Aslında bu iddia çok yaygındır. Tüm tefsir kitaplarımıza girdiği gibi, insanlar tarafından da genelde böyle kabul edilmektedir. Ama sadece Kur-an’ı takip ettiğimizde farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Kur'andaki ayetlere baktığımızda cennetten atılma olaydan tek bir kişiyi sorumlu tutmadığını, suçun müşterekliğini göstermektedir. Aslında Kur-an ayetlerine baktığımız zaman Allah'ın olaydan ikisini de sorumlu tutmadığını görürüz.

Olaydan şeytanı sorumlu tutmakta, şeytanın onları kandırdığını belirtmektedir. Şeytan onlara yemin etmiştir. Hz. Âdem ve Havva hayatlarında hiç yalanla karşılaşmamış ve hatta yalan yere yemin olayı ile karşılaşmamışlardır. Yemin edince inanmışlardır. İnsanın cennetten atılması suçunun Hz. Havva'ya atılması Tevrat kökenlidir. Bu konuda bu şekilde açıklama yapanlar da Tevrat'tan etkilenmişlerdir.

Kur'an da olay şöyle anlatılır: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz.” Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: “Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir.” Ve onlara, “Ben size öğüt verenlerdenim” diye yemin de etti. Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar.

Rableri onlara seslendi: “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için açık bir düşmandır demedim mi?” Hz. Âdem’de beni Havva kandırdı diye kendisini savunup eşini suçlamamıştır. Böyle bir şey olmuş olsa bile Hz. Âdem’in suçu kabul edip pişmanlık duyması erkeğin kadınını koruması güdüsünün ne kadar güçlü olduğu açısından önemlidir.

Dediler ki: “Ey Rabbimiz, benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız.” Buyurdu: “Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belirli bir süreye kadar mekân tutmanız ve niyetlendirmeniz öngörülmüştür.” Buyurdu: “Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız. Olayın Hz. Havva’nın yönlendirmesi olduğu ile ilgili bilgiler bazı hadislere dayanmaktadır.

 Buharı ve Müslim başta olmak üzere bazı hadis kitaplarında “eğer Havva olmasaydı hiçbir kadın kocasına ihanet etmezdi” şeklinde bir hadis bulunmaktadır. (Buhari, Enbiya; 1; Müslim, Radâ, 62 Fakat İslam kültüründe genel anlamda bu konuda kadını suçlama değil, müştereklik söz konusudur. Çünkü erkek de mantığını kullanıp kabul etmeseydi fikri egemendir.

 Fakat Hıristiyan kültürü tamamen kadını suçlama ve hatta bu olaydan dolayı Allah'ın kadını cezalandırdığı ve kadına verilen hayız olayının bu suçun cezası olduğunu belirtirler. Kadına bu nedenle baskı uygularlar. Hıristiyan kültüründeki vaftiz de bu ilk günahtan kurtulmak için yapılır. Onlara göre ilk günah yasak meyveden yenilmesidir.

Hâlbuki suçun şahsiliği söz konusudur islam da. Yani babalar ve annelerin suçununun cezalarını evlatlar çekmez. Hatta bu konuda Hz. Âdem ile Havva'nın işledikleri günahtan dolayı teybe ettikleri ve bu tevbelirinin kabul edildiğini Kur'an haber veriyor. "Âdem Rabbinden birtakım kelimeler aldı (tövbe etti) bunun üzerine (Allah) Onun tövbesini kabul etti." (Bakara, 2/37) Böylece pişmanlıklar sonucu suçların af edilebileceğini de bize göstermiş olmaktadır.