Uzun soluklu maratonun insanıdır bu adamlar. Gıkı bile çıkmayan, sineye çeken, yeri geldiğinde elini yumruk yapıp masaya vurmaya çalışmak ister fakat aklına geride bıraktıkları gelir. Evet az çok kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır. Yaklaşık 90 gündür özlük haklarının yenilenmesi, maddi anlamda bir nebzede olsa rahatlamak isteyen işçi arkadaşlarımın sesi olmaya çalışmak istedim.
Şubat 2025 tarihi itibari ile kamuda çalışan 600 binin üzerinde olan kamu işçisi yeni sözleşmenin imzalanması için gün sayıyor. Fakat gerek sendika gerekse de Devlet tarafı bu konuda gerekli adımları hala atmış değil. Daha önce yapılan iki oturumdan herhangi bir netice alınmadı. Son yapılan toplantıda olum bir gelişme olmazken, bir sonraki toplantı için herhangi bir tarih verilmedi. Bunca aile böyle bir beklenti içerisindeyken yapılan iki toplantıdan da herhangi bir sonucun alınmaması işçi kanadını ağır derecede yaralamaktadır.
Günden güne pahalılaşan hayat şartları ile mücadele eden kamu işçisi kendilerinin en doğal hakkı olan sözleşmelerinin biran evvel imzalanmasını istiyor. Maddi ve manevi anlamda yıpranan bu insanlar bu işin derhal sonuca bağlanmasını dört göz ile bekliyor.
Peki işçinin beklentileri yeni sözleşmede nedir; aile kavramına değer veren ve bu yılı da aile yılı olarak kabul eden Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği gibi hasret kaldıkları ailelerine ‘tayin hakkı’ verilerek kavuşmak istiyor. Vergi dilimi eriyen maaşlarının sabit vergi adı altında dengelenmesini istiyor. Çalıştıkları kurumlarda iş pozisyonu adı altından hangi birimde veya bölümde sabit olarak çalışmak istiyorlar. Bu maddeler sadece önemli olarak kabul ettiğimiz maddelerdir. Kamu işçisi refah istiyor, kamu işçisi manevi anlamda kendini toparlamak istiyor artık.
Umarım en kısa sürede yapılacak olan yeni sözleşme hem işçi tarafı,hem devlet hemde sendikal taraflarca olumlu olarak sonuçlanır.