Bugün medya konusuna değineceğim inşallah. Bu konuya değinmeme ulusal bir gazetenin manşeti sebep oldu.
Önce medya kelimesinin anlamına bakalım.
Medya Latince ’de “ortam, araç” manasındaki “medium”un çoğulu olan “medya” sözcüğüdür.
İletişim dilinde ise “ara katman aracı” , başka deyişle; “iletişim araçlarının tamamına medya” diyebiliriz.
Medya kamusal forumdur. Forumlar eski Roma’da, Antik Yunan’daki agoraların karşılığına denk geliyor.
Toplumun bir araya geldiği, meta pazarı olmanın yanı sıra fikirlerin değiş tokuş edildiği meydanlardır.
Fikir için daha önemlisi “aydınların da halkla buluştuğu ve sosyal, politik, sanatsal, felsefi vesaire görüşlerini halka aktardıkları, halkın bilinçlenmesine hizmet eden, toplumun nefes aldığı alanlardır.
Medya iletişimde çok önemlidir, fakat doğru kullanılması gerekir. Böyle olduğunda ise dördüncü kuvvet olarak bilinir ve öyle olmalıdır da.
Günümüzde bu fikir alışverişlerinin, topluluğa seslenişlerin yerini gazeteler, televizyonlar ve internet ağları (siteleri) almış durumdadır.
İletişim araçlarının halka ne kadar hizmet ettiklerini, haberleriyle, manşetleriyle nasıl bilgi verdiklerini masaya yatırmak istiyorum.
Ulusal bir gazetenin başlığı şöyleydi. “ÜNİVERSİTELER BOŞ KALDI CEZAEVLERİ DOLDU TAŞTI”
Bu manşet o kadar ürkütücü bir başlık ki, şaşırmamak mümkün değil. Gerçek, haberi okuyunca ortaya çıktı.
Haber üniversitelerde eğitim kalitesinin düştüğünü, ceza evlerinde ise doluluğu anlatan bir haberin başlığı imiş.
Bunun gerçek manada halka hizmet eden bir başlık olmadığını, haberin başlığının habere daha uygun seçilmesi gerektiği, okuyan herkes tarafından doğru görülmüştür
Ayrıca eğitim kalitesinin düşmesi ve suçluların çoğalmasında, sadece yöneticilerin veya belli kesimlerin değil hepimizin de sorumluluğu vardır.
Suçu başkasına atmakla bu sorumluluktan kurtulamayacağımızı da unutmayalım.
BU NEYİ GETİRİYOR.
Bu tür yanlış manşetler ve yalan haberler, insanların gazetelere güvenini zedeliyor ve gazetelerin ve gazeteciliğin saygınlığı, itibarı düşmeye başlıyor.
Gelişmiş ülkelerin gazete tirajlarına baktığımızda sayının çok fazla olduğunu görüyoruz.
123 milyonluk nüfusu ile Japonya da günlük gazetelerin satışı 70.4 milyon civarındadır.
82.5 milyonluk nüfusu olan Almanya’da ise bu sayı 22.1 milyon civarındadır.
Ülkemiz de ise 39 gazetenin net satışı; günlük gazete satışının tamamı 5 milyon civarındadır.
1 Eylül 2018 tarihi itibarıyla en fazla satan gazetenin satışı 300 bini bulmuyor.
Bunda bir yanlışlık olduğu bellidir. Fakat gazeteler esas işleri olan halkı bilgilendirme olması gerekirken birilerinin yandaşı olmuşlar.
Yandaşı oldukları kimselerin isteği doğrultusunda haber yaparak insanların zihinlerini yalan yanlış şeylerle dolduruyorlar. Foyaları ortaya çıkınca da insanların teveccühünü yitiriyorlar ve insanlar güvenmedikleri bu gazetelerden uzak duruyorlar.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden Prof. Atilla Girgin’e göre gazetelerin tirajının düşük olması içlerinin boşalmış olması ve yalan haberlerin çokluğudur.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin ise tirajların düşük olmasını ekonomik güçlüğe, halka yeteri kadar medya okuryazarlığı eğitimi verilmemesine ve gazetelerin halka inandırıcı gelmemesine bağlıyor. Prof. Gezgin aslında ‘Bir haberde yalan varsa, halk bunu fark ettiğinde gazete almaktan vazgeçer’ diyerek Türk basınının durumunu özetliyor.
Bizler bindiğimiz dalı kestiğimizin farkında değiliz. Halkı bilinçlendirmek, doğru bilgiler vermekle olur. Bir ülkenin geleceği eğitim ve bilimle olacaktır. Bunu önemseyelim ve geleceğe yatırım yapalım.