Bu yazımda Hz. Peygamberin s.a.v. hudeybiye de karşılaştığı sorunu, çözümlemesini işlemeye çalışacağım inşallah.
HUDEYBİYE
Hz peygamber, s.a.v. ve Müslümanlar, hicretin 6. Yılında kabeyi ziyaret etmek üzere yola çıkmışlardı. Fakat o zamanlar, Müslümanlardan daha güçlü olan Mekkeli müşrikler, Müslümanların kabeyi ziyaret etmelerine izin vermediler ve bunun üzerine bir anlaşma imzalandı.
Müslümanlarla, Mekkeli müşrikler arasında müzakeren edilen şartlar, uzun bir tartışmadan sonra, Hudeybiye de karara bağlandı.
Antlaşmanın şartları:
- Müslümanlar o yıl Kâbe’ye ziyaret gerçekleştirmeden dönecek, gelecek yıl ziyaret edebileceklerdi.
- Müslümanlar Kâbe ziyaretinde yalnızca 3 gün kalabilecekler, yanlarında silah bulundurmayacaklardı.
- Müslümanlar Kâbe’yi ziyarete geldiğinde Kureyş'liler Mekke'de bulunmayacak ve Müslümanlarla karşılaşmayacaklardı.
- Mekkelilerden bir kişi Müslümanlar tarafına geçse ve Müslüman olsa bile Kureyş'lilere geri verilecek, ancak Müslümanlardan Kureyş'lilere sığınan olursa tekrar verilmeyecekti.
- Yapılan Hudeybiye Antlaşması 10 yıl geçerliliğini koruyacak ve bu 10 yıl içinde taraflar arasında kesinlikle savaş olmayacaktı.
Hudeybiye antlaşması imzalandıktan sonra kabul edilen şartlardan dolayı sahabeler üzülmüşlerdi. Onlara göre bu anlaşmanın şartları, Müslümanlar için çok ağır olmuştu.
Onlar, kabeyi tavaf edecekleri ümidiyle gelmişlerdi. Ancak sonuç, tavafın gelecek seneye ertelenmesiyle şekillenmişti. Diğer şartlar ise, onlara göre kabullenilebilecek gibi değildi.
Fakat Hz. Peygamber s.a.v. ise, o günün şartlarına göre, bunun bir zaman kazanma olduğunu ve bu zamanı değerlendirerek, başarıya ulaşacağını düşünüyor ve öyle davranıyordu.
Bu düşünceyle, Hz. Peygamber, arkadaşlarına, anlaşmaya uymalarını, yolculuğun tamamlandığını ve kurbanlarını kesmelerini emretmişti.
Müslümanlar bunu kabullenemediklerinden ağır davrandılar, içlerinden hiçbiri yerinden kalkıp kurbanını kesmeye teşebbüs etmedi. Allah rasulü bunu üç defa tekrar ettiği halde, kimse emredileni yapmamıştı.
Ashabı kiram, ikna olmamıştı. Kabeyi tavaf etmeden dönmek istemiyordu. Hz peygamber çadırına girdi. Ümmü seleme onun üzüntüsünü fark edince, artık bir şey söyleme, kendi kurbanını kes, ihramdan çıktığını göstermek için saçlarını kestir. Onlar senin bu yaptıklarını görünce, aynısını yaparlar dedi.
Hz. Peygamber, kurbanını kesti ve saçlarını kestirerek tıraş oldu. Onu böyle yaparken gören ashabı kiram, rasulullahın yaptıklarını yaparak, ona tabi oldular, kurbanlarını kestiler ve ihramdan çıktılar…
Burada aslında, çok fazla anlatacak konu var, fakat bir tanesi üzerinde durmaya çalışalım.
ÇÖZÜM İÇİN ÖNCÜ OLMAK
Hz. Peygamberin hayatına baktığımızda, o kadar çok örnekler görüyoruz ki, olaylara bakışını, sorunları çözme şeklini okumadığımıza, öğrenmediğimize hayıflanıyoruz.
Allah rasulü s.a.v. bu türden bir problemle karşılaştığında, çözüm için, vahiy beklediğini veya eşleri ve yakınları ile istişare ettiklerini görüyoruz.
Bu istişarenin neticesinde kararlılığını ortaya koyarak, çıkan kararı ilk kendisi uyguluyor ve ashabına, çözümün nasıl olacağını öğretiyor.
Bu olayda Hz. Peygambere karşı çıkan, anlamayan, itiraz eden sahabeler ise bu olayı anladıklarında hem pişman oluyorlar hem de Allah rasulunü s.a.v. üzdüklerinden, emirlerini yerine getirmediklerinden dolayı mahcup oluyorlardı.
Peygamber efendimizin s.a.v. yaşadığı bu olay, bize sorunlarla beraber yaşayacağımızı hatırlatan bir öğretidir.
Genel olarak düşündüğümüzde, İnsan yaşadığı sürece, hangi konumda olursa olsun, değişik sorunlarla karışılacağı muhakkaktır. Bu sorunlar, insanoğlunun yaratılışından beri var olan bir durumdur ve kıyamete kadar da devam edecektir.
Önemli olan bu sorunları doğru bir şekilde kontrol altında tutarak, çözmeye çalışmak olmalıdır. Dua ile.