Televizyonda izlediğim bir reklam çok hoşuma gitmişti. Bu reklam, kimsesizlere eğitim veren bir okulun reklamı idi. Bu reklam da rol alan kişiler, çok sevdiği ve beğendiği bir ürünü tam almak istedikleri zaman vazgeçiyorlar ve olmasa da olur diyerek bu yapmak istedikleri harcamayı o kuruma bağışlıyorlardı.
Bu yapılan reklam da, topluma verilmek istenen bazı ihtiyaç olarak belirlenen, fakat olmasa, çok ta eksikliği hissedilmeyecek o kadar lüksümüzün olduğunu, bunlardan kurtulmak veya bunları kısıtladığımızda ne kadar, insana, topluma ve en çokta eğitime faydalı katkılarda bulunacağımız ortaya çıkıyordu.
BUNU BİRAZ ÇEŞİTLENDİRELİM
Olmasa da olur diyebileceğimiz maddi olarak nelerimiz var bunu düşünelim. Önceki yazımda ekmek israfından bahsetmiştim ve bu israfın küçük bir ülkenin tamamının ekmek ihtiyacının karşılanabileceğini paylaşmıştım.
Bu gün, günlük olarak harcamalarımızdan ne kadarına olmasa da olur diyebiliyoruz ona bakacağız.
Bunu düşündüğümde, sadece israf diyebileceğimiz o kadar çok konu çıktı ki, Türkiye israfı önleme vakfının verilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dünyadaki gıda israfı her geçen gün artarken 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9 milyar olacağı tahmin ediliyor. Nüfusu beslemek için ise gıda üretiminin yüzde 60-70 artması gerekiyor. Türkiye de sofralara gelene kadar gerçekleşen sebzede toplam kayıp, yılda 2,4 milyon ton İken, meyvede ise 880 bin tondur. 8 milyon ekmek’te çöpe gidiyor.
11 BİN HASTANE YA DA 171 BİN OKUL YAPILABİLİRDİ
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı'nın verilerine göre, bu israfın ülkemize ekonomik kaybı ise 214 milyar lira. Bu para ile 171 bin okul, ya da 11 bin hastane yapılabileceği kaydedilebiliyor.
İsraf sonucunda yaşanan bu ekonomik kayıp ile Türkiye yılda; toplam 2 milyon 739 bin derslikli 171 bin okulu, toplam 3 milyon 379 bin yataklı 11 bin 263 hastaneyi veya 68 milyon vatandaşa yıllık 3bin 147 lira sürekli 'vatandaşlık geliri' verilmesi kadar, kaynağını israf ettiği kaydedildi. Türkiye'de özellikle lüks restaurantlar ve her şey dâhil otellerde gıda israfının faturasının çok fazla boyutlara ulaştığı belirtildi.
Yapacak çok şeylerin olduğuna inananlardanım. Bunların başında bu israfların önlenmesi için, tüm kamu kurumlarında ve sivil toplum örgütlerinde bu konuda birimlerin açılması ve aktif bir şekilde çalışmasını sağlamak geliyor.
Bu birimlerde üyelerden başlayarak, bu konular işlenmeli ve bu çalışmalar, yakın çevreden başlayarak yaygınlaştırılmalıdır. Bu yapılan tasarruflardan kazanılanların da doğru yerlere ulaştırılması çalışanları ve tüm duyarlı insanları mutlu edecek ve israfın önlenmesinde çok etkili olacaktır.
Yaşamımızı dengeli ve düzenli bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor. Anlık tepkiler vermek ve daha sonra hiç bir şey olmamış gibi davranmak veya unutmak, kaliteli bir davranış değildir.
Bazen kendime soruyorum, bu kadar israf olan bir ülke nasıl batmıyor diye. Cevabını da yine kendim veriyorum, içimizdeki iyilerin sayesinde yüce Allah bizlerden lütfunu ve ihsanını eksiltmiyor. Bu iyilerin sayısının artırılması için çaba göstermek gerekiyor. Bu görevi, hep birlikte yerine getirmemiz gerekiyor. Dua ile.