Referandum bitti ama kavgası devam ediyor. Gerilen ortamın yumuşaması beklenirken, belirli çevreler, kriz çıkarmaya devam ediyorlar.
Referandumu kazanamamış olsada, Seçimden iyi bir sonuç çıkaran muhalefet, seçim sonrasında kazandıklarını kaybetmeye başladı.
Bu sonucun bir kazanç olduğunu farkında olmaları ve bilmeleri gerekiyordu. Fakat son zamanlarda, her zaman ki tutumlarını gösterdiler ve seçim sonuçlarını kabul etmediler.
Seçimlerin iptal edilmesini istemesindeki mühürsüz oy bahanesi ise çok daha anlamsızdı. Sanki mühürsüz oyların hepsinin kahverengi (hayır) oyu olduğunu, yada, sadece hayır oylarının mühürlenlenmediği gibi, söylentiler çıkararak, oylarının çok daha fazla olduğunu söylemeye başladılar.
Halk kararını vermiştir. Bu karara saygı göstermek, halkın güvenini kazanmak öncelik olmalıdır. Halka güvenmeyen bir partinin başarılı olması beklenemez. Çünkü Halkın projelerden çok, güveneceği lidere oy verdiği bilinen bir gerçektir.
Muhalefet sanki seçim sonrası bir yerlerden aldığı bilgi ve güç ile rotasını değiştirdi ve anayasa mahkemesine, o olmazsa, avrupa insan hakları mahkemesine gitme kararı, hatta, sine-i millete gitme kararını bile konuşmaya başladı.
Hayır kararı verenler bile, muhalefetin bu kararını eleştirerek, artık normale dönülmesini istiyorlar. Tansiyon düşürülmeli ve ülkenin geleceği ile ilgili proğramlar yapılmalıdır.
Muhalefetteki partiler, referandum öncesi kullandıkları dili konuşmaya devam ederlerse bir sonraki seçimlerde daha başarılı olacaklardır.
Bu kadar yaygara çıkarılması boşunadır. Evet cephesi, referandumu kazanmıştır. Onsekiz madde geçmiştir. Resmi olarak YSK'nın kararı beklense de sonuçlar kesindir.
İktidarın ise beklentisi daha fazla idi. Kuvvetli bir destek bekliyorlardı. Fakat bu onsekiz maddenin, yeterince anlatılamadığı, seçmenin ikna edilemediği görüldü.
Bunun yanında Halkın iktidardan beklentilerinin çok yüksek olması, küskünlerin tepkisi, Bazı politikacıların itici konuşmaları (uslupları), evet'ci cephenin kendi içinde anlaşamaması, fireleri artırdı.
İstenilen sonuç alınamadığı için suçlu aranmaya başlandı. Bu sonucu kabullenemeyenlerin hedefinde ise, eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eski başbakan Ahmed Davutoğlu vardı. Suçları ise seçim öncesi oylarını belli etmemekti.
Bu tür söylemler, davranışlar kardeşlik hukukuna aykırıdır. Daha önce ve şimdi de aynı safta olan bu kişilere, bu tür ithamda bulunmanın kardeşliği zedelediği kesindir.
Birbirimize karşı daha saygılı olmamız, muhabbeti artıracaktır. Aramızdaki muhabbetin artması, dostlarımızı sevindireceği aşikardır. Yanlış yapıpta düşmanları sevindirmeyelim.
Gergin bir seçim ortamını daha geride bıraktık. Önemli olan referandumdan çıkarılması gereken sonuç, mesajların doğru algılanması ve görülen yanlışların tekrar edilmemesidir.
Halka yakın olan, onlara daha fazla güven veren, daha güzel projeleri olan bir sonraki seçimi kazanacaktır. Sabırlı ve tahammülü olan, ders alan, gelecekte başarılı olacaktır. Dua ile