Bu gün Şubat ayı şehitlerinden, hasan el bennanın yaşadığı dönemde İslam adına verdiği mücadelesine değinmeye çalışacağım inşallah.
17 Ekim 1907 yılında Mısır’ın mahmudiye şehrinde doğdu. Dini ve ilmi açıdan köklü bir aileye mensuptu. Annesi takva bir hanımefendi, Babası hadis âlimiydi.Babasının hadis konusunda bizzat kendisinin yazdığı eserleri vardır.
İşte böyle ilmi bir yuvada büyüyen benna, ilim takva ve zühd atmosferinde etkin yetişmişti.
Daha küçük yaşlarda farklılığı ve zekâsı öne çıkıyordu. O küçük yaşına rağmen, gece namazlarına devam etmesi, pazartesi ve Perşembe oruçlarını devamlı tutması ve hafızlığını tamamlaması, hem ailesinin hem de kendisinin isteği ile devam etmişti.
Hasan el Benna (darul ulum) üniversiteyi bitirdikten sonra haliliyedeki bir okula tayin edilmişti.
Bu okulda eğitime devam ederken asıl görevinin nebevi metodun anlaşılması, yaşanmasıve İslam’a hizmet etmesi gerektiğinin farkına vararak adım atmasıydı. Beraber yola çıktıkları arkadaşları ile ev sohbetlerine başlayarak bu kutlu yola başladılar.
O zamanlar İngilizlerin baskısı altında olan Mısır’da bu tür çalışmaları yapmak çokta kolay değildi. Fakat imanları onları bu çalışmaya sevk etti. Zor olan her zaman daha değerliydi.
İngilizlerin mısır halkını köle olarak görmeleri ve zulüm altında çalıştırmaları, onu ve onun gibi düşünen Müslümanları rahatsız ediyordu. Buna bir çare düşünülmeliydi.
Çalışmalarına başkent Kahire’de devam eden Hasan el Benna gittiği yerlerde taraftar buluyordu. İnsanlar onu takip ediyordu. Her gittiği yerde şubeler açıyor ve düşüncesini o insanlarla paylaşıyordu.
Bu büyüme hem İngilizlerin hem de kral Faruk’un hiç hoşuna gitmiyordu. Gizli servis onu ve arkadaşlarını takip etmeye başladı.
Önce arkadaşları tutuklandı ve hapsedildiler. Hasan en Bennanın çevresi boşaltıldı. Savunması kalmayınca suikasta maruz kaldı ve kurşunlandı. Hastaneye götürüldü fakat doktorların tedavi etmesi engellenerek kan kaybından ölmesi sağlandı.
Hasan el Benna şehit olmuştu. Kral Faruk ve İngilizler hasan el Benna dan kurtulmuşlardı. Fakat o ve arkadaşları yeni bir oluşumla, insanlar üzerinde yeni bir ruh oluşturmuşlardı.
Hasan el benna, yaşadığı dönemin zorluğuna rağmen Müslümanların kurtuluşu için mücadeleden vazgeçmedi. Onun çalışmaları öylesine bereketlendi ki bugün hala ihvanı Müslim’inin üyeleri hasan el bennanın çalışmalarını devam ettiriyorlar. Yaşantısında iz bırakabilmek ne büyük bir erdemdir.
Üstad Fethi Yeken’in Hasan el Benna Hakkında, güzel bir yazısını sizinle paylaşmak istiyorum.
“Hasan elBenna yapılan tüm zulümlererağmenRasûlullah‘ın Uhud günü yaralıykenettiği şu duayıdevamlı olarak dilinden düşürmüyordu: "Allah’ım sen benim kavmimi hidayete erdir. Çünkü onlar bilmiyorlar."
Düşmanlarıdevamlı olarak ona karşı hile ve tuzakları sürdürürken o da düşmanlarınakarşı sürekli şefkat ve nasihate devam ediyordu. Benna'nın bu hali, onu her türlü kuvvetten, makamdan ve yardımcıdan yoksun bir halde tek başınakaranlıkta vurarak öldürdükleri zamana kadar devam etti.
Evet, onu öldürdüler. Onlar kuvvetli Benna ise zayıftı. Onlar hükümran Benna ise bir kenara itilmişti. Onlar silahlı, Benna ise eli boştu. Evet,Benna'yı öldürdüler, şimdi onlar katil ve mücrim, Benna ise mutlu ve saadet içinde.
Daha sonra onlar halkın merhametinden kovulurken, BennaAllah’ın rahmetiyle bağışlanıyordu. Onlar şimdi batı ülkelerinde dağılmış vaziyette. Benna ise istirahat’gahında dinleniyor. Allah O'na ve tüm mücahitlere bol bol rahmet etsin.” ( Amin.)
Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin.
Bilakis onlar diridirler, lâkin siz bilmezsiniz. Bakara 154.
Rabbim rahmet eylesin mekânı cennet olsun inşallah. Dua ile.