<p>“Memleketim” başlığını verdiğimiz geçen haftaki yazımıza; “Üç tarafı denizlerle çevrili dört mevsimin aynı anda yaşandığı cennet memleketim yeryüzünün en özel beldelerindendir.”</p>
<p>diye başlamış,</p>
<p> “Üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla” çevrili olan eşsiz memleketim her zaman insanların gözdesi ve başka devletlerin hedefi halindedir. Vurgusunu yaptıktan sonra da;</p>
<p>“Kim ne derse desin; Coğrafyası ve iklimi ile, tozu toprağı ile, yaşlısı genci ile, Alevisi-Kürdü ile, Arabı Türk’ü ile “Biz bir memleketiz”, “Biz bir milletiz”, “BİZ BİR’İZ” diye bitirmiştik.</p>
<p>Bu yazımızda da birliğimiz ve beraberliğimiz üzerine iki kelam daha edelim istedik.</p>
<p>İslamla müşerref olduktan sonra “Sancaktarlık” görevini eline alan bu aziz millet tarih boyunca dışardan ve içerden gelen tüm saldırılara karşı koymuştur.</p>
<p>Uzun süren haçlı istilaları ile mücadele ederken içimize soktukları fitneye karşı da mücadele etmiştir.</p>
<p>Halkı Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Dağlı-Ovalı gibi kısımlara ayırarak fitne sokmaya çalışsalar da bu hiçbir zaman kabul görmemiştir.</p>
<p>Son iki yüzyılda Osmanlı’nın zayıflaması ve Avrupa milletlerinin güçlenmesi ile daha aşikar hale gelen bu savaş</p>
<p>tüm boyutları ile günümüze kadar devam etmiştir.</p>
<p>Geçtiğimiz yüzyılın başında tüm yurtta Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale harbi ile ölmesi beklenen “Hasta Adamın” yeniden canlanması düşmanların tüm şevkini kırmıştır.</p>
<p>Buna rağmen hiç pes etmeyen düşmanlarımız uzun süre siyasi taktiklerle ve ekonomik baskılarla bizi kontrol altında tutmak istemişlerdir.</p>
<p>Ama bu necip millet tüm savaşlarda olduğu gibi siyasi ve ekonomik savaşlarda da sabrını ve gücünü göstererek düşmana karşı dik durmayı bilmiştir.</p>
<p>Birlik kardeşlik ve candaşlık ruhu ile yoğrulmuş bu vatan toprakları hiçbir zaman düşman çizmesi altında kalmamıştır.</p>
<p>Günübirlik sorunlarda ne kadar ayrı düşünüyor gibi olsakta iş vatan toprak ve bayrak olunca “bir” olmayı bilen milletiz.</p>
<p>Evinde ekmeğini paylaşan, kız alıp vererek akrabalık bağlarını kuvvetlendiren, ticaretinde ortaklık kuran bu millet dün Çanakkale’de olduğu gibi, bugün de güneydoğu ve Afrin’de aynı cephede can vermesini bilmiştir.</p>
<p>Kerbelada Hazreti Hüseyin ile susuzluk çekip aynı topraklara kanlarını akıtmışlardır.</p>
<p>Mem’u Zin’den Leyla ile Mecnun’a, Ezogelin den Aşık Veysel’e aynı sevda türküleri ile aşkı yaşamışlardır.</p>
<p>Yunus Emre’den Pir Sultan’a,</p>
<p>Mevlana’dan Hacı Bektaş’a,</p>
<p>Karacaoğlan’dan Mahsun-i Şerife</p>
<p>hep bu toprağın dili, bu bayrağın rengi ve bu milletin sesi olmuşlardır.</p>
<p>Sağcısı solcusu ile, sosyetesi dindari ile, zengini fakiri ile bu millet aynı bayrağa selam durmuş, aynı toprağa kanını dökmüş ve aynı kıbleye yönünü dönmüştür.</p>
<p>Dün olduğu gibi bugün de bir olmuş bu canlar, gerektiğinde canlarını da vererek bu “birliği” koruyacak inançta ve güçtedir...</p>