Selem, var olmayan [mâdûm] bir malın satışı olduğundan, caiz olmaması gerekirken, ihtiyaç ve zarûret sebebiyle caiz görülmüştür.

Bunda her iki tarafın da kârı vardır; müşteri biraz daha ucuza mal alır, satıcı da peşin para ile ihtiyacını giderir.

 Meselâ bir sanayici nakit sıkıntısına düşerse, belirli bir süre sonra teslim edilmek şartıyla, üreteceği -vasıfları belli olan malları satar; alacağı para ile üretimini yapar.

 Böylece sanayicinin tezgâhı çalışır, üretim devam eder, alıcı da normal zamana nisbetle biraz daha ucuz mal almış olur.

Bu imkân üreticiyi, tefecilerin eline düşmekten de korur. Çünkü üretimin devamı için paraya kaçınılmaz bir ihtiyaç vardır.

Fiyatlarda aşırı bir düşüklük olursa böyle alış-verişler caiz değildir. Selemin sahîh olması için şu şartların bulunması gerekir:

a.Malın vasıflarının belli olması cinsi, nev'i, niteliğinin önceden belirlenmesi.

b.Miktarının belirlenmiş olması. Kaç kilo, kaç metre, kaç ölçek vs. olacağının bilinmesi.

c.Vadenin belirlenmesi. Selem yoluyla satılan malın ne zaman teslim edileceği belirtilmelidir. Belirtilen vakitte malın teslim imkânı olmayacaksa veya olmazsa selem bâtıl olur. Meselâ: Nisan ayında buğday teslimi imkânsızdır. Nisan ayında buğday teslim etmek üzere bir çiftçinin önceden selem tarzında satış yapması caiz değildir.

d.Mal karşılığında alınan paranın miktarını belirlemek ve parayı peşinen almak. Fiyatta aşırı derecede ucuzluk olmamalıdır.

5.Veresiye satışlar : Satılan malın bedeli peşin alınabileceği gibi, belirli bir süre sonra da alınabilir. Bu tür alış-verişlerde malın karşılığının [bedel] para gibi başka bir cinsten olması gerekir. Aynı cins malların (meselâ altınla altının...) veresiye satışı caiz değildir.