Resûlü Ekrem hicretin 9. yılında Tebuk seferine çıkarken Hz. Ali'yi ehli beytin muhafazası için Medine'de bıraktı, ancak bu sefere katılamadığı için müteessir oldu. Bunun üzerine Resulullah: "Musa'ya göre Harun ne ise, sen bana karşı o olmak istemez misin?" dedi. Ali, bu iltifattan çok memnun oldu.
Dersler ibretler:
- Devlet başkansız olmaz ve vekil de asil gibidir.
Zira başkansız devlet, çobansız sürü gibidir. Çobansız sürünün, dağılıp savrulması, kurda kuşa yem olması, eşkıyaya mal olması nasıl mukadder ise, halifesiz bir ümmetin durumu da aynıdır. İşte bir asırdan fazladır ümmeti Muhammedîn hali… Siyer ve İslam tarihi kitaplarından görüyoruz ki, Resulullah (sav) ne zaman Medine’den çıkarsa, mutlaka yerine bir vekil bırakmıştır. Medine’deki İslam devleti, her ne kadar henüz bir şehir devleti olsa da onu çekip çevirecek bir lidere ihtiyacı vardı. Kaldı ki devlet küçük de olsa, büyük de olsa mutlaka bir idareciye ve idarecinin uygulayacağı bir şeriata ihtiyacı vardır. ümmetin hamisi Osmanlıyı dağıttıktan sonra, ümmetin üzerine çöken İngiliz, ABD vd. düşmanların özellikle hilafeti lağvetmeyi hedeflemeleri boşuna değildir. Ümmet olarak yeniden ayağa kalkmak istiyorsak, hilafetin ihyası için çok daha ciddi olarak çaba sarf etmek zorundayız.
- Resulullah'ın (sav) bazen tüm sahabelerine, bazen Muhacirler, bazen Ensar, bazen de özel bazı sahabeye iltifatları olmuştur.
Aynı üslubu Kur'an'ı Kerim’de de görürüz. Ancak Şia Resulullah'ın (sav) Ali (ra) ile ilgili iltifatların üzerine epeyce mübalağalar ekleyerek, hilafetin onun hakkı olup ilk üç sahabe tarafından gasp edildiğini yayarlar. Ne ki Şia uydurdukları birçok iftiralarla sahabeye lanet ederler. Meşhur tabirle; “la li hubbi Aliyyin, bel li buğd-is Sahabe” yani bunu aslında Ali (ra)’ye (ra) olan sevgilerinden değil, sahabeye olan kinlerinden dolayı yaparlar. Halbuki Kur'an ve Sünnette tüm ashabın övülmesiyle ilgili onlarca örnek vardır. Ancak Sebeiye fitnesi olan Şia, Ali (ra) ve ehli beyt’le ilgili akıl dışı iddialarla ümmet için fitne çıkarmak için ne gerekiyorsa yapmıştır. 1400 yıldır da onların yaktığı fitne ateşi sönmemiştir. Sönmek ne ki, her yıl aşure gününde ve ehli beyt’ten her bir sahabe veya tabiinin vefatı yıl dönümünde bu ateşi harlamaya devam ediyorlar. Onlarca TV kanalı ve binlerce internet sitesi ve kanallardan da günü birlik iftira ve telinlerini devam ettiriyorlar. Bizim gibi birkaç gariban da sahabeyi savununca fitneci olarak lanse ediliyoruz.
Kur'an ve Sünnette iltifat örnekleri:
- “İyilik yarışında önceliği kazanan Muhacirler ve Ensar ile, onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnutturlar. Allah onlara, içinde temelli ve ebedi kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır; işte büyük kurtuluş budur.” (Tevbe 9/100)
- “İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları takip edenlerdir, sonra da bunları takip edenlerdir…”(Buhari, Şehadat 9, Fezailu’l-Ashab 1, Rikak 7, Eyman 27; Müslim, Fezailu’s-Sahabe, 214, (2535); Tirmizi, Fiten 45, (2222), Şehadat 4, (2303); Ebu Davud, Sünnet 10, (4657); Nesai, Eyman 29, (7, 17, 18)
- “Bir yerde ölen Ashabımdan hiçbirisi yoktur ki, Kıyamet günü oranın ahalisine bir nur ve onlara (cennete sevkte) bir rehber olmasın.”(Tirmizi, Menakıb (3864)
- Resulullah (sav) hz. Osman’ı (ra) kast ederek şöyle buyurdu: ““Kendisinden meleklerin haya duydukları bir kimseden ben haya duymayayım mı?” (Müslim, Fezailu’s-Sahabe 36, (4201)
- Ali (ra) : der ki: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ebu Bekr ve Ömer, bu ikisi kendilerinden önce ve sonra gelip geçecek peygamberler dışında kalan bütün cennetliklerin olgun yaşta olanlarının efendileri olacaklardır. Ey Ali, bu hususu, hayatta kaldıkları müddetçe onlara haber verme!”(Kutubi Sitte 5974)
- "Benden sonra bir peygamber gelseydi bu Ömer olurdu."(Tirmizî, Menakıb, 48.)
- "Allah, hakkı Ömer'in lisanına ve kalbine konmuştur." (Tirmizî, Menakıb 45; Heysemi 9, 66)
- “Ben kimin dostu (mevlası) isem, Ali de onun dostudur.”(Tirmizi, Menakıb, 3714) Mevla bizleri ashabı kiramın (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) şefaatine nail eylesin. Amin! Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...