Çocuk eğitiminde ailelerin sorumluluğu ve yaz okullarının etkisi
Yaz tatilinde okulların kapanması ile çocukların boş zamanlarını değerlendirmek için farklı programlar düşünülür.
Bu programlar genellikle ailelerin ve çocukların isteği ile belirlenir. Ailelerin dünya görüşüne göre, gelecekte çocuğa faydalı olabilecek etkinlikler öncelenir.
AİLELERİN SORUMLULUĞU
Peygamber efendimiz s.a.v. bir hadisi şerifinde “Çocuk kokusu, cennet kokusudur” buyurmuştur. “Çocuklarımızdan cennet kokusunu alabilmemiz, onları doğru eğitmemizden geçiyor.
Bizim çocukluğumuzda tüm çocuklar, yaz tatillerinde camilere gönderilir ve hocalarımızın (Allah onlardan razı olsun) gayretleri sonucu, o kısa dönemde eğitim alırlar, tam bir şeyler öğrenmeye başlayınca tatil biter ve yaz eğitimleri yarıda kalırdı.
O dönemde bizler şanslı çocuklardık. Hocalarımızın, İslami eğitim verirken, etkinlik düzenlemeleri, yani camilerdeki eğitimi, oyunla beraber yürütmeleri bizleri camilere bağlayan en büyük etkenlerdi ve bundan çok fazla faydalandığımızı söyleyebilirim.
Son dönemlerde yaz okulları ile başlayan programlar, uygun saatler ayarlanarak okul döneminde de devam ettiriliyor. Bu çalışmaların okul döneminde devam ettirilmesi, hem okula, hem de ailelerin çocuklarını eğitmesi noktasında çok faydalı oluyor.
En güzel eğitim metodlarından biri uygulamalı eğitimdir. Çocukların aile içerisindeki gördükleri, işittikleri, kişiliğini oluşturuyor ve ilerleyen yaşlarda, çoğunlukla ailede öğrendiklerini yaptıklarına dair, çok örnekler vardır.
Yani rol model olarak genellikle aile fertlerini ve öğretmenlerini aldıkları, uzman psikologlar tarafından belgelenmiştir. Bu nedenle onlara, hem anne baba, hem de öğretmenler olarak, doğru örnekler olmalıyız.
Eğitim kitaplarında bu konu ile ilgili Fransız yazar Joseph joubert’in, şu sözü karşımıza çıkıyor, yazar; “Çocukların, nasihatten çok iyi örneklere ihtiyaçları vardır” der. Bizde de ziya paşanın “ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” sözü aynı anlamda kullanılır, fakat sadece çocuklar için değil de genel anlam taşır.
Burada en çok biz ebeveynlere iş düşüyor. Anne babalar olarak, hayatın her döneminde kendimizi geliştirmemiz, eğitim ile iç içe olmamız gerekiyor. Çünkü onlara en yakın olan, onları en iyi, en doğru tanıyan ve eğitecek olan biz aileleridir.
Aileler yaz tatillerindeki cami etkinliği ile çocukların İslami eğitimindeki sorumluluklarını üzerlerinden attıklarını düşünürler.
Bizler bu sorumluluğumuzu başkalarının üzerine atarak, bu vebalden kurtulamayız. Bilhassa, bu yaz dönemlerinde, camilere gönderilen çocuklardan, sayının çok fazla olması nedeniyle istenilen eğitimi alamadıklarını görüyoruz.
STK’ ların bu konuya daha fazla el atmaları, daha çok ilgilenmeleri ve camilerin yükünü hafifletmeleri gerekiyor.
YAZ KURSLARININ DOĞRU SEÇİLMESİ
İngiliz yazar Michael Marshall “Çocukların karınlarını ve zihinlerini doyurduğumuz kadar, ruhlarını da beslemeliyiz” der.
Genellikle ebeveynler (bilhassa babalar) ailenin geçimi ile o kadar meşguldür ki, çocuklarının zihin gelişimlerini ve ruhi ( manevi) gelişimlerini düşünememektedir. Burada bu görev, hem annelere, hem de eğitim veren kurslara, hocalarına (öğretmenlerine) düşmektedir. Bu eğitim veren okulların, kursların doğru seçilmesi ve çocuğun gönderildiği eğitim kurumlarıyla devamlı irtibat halinde olunması, kurslara, dolayısıyla öğrencilerin eğitimine yardımcı olacaktır.
BEKLENTİLER
-Önemli olan bu kursların, okullara destek olmaları, ailelerin ve okulların yetişemediği dersleri verebilmeleridir.
-Bu okullar çocukların fiziki gelişmelerini sağladığı gibi, zihin dünyalarını da geliştirmelidir.
-Okullarda eksik kalan bilinç eğitimleri, bu kurslarda doğru tespit edilerek çocuklara aşılanmalı, ezbercilikten kurtarılmalıdır.
-Hocalar (eğitmenler) kendilerini bu çocukların ebeveynleri gibi düşünerek, onlara daha çok katkıda bulunmalıdır.
-Yaz okullarında çocukların eğilimleri göz önünde tutularak, bu bilgi, ailelerle paylaşılarak çocuğun geleceği planlanmalı, doğru meslek seçiminde yardımcı olunmalıdır.
-Çocuklar için bu kurslarda, ahlaki programlar öncelenmeli ve ufuk açıcı geleceğe yönelik programlar oluşturulmalıdır.
-Kurslar, çocuklara hayatı, insanları, toplumu sevdirmeli, hem de olası tehlikeleri anlatmalıdırlar.
Öğrenciler, aldıkları bu bilgileri hocalarından uygulamalı olarak görmeli, gerçek hayatta uygulanabilirliğine ikna olmalı, iyi bir insan olabilmek için, öğrendiklerini yaşamlarında tatbik etmelidirler. Uygulanmayan bilgi, hem faydasızdır, hem de insana yüktür.
Ez cümle, çocuklarımıza verebileceğimiz en güzel eğitim, belki de hak üzere olmayı, hak ederek kazanmayı ve daima haksızlığın karşısında olmalarını, rol model olarak, uygulayarak öğretmek olacaktır. Dua ile