‘‘Anjiyografi kelime anlamı olarak damarların görüntülenmesi demektir. Normal anjiyo iki boyutlu görüntülemedir ancak damarlarımız üç boyutludur. Son yıllarda anjiyo cihazları gelişen teknolojiyle üç boyutlu görüntüleme imkânı ile multidisipliner bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu doğrultuda, Anjiyo ile damarda bir darlık bir tıkanıklık olup olmadığı hakkında net olarak bilgi edinilebilmektedir.  Bu biçimde, hem teşhis ve hem tedavide izlenilecek yöntem belirlenmektedir. Anjiyo yönteminin uygulanması için hastalığı işaret eden en önemli belirti ise göğüs ağrısıdır. Bu durumda iki farklı yaklaşımla koroner anjiyografi yapılmasını önermekteyiz. Uzman hekim gözetiminde muayene edilen hastada kalp krizi riski gibi bir faktör tespit edildiğinde bazı testlere gerek duymadan doğrudan anjiyografi yapılabilmektedir. Akut kalp krizi sırasında da direkt olarak anjiyografi uygulanmaktadır. Burada hedeflenen ise, kalp damarlarının görüntülenmesinin ötesinde tıkalı damarı zamanında tespit ederek kalp krizini durdurmaya yönelik damarların açılması (stentleme) işleminin gerçekleştirilmesidir. Balon anjiyo plasti ve stentleme işlemi de anjiyografi ile birlikte gerçekleştirilerek kalp krizi başladıktan sonra ilk iki saat içinde durdurabilmektir. Bu şekilde hem ölüm riski en aza indirgendiği gibi, hasta uzun dönemde geçirmiş olduğu kalp krizinin etkilerinden kurtarılmış olmaktadır. Hastanın şikayetlerini dikkate alarak durumun daha az ciddi olduğu düşünüldüğünde ikinci yönteme başvurulmaktadır. Hasta belli bir eforla göğüs ağrısından muzdarip ise bu durumda kalp damarlarında bir problem olduğundan şüphelenilmektedir. Burada durum çok acil olmadığı için koroner anjiyografi kararı efor testi sintigrafi (talyum testi olarak da bilinir) gibi bazı ön testlerle yorumlanmaktadır. Bunlar temel anjiyografi yapılmasına gerek olup olmadığını ortaya çıkaran testlerdir. Bu testlerde kalpte kanlanma yetersizliğine ait bulgular varsa bu hastalara anjiyografi tavsiye edilmektedir’’ dedi.

Medical Point Gaziantep Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aksoy, kasıktan yapılan yöntemde işlem sonrasında 5 ile 6 saat yatakta istirahat etmenin kanama kontrolü açısından hayati öneme sahip bir durum olduğunu belirtti. Bununla birlikte bilekten yapılan anjiyonun (radial anjiyo) avantajı anjiyografi sonrası hastanın daha kısa sürede (2 saat) evine taburcu edilebildiğini sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Mehmet Aksoy sözlerine şöyle devam etti: ‘’Anjiyografi işinde uzman bir doktor tarafından profesyonel bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Birçok merkezde modern teknolojiyle ve deneyimli kardiyologlar bu işlemi başarıyla yaptığı için deneyimsizliğe bağlı risk durumu geçmişte kalmıştır. Bazı hastalar komplikasyon denilen istenmeyen durumların ortaya çıkması açısından daha riskli grupların başında yer almaktadır. Bilhassa 75 yaşın üzerinde damar kireçlenmesi yoğun olduğu için başlangıç kısmından kalbe kadar ulaşan damar yollarında kireçlenme de risk faktörüne neden olmaktadır. İkinci riskli grup vücut kitlesi düşük zayıf ve kısa boylu kadınlardır. Bunun dışında obezite ve şeker hastaları risk grubunda bulunabilmektedir. Yapılan işlemin gereği ne kadar acilse (akut kalp krizi gibi) riski de o kadar yüksektir. Acil girişimlerde tıkalı damar açılması hayat kurtarıcı olduğundan daha riskli olmasına rağmen sağ kalım oranını artıran bir faktör olarak anjiyografi yapılır. Bu işlemler büyük merkezlerde deneyimli doktorlar tarafından yapılmaktadır. Biz de Medical Point Gaziantep olarak üç boyutlu görüntülemeyi bölgemize sunuyoruz. Bu bize hem teşhisin daha doğru bir şekilde yapılmasında hem de sorunlu bölgeye anında müdahale imkanı sağlayarak en etkin tedaviyi gerçekleştirme olanağı sağlamaktadır. Kalbimizi korumak için ise, Sigarayı bırakmak oldukça önemlidir. Kolesterol seviyesinin risk düzeyinin altında olmasına dikkat edilmelidir. Haftanın en az dört günü egzersiz yapılmalıdır. Fazla kilolardan kurtulmak ise, yaşam kalitesini artıran bir faktördür. Dengeli ve sağlıklı beslenmek oldukça etkilidir. (Günde 5 ile6 öğün beslenmek, kırmızı et ve kızartmalardan uzak durmak, sebze-meyve tercih etmek, balık tüketimine önem vermek) gerekmektedir. Bunların dışında aileden gelen genetik faktörler, yaş ve kalp krizi riski ise, ne yazık ki değiştirilemeyecek faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Şeker hastalığı olanlar hiçbir şikayetleri olmasa dahi kalp damar hastası olarak kabul edilmektedir. Her şeker hastası kalp krizi geçirmiş bir kişi gibi, kalp hastalığına bağlı ölüm riski taşımaktadır.’’ dedi.

Editör: Mehmet FENER