İLK KAVGA
İnsanlığın başladığı tarihten itibaren Hak ile batıl (kavgaya) mücadeleye başlamıştır. İlk kavga, hz. ademin çocukları arasında yaşanmıştır.
Hz. Ademin çocukları, kabilin habili öldürmesiyle başlayan bu hak ile batılın mücadelesi, hz. ademin oğlu kabili huzurundan kovması ile tarafını, büyükten yana değil de, haktan yana kullanarak, haksızı, cezalandırıp, kovarak yapmış ve bir çığır açarak bizlere bir öğreti bırakmıştır.
Bu mücadeleye baktığımızda, kabilin, kardeşini kıskandığını ve nefsini öncelediği için, kardeşini öldürdüğünü ve tarihte olumsuz olarak anıldığını görüyoruz.
Kabil, ilk insan öldüren kişi olmuştur. Hem de bir peygamber olan babasının sözünü dinlemediği, kabul etmediği için, doğru yoldan ayrılmış ve şeytanın yolunu benimsemiş, bu hata onu kardeşini öldürmeye kadar götürmüştür.
Hz. Yakup as. çocuklarına baktığımızda ise büyük bir peygamberin, çocuğu olan bu kişiler, aynı hataya düşmüşler ve kardeşleri yusufu as. öldürmeye yeltenmişlerdir. Hz. yusuf as, kardeşlerini affettiği halde, kuyuya atanlar, tarihe olumsuz yansımıştır.
Bu iki örnekte olduğu gibi, hak ile batılın kavgası, geçmişte olduğu gibi, bugün de devam ediyor, hatta kıyamete kadar devam edecektir.
SON GÜNLERDE YAŞANANLAR
Son günlerde yaşanan olaylara baktığımızda, bizlerin, kuran ayetlerini okuduğumuz halde, ders çıkartmadığımız görülüyor.
Akil insanlar kendi nefislerine uyanlar değil, toplumu düşünenlerdir. Yazarlar, çizerler ve toplum için söz söyleyenler, hakkın sözünü söyleyerek toplumu, olumlu bir geleceğe taşımalıdırlar.
Abdullah Yıldız hocamın, şu serzenişlerine kulak verelim. Müslümanlar ayette geçtiği üzere şöyle yapmaları gerekmiyormuydu;
"Hani "küffâra karşı şedîd"
ama "kendi aramızda merhametli" (Fetih 29) olacaktık!?...
Hani kardeşlerimize "Sözün en güzelini" (İsra 53)
söyleyecektik!?...
Bırakın sözün en güzelini söylemeyi, Allaha asi olanlara söylemediğimiz sözleri kendi kardeşlerimize söylemeye başladık. Nefsimize hakim olamadık ve karşı cenahtan insanların alay konusu olduk.
Onlardan bir yazarın köşe yazısısın başlığı şöyle, İslamcılar kemik kırmalı çene dağıtmalı kanlı kalemli kavgaya tutuştu! -
Bu adamlara bunu da yazdırdınız ya...
Birbirinize itham ve iftiraya devam edin...
N'OLUYORUZ? yazıklar olsun diyor."
Bu yetmiyormuş gibi, Türkiye'de birbirine bağlılığıyla bilinen, büyük bir cemaatının, alt iki kolunun, mekkede ki kavgaları davalık oldu ve bu medyaya yansıdı. Böyle olmamalı;
Bizim kavgamız bencillerle olmalı,
Bizim kavgamız ataletle olmalı,
Bizim kavgamız cehaletle olmalı,
Bizim kavgamız hukuksuzlarla olmalı,
Bizim kavgamız Allahın ayetlerine iftira atanlarla olmalı,
Bizim kavgamız birbirimizle olma-malı.
HİZMETLERİN ÇOĞALARAK DEVAM ETMESİ GEREKİYOR
Şunu unutmayalım ki bu kavgalardan, bu ülkenin gerçek sahibi olan, müslüman halk ve vatanseverler zarar görüyor. Eli kalem tutan ve bu ülke için söz söyleyenler, bilhassa sivil toplum örgütleri, kafalarını kaldırıp etraflarına bakmaları gerekiyor.
Yapılan bu kadar güzel hizmetler var. Bu hizmetlerin bir çoğu STK'ların eliyle yapıldı. Suriyeden gelen mültecilere bakalım. Onlara en çok STK'lar yardım etti. Bu iyilik hareketine devam etmeliyiz. Enerjimizi hizmetlere verelim. Bu hizmetlerin çoğalarak devam etmesi gerekiyor.
Şunu da unutmamak gerekir ki, mücadeleler hak için olduğu müddetçe Allah bizlere başarıyı verecektir. Birbirimizle uğraştığımız sürece, zayıflayacak ve bu kadar yapılan hizmetler akamete uğrayacaktır. Ümmet bizden hayırlı çalışmalar bekliyor. Bu vebal hepimizin. Dua ile