Uyruğunda çeşitli dinlere mensup nüfusu barındıran devletler herhangi bir dinin kurallarını referans almadan kendi kanunları ile toplumu şekillendirir ve yönetir.
 
* Ortaya çıkan bu düzene "Laik Devlet düzeni" deniliyor. Bu düzende esas alınması gereken üç temel parametre toplumdaki dengeyi sağlar.
 
1- Devletin ideolojisi din saikleri karşısında nötr olmalıdır.
 
2- Adalet olmalıdır. 3- Din saiklerinin bir biri üzerinde baskı kurmasını önlemelidir.
 
* Buraya kadar olan devletin laikliğidir. Şahsın laikliğine gelince: Kişi laik olamaz; ya bir dinin mensubudur, yahut değildir. Bir dinin mensubu olan kişi hayatını mensup olduğu dinin hükümlerine göre yaşar, ibadetlerini özgürce yapar, kıyafetlerini özgürce seçer, devlet buna karışamaz.
 
* Hiç bir dine mensup olmayan, yani inançsız olan kişinin de aslında inancı inançsızlık olup bu kişi de inançsızlığını yaşar. Buna da devlet dahil diğer din mensupları karışamaz.
 
* Özet olarak: Kuran-ı Kerim'deki "Sizin dininiz size, benim dinim banadır" ayetinin hükmü gereğince herkes kendi inancının gereğini serbestçe yaşamalıdır. Devletin ise dini olmadığı için her inanca eşit mesafede ve her inanç sahiplerine adaletli olmalıdır.
 
* İmdi! Ayasofya Camii baş imamı Müslüman cemaatine faiz, zina, kadın hakları vs. konusunda İslam'ın emirlerini hatırlatması laik devlet düzeninin neresine aykırı?
 
* Asıl aykırı olan şey, laik devlet düzeni içerisinde bir takım kimselerin kendilerinden menkul yetkiyle din mensubuna müdahale etmesidir. Problem Laik devlet düzeninin din olarak algılanması ve diğer inançlar üzerinde baskın olmasıdır.
 
* Bu, asla kabul edilebilir bir durum değil, bir Müslüman olarak bu müdahaleyi şiddetle kınıyorum ve kabul etmiyorum...