Mesnevi'de şöyle bir hikaye nakledilir:
Musa aleyhisselam yolda bir çoban gördü. Çoban şöyle dua ediyordu:
"Ey kerem sahibi Allah! Nerdesin ki sana kul, kurban olayım! Çarığını dikeyim, saçını tarayayım! Elbiseni yıkayayım, bitlerini kırayım. Ulu Allah, sana süt ikram edeyim. Elini öpeyim, ayağını ovayım." O çoban bu çeşit saçma sapan şeyler söyleyip duruyordu. Musa aleyhisselam;
"Kiminle konuşuyorsun?" diye sordu. Çoban;
"Bizi Yaradanla, bu yeri, göğü yaradanla," diye cevap verince, Musa a leyhisselam dedi ki:
"Vah vah! Sen sersemlemişsin. Bu ne saçma söz, bu ne küfür, bu ne olmayacak şey? Ağzını tıka. Sen bunları kime söylüyorsun? Amcana, dayına mı?" Çoban;
"Ya Musa, ağzımı bağladın, şimdi pişmanlıktan canımı yaktın," dedi. Elbisesini yırtıp yana yana bir ah çekti, başını alıp çöle doğru yola düştü.
Bu arada Allahü Teâlâ'dan Musa aleyhisselama şöyle bir vahiy geldi:
"Kulumuzu bizden ayırdın. Sen birleştirmeye mi geldin ayırmaya mı? Ben herkese bir karakter, bir yapı verdim. Onun için övmek olan sözler, sana kötülüktür. Ona göre baldır sana göre zehirdir. Bilmezmisinki biz söze bakmayız, gönüle bakarız, öze bakarız."