Hikmet ehli bir zat-ı muhterem ‘’İran’da güneş açsa siz şemsiyenizi hazırlayın.’’ demiş ve Hz. Ömer Bin Hattab’ın da (Ra) Sasani İmparatorluğuna tamamen son verdikten sonra onların Acem Oyunlarını gördükçe pişmanlığını ‘’Ahh ne olaydı ne olaydı aramızda ateşten dağlar olaydı da Sasani İmparatorluğunu fethetmeseydim.’’ sözüyle dile getirdiği rivayet edildiğini de eklemişti. Sanki adı İslam Cumhuriyeti değil müslümanlar arasında bir ifsad komitesi veya ifsad cumhuriyeti gibi politika izler, gayr-i müslim hiç bir devletle savaşını tarih kaydetmemiştir. Yahudiler yeryüzünde sığınacak hiçbir yer bulamayınca, ilk defa Perslerin onlara kucak açtığı söylenir. İzledikleri politikaya bakınca, Siyonistlerin politikasından çok da farklı bir politika izlemediği hemen fark edilir. Bakmayın siyonizmi yeryüzünde yok edeceğiz,
İsrail’i Haritadan sileceğiz demelerine. Bu göz boyama laflara inananların saflık derecesinde iyi niyetli oldukları söylenebilir. Mesela Osmanlı ne zaman ki Avrupa seferlerine çıksa Perslerin doğudan Osmanlıya saldırdıklarını tarih yazar. Sonraları Irak Savaşı, Suudi Arabistan’ı sık sık tehdit etmesi, şimdilerde Yemen’de izlediği politikalarla yaptığı katliamlar, Suriye’de sünni kesime yaptıkları adeta soykırım düzeyinde. Sadece bu tarihi sürece bakıldığı zaman bile Molla Rejimi’nin İslam Dünyası’nda adeta habis bir ur gibi olduğunu herkes görebilir.
En son maharetler(!) hem dindaşı hem mezhepsel olarak aynı görüşe sahip olan can Azerbaycan’ımızın Ermeni taşnak devletiyle girdiği haklı savaşta Ermenileri desteklemesi ve akabinde ki zafer kutlamalarında gösterdiği reaksiyon İslam’ın hiçbir siyasi, toplumsal ve savaş hukukuyla bağdaştığını söylemek mümkün değil. Molla Rejimi, tarih boyunca hep suret-i haktan görünüp ve sanki İslamiyetin en büyük savunucusuymuş gibi propaganda yapması, bazı safdil Müslümanların gözünü boyayabilir. Lakin idrak ve iz’an ehlini kandıramaz. Orta Asya ve Ortadoğu’da mezhepsel faaliyetleri yürütüp İslam toplumunun ittihadının temeline dinamit koymakla kalmayıp, yaptığı propagandalarla itikad boyutunda Müslümanlara zarar veriyor. Müfsid Molla rejiminin Anadolu üzerinde yayılmacı politikasından hiçbir zaman vazgeçmediğini bütün tarihçiler bilir. Bir gün olsun bu davadan vazgeçmediler.
Bu uğurda ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmezler. Ülkemizde mezhepsel faaliyetlerle beraber itikada ve dolayısıyla amele zarar verecek misyonerlik çalışmalardan vazgeçmediler. Anadolu üzerinde emellerinin bir vechesi de siyasi iradeyi zayıf düşürecek faaliyetlerin içinde ve ittifaklarda yer almaktır. En son İran Dışişleri bakanı Zarif’in, pek de zarif olmayan bir üslupla, Karabağ zaferi kutlamalarına katılmak için Azerbaycan’a giden Cumhurbaşkanımız Sn Recep Tayyip Erdoğan hakkında ifade ettiği saygısız ifadelerle teht-el şuur düşüncelerini beyan etmişti. Bu üslupsuzluğun Güney Azerbaycan hassasiyetiyle daha doğru ifadeyle korkusuyla olduğu aşikardı.
Türkiye bu saygısızlığa üst düzey tepki göstermekle kalmayıp, geçen hafta başında yani 14 Kasım 2020 Pazartesi günü sabahın ilk saatlerinde, İran muhaberatına bağlı on bir istihbaratçının MİT tarafından yakalandığı haberleri haber kaynaklarına düştü. İlk tepkim, bu hareketle İran’a tepkinin dozunun arttırıldığını ve canımızı sıkarsanız size nefes aldırmayız diye mesaj verildiği şeklinde oldu. Aynı gün güneş batmadan Hasan Ruhani’nin özür anlamına gelen dostluk ifade eden bir beyanı jet hızıyla duyuruldu. Daha sonraları diplomatik nezaketten yoksun ama ekranlarda nezaket pozları ve (Na)Zarif’in itidalli açıklamaları geldi.
Tarih boyunca bize düşmanlık besleyen, Anadolu üzerinde bitmek tükenmek bilmeyen emellerden vazgeçmeyen Persler, ne zaman ki AB ve ABD aleyhimizde olumsuz bir karar veya yaptırıma başvursa avam tabiriyle adeta kına yakarlar. Halbuki kendileri hakkında alınan bir yaptırım kararına ilk sert tepkiyi Türkiye verir ve her zaman İran’ın yanında olduğunu dünyaya beyan eder. Bu durumda en büyük zararı da her zaman biz çekeriz. Peki bundan vazgeçer miyiz diye sorulsa, asla vazgeçmeyeceğimizi açık yüreklilikle ifade edebilirim. Çünkü daima derviş dervişliğini, akrep akrepliğini yapar. Herkes fıtratına dercedilmiş haslete göre hareket eder. Artık dijitalizm dünyaya hakim. Arada bir İran’ın günlük meteoroloji haritasına bakıp ona göre şemsiyeyle çıkma konusunda kesin karar verebiliriz..:))