Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sezaryen oranının yüzde 10-15 düzeylerinde olmasını ‘kabul edilebilir’ bulurken Türkiye’de sezaryen oranlarının yüksekliği dikkat çekiyor. Bu artışın önüne geçilmesi amacıyla birçok çalışma yapılıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından hayata geçirilen ‘Normal Doğum Eylem Planı’ ile tıbben gerekli olmayan sezaryen oranlarının azaltılması ve anne ile bebek sağlığı açısından etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış normal doğumun özendirilmesi amaçlanıyor.

“Normal doğum, kadın vücudunun adapte olduğu fizyolojik doğum şeklidir”

Konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Esra Esim Büyükbayrak, anne adaylarının çevrelerinden duydukları normal doğum hikayelerinden dolayı kaygılandıklarını belirtti. Anne adaylarına önemli tavsiyelerde bulunan Büyükbayrak, “Normal doğum, bebeğin vajinal yolla doğurtulması işlemidir. İnsanlık tarihi boyunca vardır. Kadın vücudunun adapte olduğu fizyolojik doğum şeklidir. Pek çok avantajı vardır. En büyük ve en önemli avantajı, anne-bebek temasının bir an önce sağlanması ve annenin bebeğini emzirebilmeye bir an önce başlayabilmesidir. Bunun dışında, hastanede yatışın daha kısa olması, daha erken taburculuk ve günlük hayatına daha erken başlayabilmesi de bir avantajdır. Tıbbi olarak da, normal doğumda daha az kanamanın, daha az enfeksiyonun, daha az komplikasyonun beklenmesi de önemli avantajlarıdır” dedi. Bebeğin doğum kanalından geçmesini engelleyebilecek durumlarda normal doğumun riskli olabileceğini kaydeden Büyükbayrak, “Bunlar bebekle veya anneyle ilgili olabilir, doğum kanalıyla ilgili olabilir veya gebeliğin kendisiyle ilgili olabilir. Özetle, vajinal yolla bebeğin doğumuna elverişsiz olan durumlarda normal doğum yapılamaz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: İHA