Kadim medeniyetimiz,insanı hak yolda tutmaya çalışan kadim öğütlerle doludur. Her bir ayet, her bir hadis, her bir kıymetli alimin kıymetli sözü bu amaca hizmet eder. Zira; eğer insana içten gelen bir yaptırım yoksa, dıştaki yaptırımlar insanı zapt-u rapt altına almaya yetmez çoğu zaman. Siz en güvenli binalarda en teknolojik tedbirleri alsanız da o duvarları aşacak birileri bulunur. Bu yüzden nasihat etmek, sabrı telkin etmek her dönemin en geçer akçesidir.
Malesef günümüzde bize öğüt verecek, nasihat edecek insanlar o kadar azaldı ki! Bu yüzden biz de bugünkü köşemizi nasihat nakillerine ayıralım istedik. Ey oğul! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın. Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. En büyük zafer nefsini tanımandır.
Düşman, aslında insanın içindeki canavarın ta kendisidir. Dost ise, nefsini tanıyanın kendisidir. İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur.Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi hep yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalısın. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmelisin.
Durmaya, dinlenmeye hakkımız yoktur. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Kendini beğenmişlikten sakın. Topraktan yaratılmış ve yine toprağa dönecek olan, sonra da haşeratın azığı olacak bir kimse neyle gururlanabilir ki? Mazlumun bedduasından sakın ve kendini ölüme hazırla
. Müslümanların işlerini deruhda ederken ellerini kanlarından, mideni mallarından uzak tut, haysiyetini kırma. Güç ve kuvvet ancak Allah’ın elindedir. Gizli ve aleni tüm davranışlarında Allah’tan kork. Çünkü O seni ve yaptıklarını görür. Müslümanları yok yere yerme ki zillete düçar olmasınlar. Onları haksız yere methetme ki şımarmasınlar. Kapılarını yüzlerine kapatma ki kuvvetliler zayıfları ezmesin.
Kendini başkasından üstün görme ki zulme düçar olmasınlar. Bana hatalarımı gösteren adamdan Allah razı olsun. Günah işlemekten vaz geçmek tevbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. Şunu iyi bil ki bir zalime karşı hakkı haykırmak, kişinin ölümünü yaklaştırmayacağı gibi rızkına da engel olmaz. Allah’tan korkanın öfkesi kabarmaz. Ey insanlar, kimsenin görmediği, vakıf olmadığı işlerinizde Allah’a muhalefetten sakınınız. Ey Ademoğlu! Bilmiş ol ki ruhunu almakla vazifeli olan melek seni bırakmaz, ecelin geldiğinde seni bırakıp da başkasına gitmez. Sanki başkasını bırakıp da sana gelecekmiş gibi ölüme hazır ol.
Gafil olma çünkü sen unutulmuş değilsin. Elbiseniz eski de olsa kalbleriniz yeni ve temiz olsun. Allah’ın kullarına zulmedenin ibadullah tarafından davacısı Allah’tır. Allah da bir kimsenin hasmı oldu mu o kimsenin tutunabileceği tüm hüccetler batıldır. Tebana karşı kalbini merhamet, muhabbet, güzel muamele ile doldur.
Sakın onlara karşı ganimet yiyici bir arslan kesilme. Sakın hiçbir affından dolayı pişman olma. Bir de sakın “Ben kudret sahibiyim, emrederim, itaat ederler” deme. Çünkü bu kalbe fesat, dine zaaf verir. İnsanı mağrur eder, gurur da insanı helake götürür. Haiz olduğun kudret sende azamet ve tekebbür hasıl ederse, üzerindeki Allah’ın kudretini düşün. Sakın Allah ile azamet yarışına kalkışma.
Sana müşavir olacakların en kötüsü senden evvel şerlilerle beraber olan, onların suçlarına ortaklık eden kimselerdir. Sakın yüzüne karşı medh edilmeyi isteme. Hiddetine, gazabına, eline, beline, diline hakim ol. İnsan gönlünü çıkarıp avucuna koyarak başkaları önünde mahcup olmadan dolaşabilmelidir. Selam ve dua ile.