El-emin olmak!

Eski insanlar mı daha iyiydi, şimdikiler mi bilinmez.
Lakin bir insanda bulunması gereken bazı erdemler vardır. Ve bu erdemler her devirdeki insanın olmazsa olmazıdır. Bu erdemler sayesinde insanlar hayvanlardan ayrılır ve dünyayı imar eder.
Eğer bu erdemler yoksa insan o vakit bir hayvandan bile daha çok zarar verir dünyaya.
Peygamberimiz, henüz bir vazife ile vazifelenmediği ve vahiy terbiyesinden geçmediği halde el-emin sıfatıyla anılıyordu. Bu gerçekten olağanüstü bir sıfat...
Bir insanın; elinden, dilinden, belinden emin olunan kimselerden olması paha biçilemez bir zenginlik.
Ve tabiki her müslümanın bu üstün vasfa talip olması, dahası sahip olması gerekir.

Biz çoğu zaman doğru yapılan işin sonucunu düşünmeyiz, belki düşünmemek de gerekir.
Zira her doğru yapılanın burada bir karşılığı bulunmayabilir.
Mesela dürüst olursunuz, zarar edersiniz.
Doğru söylersiniz, çevreniz boşalır.
Zulmetmezsiniz, zulme uğrarsınız.
Mütevazi olursunuz, haklarınız hep gasbedilir.
Bütün bunların tek bir amacı vardır, o da sınanıyor olmanızdır. El hasıl sadece iyilik yetmez, iyilikte sebat etmek de önemlidir.
Ama bazen de insanlar sizi test eder ve bu testten sonra ne kadar büyük bir kazanç elde ettiğinizi kimse tahmin bile edemez.
Tıpkı hikayede olduğu gibi:

Londra' daki camiiye yeni bir imam atanmış.
İmam şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman da aynı şoföre rastlıyormuş.
Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 kuruş fazla vermiş.
İmam yanlışlığı oturup da parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine, şoföre 20 kuruşu geri versem mi diye düşünmeye başlamış.
Ama içinden bir ses diyormuş ki, çok gülünç bir para ve bu para şoförün umurunda bile değil. Nasıl olsa otobüs şirketi de çok para kazanıyor, biletler de pahalı. Bu altı üstü 20 kuruş ve onlardan hiç bir şey eksiltmez. Bu parayı, tıpkı Allah' tan gelen bir hediye gibi harcayabilirim...
İnecegi durağa gelince, imamın manevi duyguları ağır basmış ve fikrini değiştirmiş.
Şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve
demiş ki:
- Paranın üstünü fazla verdiniz.
Şöför gülümsemiş ve demiş ki:
- Siz caminin yeni imamısınız değil mi?
İmam şaşırmış ve sadece "evet" diyebilmiş.
Şoför:
Aslında uzun zamandır islamı öğrenmek için sizi caminizde ziyaret etmek istiyordum. Bu yüzden bilerek size fazla para verdim. Nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim...
İnerken imam artık bacaklarını hissetmiyormuş.
Yere yığılacakmış neredeyse, bir direğe tutunmuş ve yavaş yavaş kendine gelmeye çalışmış.
Gözlerinden yaşlar dökülerek şöyle demiş:
Allah' ım, az daha senin paha biçilmez dinini 20 kuruşa satıyordum..!

Bazen 20 kuruş, birinin hidayetine vesile olur bazen de islamdan soğumasına.
Lütfen her yerde sizi gören ve dostluğu bütün değerlerden üstün olan Allah' a karşı ayıp etmeyin.
Küçücük menfaatler için büyük, çok büyük olandan vazgeçmeyin.

Selam ve dua ile.