Stres ve unutkanlık her daim iç içe olan faktörler olarak göze çarpar. Unutkanlık stresi tetiklerken aynı zamanda stres de unutkanlığı tetikler.
STRES FAKTÖRLERİ
Kötü yemek seçimleri yapmanıza ve daha fazla kilo almanıza neden olur. Kilolarınızın bir sebebi de yaşadığınız strestir. Stresli olduğunuzda, sağlıksız yiyecek seçimleri yapma olasılığınız daha yüksektir. Stres hormonu kortizol beynin serotonin ve dopamin seviyesini düşürür. Abur cuburlara, daha şekerli ve yağlı yiyeceklere karşı duyulan arzu artar. Bu yiyecekleri yediğinizde, kandaki insülin seviyeleri artarak beyinde serotonin salgılanır. Aniden daha iyi hissedersiniz ve bu yolla ruh halinizi iyileştirmeye çalışırsınız. Ancak bu serotonin mutluluğu, çok uzun sürmez ve kısa süre sonra genellikle tekrar yorgun ve daha aç hissedersiniz. Öte yandan, stres altındaki beyinde, sempatik sinir sistemi yönetimi ele alır. Bu şu anlama gelir: Normal olmayan olağanüstü bir tehdit altındasınız; önceliğiniz koşmak, kaslarınızın çalışması, hızlı düşünmek, hızlı nefes almak ve açlık sorununuz olabileceğinden hayatta kalabilmek için mümkün olduğunca etraftaki tüm yağlı ve şekerli yiyecekleri tüketmek ve bunları yakmak yerine yağ olarak depolamak. İşte tam da bu sebepten, eğer kronik stres altındaysanız ve sempatik sinir sisteminiz uyanıksa, bir dilim ekmekten normalde alacağınız kalorinin çok daha fazlasını alırsınız. Ayrıca stres altında daha fazla açlık hormonu leptin ve daha az tokluk hormonu ghrelin üretilir. Dolayısıyla tartının artan ibresine dur demek istiyorsanız, önce rahatlamaya ve stres seviyelerinizi azaltmaya çalışın.
Bir türlü fiziksel egzersiz yapmaya başlayamamanızın sebebi motivasyon eksikliği ise, bunun nedeni stresinizdir. Stres enerji seviyenizi düşürür ve sizi hareketsizliğe yöneltir. Oysa, stresli anınızda kendinizi spor yapmaya zorlarsanız, spor ile stres ve kaygı seviyeleriniz azalır ve bir dahakine spor yapmak için kendinizi daha motive hissedersiniz.
Uyku düzeninizi bozabilir. Stres ve uyku arasında karmaşık bir ilişki var. Stres, uyku bozukluğuna neden olur ve uyku bozukluğu da stresi daha çok tetikler. Ayrıca uyku problemleri pek çok rahatsızlıkla yakından ilişkilidir. Uyku bozukluğu olanlarda bağışıklık sistemi zayıflar; şeker hastalığı, tansiyon hastalığı, depresyon, anksiyete, kronik yorgunluk, kilo alımı için risk artar.
Bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir. Kronik stres, sempatik sinir sistemini uyandırdığından, vücudun daha çok heyecanlı olmasına ve daha çok iltihap üretmesine, ayrıca bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olur. İyileşme sürecine yardımcı olan sitokinlerin salınmasını yavaşlatır. Kronik stresli kişilerde soğuk algınlığı, grip, zona, fibromiyalji gibi hastalıklar daha sık görülür.
Sindirim problemlerine neden olabilir. Bağırsaklarımız ikinci beynimizdir. Heyecanlandığınızda, karnınızda uçuşan o kelebeklerin nedeni de budur. Sinir hücreleri arasında sinyal gönderen “mutluluk kimyasalı” serotoninin çoğu bağırsağınızdadır ve duygusal olarak kötü dönemlerde sinir sinyali ve serotonin tepkiniz bozulur; bulantı, hazımsızlık, reflü, ishal, kabızlık, gaz ve şişkinlik gibi rahatsızlıklar yaşarsınız.
Kalp krizi veya felç riskini artırabilir. İnsanlar yoğun stres altında olduklarında kalp krizi veya felç geçirebilirler. Stres kortizol ve adrenalin salgılamasını uyarır. Kalp atış hızınız ve kan basıncınız artabilir. Devam eden stres ile kalbin kanı vücuda pompalamak ve dolaştırmak için, artan kan basıncına karşı koymak için daha fazla çalışması gerekir. Kan basıncındaki dalgalanmalar ve yükselmelerle, kalp krizi veya felç geçirme riskiniz artar.
Kronik stres depresyon, anksiyete, demans ve Alzheimer hastalığı ile ilişkilidir. Strese bağlı tetiklenen beyindeki iltihaplanma, nörolojik ve psikiyatrik bozuklukların önemli bir kaynağıdır. Kronik yüksek kortizol seviyeleri, sinir yapıda değişiklikler yapar ve yeni sinir bağlantıları kurma yeteneğini zayıflatır. Stres vücudun Alzheimer hastalığının nedeni olan beyinde amiloid-beta proteinini temizleme yeteneğini bozar. Stres, serotonin ve dopamin gibi ruh halini etkileyen önemli maddeleri etkileyerek depresyon ve ankyiete gelişme riskini %80 artırır.