Evet evet, sana soruyorum!
Sana derken bilesin ki, senden önce de kendime de sordum bu soruyu.
“Bu depremde benim payım ne kadardır?” diye.
Sadece ilahi alemde değil, dünya alemi için de sordum bunu.
Öyle ya, depremin ilahi gücünün yanında bizim cüzi irademizle, yani bilimsel tabirle fizik kurallarını dışına çıkma sebepleri vardır.
Zira fizik kuralarının dışına çıkan ne varsa yıkılıp yok olur.
İşte bundan benim gibi senin de katkın vardır!
Her şeyin yerli yerinde yapılması için sen de ses çıkarmamışsındır.
Yaşadığımız coğrafyada evlerin nasıl yapılacağına sende katkı sunmamışsındır.
Birileri yanlış yaparken sende sessiz kalmışsındır.
“Her koyun kendi bacağından asılır” demişsindir.
Muhtemelen bende öyle yapmışımdır.
Bu yüzden hem bu depremin vuku bulmasında hem de depremde yaşanan can ve mal kaybından ben ve sen sorumluyuz.
Deprem bölgesi olan bu ülkede gökdelenler yükselirken, “durun bu yaptığınız doğru değil” dememişizdir.
Tarım arazilerin üzerine beton binalar yükselirken, “Allah’tan korkmayın, yapmayın bunu” dememişizdir.
Benim gibi sende “bana ney” demişsindir.
Bunlar depremden sonra yaşananların sebebidir.
Depremin yaşanması için de yanı şey geçerlidir.
Sende biliyorsun ki, Allah (cc) yeryüzünde yapılan iyiliklerden dolayı bir topluma rahmet gönderiyorsa, yeryüzünde yapılan kötülüklerden dolayı da gazap gönderir.
Hal böyleyken, benim de senin de “başımıza gelen şu felaketten acaba benim payım nedir?” diye sormamız lazım değil mi?
Yada bundan ders çıkaracaksak, önce buradan başlamalı değil miyiz?
Rabbim depremde vefat eden kardeşlerime rahmet, kalanlara sabır, bize de sorumluluk bilinci versin.