cenazeye katılan insanlar, definden sonra dönmek üzerelerken, birinin mezarın başında yüksek sesle ağladığını görüyorlar. O adam şöyle ağlıyordur.

Seni seviyorum oğlum!

Seni seviyorum oğlum!

Yakınlarından biri bu konuyu şöyle açıklamıştı. Mezarın başında ağlayan kişi vefat eden gencin babasıdır. Baba oğluna bu güne kadar, hiç oğlum seni seviyorum dememişti. Bunu ona yaptıran vicdan azabıdır şeklinde cevap vermişti.  

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi eren ve tüm çocuklarımızın ilgiye, iltifata ihtiyacı vardır. Bizler yakınlarımıza bilhassa çocuklarımıza ilgimizi gösterelim. Onlarla arkadaş olalım. Onlara sevdiğimizi söyleyelim ve bilhassa iyi ki varsınız diyelim, dedirtelim. Dua ile.