Türkiye'nin bana göre en kronik ve ivedi sorunu yoksulluktur.
Yoksulluk kelimesini yetemeyen bütçe olarak kullanıyorum lütfen bu detaya dikkat ederek okuyalım.
Yoksulluk ana zemini üstünde yeni yeşeremeyecek ve olanı geliştirmeyecek sorunlar yok maalesef.
Türkiye'nin çok sorunu var sözünü, Türkiye'nin yetmeyen bütçeden kaynaklı çok sorunları var ve yenileri de oluşuyor şeklinde okuyorum.
Bana göre Türkiye'nin tüm sorunları doğrudan veya dolaylı olarak yoksulluktan kaynaklıdır.
Örneğin namı diğer eğitimde kalite vs sorunu yetmeyen bütçeden gelir çünkü OECD rakamlarına göre bile Türkiye ile OECD ortalaması ülkelerin eğitime ayrılabilen bütçeleri arasında devasa fark var.
Güncel olmasa da öğrenci başı eğitime ayrılan bütçe OECD ortalamasın da 9300 USD iken, Türkiye de 900 USD, yani 10 katından bile fazla.
Siz bu sayıların birde Almanya, İngiltere … gibi zengin ülkelerin rakamlarını görün durum trajedi maalesef.
Bu kadar kısıtlı bütçe ile ancak bu kalitede eğitim olabilir, yani ne kadar ekmek o kadar köfte daha fazlası hayaldir.
Aynı yöntemle adalet sorunu, kültür, sağlık, ulaşım… her soruna bakabilirsiniz.
Ezcümle mevzu bahis olan yetmeyen bütçeden ancak bu kadarlık iş olur. Kısaca önce gelir artmasına eğilmek lazım.
Peki yetkim olsa ne yapardım?
Sorunları çözecek sihirli değnek yok ama yöntem var.
İleride bakanlık olması için Gelir Artırıcı Politikalar Araştırma Kurumu'nu kurardım.
Bu kuruma sürdürülebilir ihracat araştırması görevini verirdim.
Bu araştırmalarla ortaya çıkan zenginliğe göre peyderpey diğer sorunlara eğilirim.
Sürdürülebilir ihracat politikası ile en öncelikle sanayi politikası içinde hammadde politikası, endüstriyel finans politikası ve endüstriyel eğitim politikası oluştururdum.
Yerim çok olmadığı için başka bir yazıda detaylarını yazmaya devam edeceğim.
Son söz; İster bağır, ister ağla ama pes etme. Büyük şeyler zaman ister unutma!