Ünlü Rus şair ve yazar İvan Turgenyev’ın dilenci ile ilgili o hikâyesi zihnimde hep diri olarak kalan hikâyelerin başındadır.
Hele de insanlığın çürüme evresine girdiği şu asırda.
Hele de insanın insandan sevgi ve merhameti en çok esirgediği bu zamanda.
Hem de her şeyin para ile ölçüldüğü bu kokuşmuş dünya düzeninde.
1818 yılında doğan ve 1883 yılında hayata gözlerini yuman İvan Turgenyev, soğuk bir akşamüstü evine doğru yola çıkar.
Yolda bir dilenci kendisine yardım etmesi için para ister.
Dilenciye para vermek isteyen Turgenyev, elini cebine atar ama ne yazık ki cebinde hiç para yoktur.
Turgenyev mahcup bir şekilde dilencinin kendisine uzattığı soğuk elleri kendi elleriyle ısıtarak, “Kusura bakma kardeşim sana verecek bir şeyim yok' der.
Bu tavır karşısında dilenci ise “Verdiniz ya efendim. Bana kardeşim dediniz.” diyerek hem onu mahcup etmez hem de kendisine uzatılan o sıcak el için teşekkürlerini iletir.
Yukarda da dedim ya, her şeyin maddiyat ile ölçüldüğü karanlık bir çağdayız.
İnsanın giderek robotlaştığı, kadir ve kıymetin unutulduğu, hayatın kazanç üzere kurgulandığı bir zamanda insan en çok şefkat ve merhamete ihtiyacı var.
En çok tebessüme ihtiyacı var.
Saygı ve muhabbete ihtiyacı var.
En çok uzatılacak kendisine uzatılacak sıcak bir ele ihtiyacı var.
Alemlere rahmet olarak gönderilen kutlu elçi efendimiz (s.a.v) çok sadaka vermeyi telkin ettiğinde kendisine "Verecek bir şeyimiz yok Ya Rasülallah" diyenlere, "İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır" buyurmuşlardır.
Velhasıl başta kendimiz olmak üzere herkesin iyiliğe ve merhamete ihtiyacı var.
Bunu hem kendimizden hem başkasından esirgememiz lazım.
Aksi halde hepimiz kaybetmiş oluruz.
Aksi halde insanlık kaybetmiş olur.
Birbirimize sahip çıkarak insanlığın kurtuluşuna vesile olabilir.
Bize doğru uzanan o soğuk eli tutarak.
Gözlerimize bakan bir insana, kalbimizle tebessüm ederek kurtarabiliriz uçurumdan düşmek üzere olan insanlığı.
Kim biliri, belki o sıcak eldir, yada bir tebessümdür dünyayı değiştirecek olan.
Ne olur esirgemeyelim.