13. Anadolu buluşmaları sempozyumunun yapıldığı Afyon Sandıklı programı sona erdi.

Bu programa katılım sağlayan sunumcular, İslam dünyası Birliktelik Modeli ve Gelecek perspektifi başlıklı sunumlarını 1000’i aşkın dinleyicilere özenle anlattılar.

Tunus’tan katılan Tunus Nahda Hareketinin lideri olan Raşid el Gannuşinin sunumu, katılımcılar tarafından beğeni ile izlendi.  Raşid el Gannuşininsunumundan bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tunus'ta özgürlük devriminin gerçekleştirildiğini ve bu devrimin devam ettiğini dile getiren Gannuşi, hiçbir zaman ümitsiz olunmaması ve başarı için sabırlı olunması gerektiğini söyledi.

"Tunus'ta insanlık değerleriyle İslami değerler iç içe geçerek bu devrimi hayata geçirdi. Barışçıl devrimleri patlatmakla kaynaklık etmekle kalmadı, aynı zamanda devrimi şu ana kadar korumayı da başardı. Tabii ki entrikalar çevirenler var. Bu devrimi bitirmek isteyenler var. Buna rağmen bu devrim, Müslümanların ümitlerini, planlarını ve ayağa kalkma hayallerini temsil ediyor. Bu gençlerin devrimidir ve bozguncu diktatör düzeninin devrilmesidir.

İslami değerlere uygun bir şekilde demokratik bir düzen kuruldu."

- "İlk defa İslam, dünya coğrafyasını kapsamaktadır"

Gannuşi, dünyada 51 İslam ülkesi olmasına rağmen Müslümanların üçte birinin azınlık olarak yaşadığını vurguladı.

İslam dünyasının yayılmışlığını modern bir olgu olarak nitelendiren Gannuşi, şunları kaydetti:

"İlk defa İslam, dünya coğrafyasını kapsamaktadır. Dünyada büyük bir kent bulamazsınız içesinde İslami bir hayat olmasın. Zira İslam, doğası gereği evrensel ve küresel bir dindir ancak küreselliği, tarihte gerçekleşmemiştir. İslam tarihte, dünya sathına yayılamamıştır. Bunda engeller, baskılar, diktatör rejimler ve kiliselerin baskı ve yönetimleri etkilidir. Fakat İslam dünyasında çoğulculuk vardır. İslam dünyasında herhangi bir şehirde Yahudiler, Hristiyanlar ve dindar olmayanlar vardı. Çoğulcuyduk. Bugün içerisinde bulunduğumuz durum da Bağdat gibidir. Yani tarihi İslam şehirlerinde bütün dinler vardır. İslam, bu çoğulculuğu korumuştur. Çünkü İslam doğduğu günden beri özgür bir dindir."

- "Medine’yi, İslam Medine yapmıştır"

İslam dininin, baskıcı ve vesayetçi olmadığının altını çizen Gannuşi, şöyle devam etti:

"İslam, bir toplum, medeniyet ve kültürdür. İslam, devlettir de diyebiliriz. Yani Müslüman Arapların bir devleti yoktur. Medine'yi, İslam Medine yapmıştır. Orası bir kent devletiydi. Medine, Hicaz'da kurulan ilk devletti. Medine, çok kültürlüydü. Orada Yahudiler de Müslümanlar da vardı. Hatta Medine dışından gelenler vardı. Yani ilk kurulan bir devletti ve çoğulcu bir toplumdu. Dolayısıyla İslam, başlı başına bir din değil bir devlettir."

Tunus’tan gelerek bu programa katılan, hasta olmasına rağmen bir umut olmak için zor da olsa sunumunu gerçekleştiren Sayın Gannuşi, ihlasıyla, duruşuyla saygı değerbir lider olduğunu, bir kez daha kanıtladı.

Müslümanların siyasi, ekonomik ve işbirliği her açıdan önemlidir. Bizler kardeşlik hukukunu geliştirebilmek için çaba harcamamız gerekiyor.

Bu sempozyumun amacı bu konular üzerine neler yapılacağı idi. Dinleyiciler tarafından bu beş günlük programın çok verimli geçtiğini, Farklı cemaatlerden katılımcıların bulunması ise ülke içerisinde bu birlikteliğin oluşması açısından önemliydi.

Rabbimden birlik ve beraberliğimizi sağlam temeller üzerine sağlamlaştırmasını diliyor, emeği geçenlere, hocalarıma ve katılımcılara teşekkür ediyorum.