Gaziantep Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, düzenlediği basın açıklamasıyla sert açıklamalarda bulundu.
Gaziantep’teki 36 bin tacir, tüccar ve üreticinin temsilcisi olan Gaziantep Ticaret Odası Meclis ve Meslek Komite Üyelerinin katılımı ile gerçekleşen basın açıklamasında konuşan Gaziantep Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, sert açıklamalarda bulundu.
İşte Tuncay Yıldırım’ın çok tartışılacak o açıklaması;
“Şu an Gaziantep ticari hayatının temsilcileri olarak karşınızdayız. Bugün bu salonda bulunan iş insanları: Gaziantep'teki 46 meslek grubunda faaliyet gösteren 36 bin tacir, tüccar ve üretici tarafından seçilmiş meslek komite ve meclis üyeleridir. 36 bin GTO üyesi bizleri mesleklerinin temsilcisi olarak seçti. Biz de onların yereldeki, ulusaldaki, yeri geldi inde uluslararası arenadaki gözü kulağı en önemlisi de dili oluyoruz. Elbette ilk görevimiz yereldeki ticari faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde yürümesini sağlamak. Bugün bu toplantıyı yapıyor olmamızın sebebi de budur. Şehrimizde son günlerde yoğun şekilde tartışılan pahalılık, fahiş fiyatlar ve barınma sorunlarının Gaziantep ticari yaşamına dolayısıyla da sosyal yaşamına olan etkilerini değerlendirmek.
SORUNLARIN TETİKLEYİCİLERİNDEN BİRİ SURİYELİLERDİR
Elbette tüm bu bahsettiğimiz sorunların tetikleyicilerinden biri hiç şüphesiz 13 yıldır şehrimizde yaşayan Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerdir. Kayıtdışı ticari faaliyetlerinin yarattığı haksız rekabet, kimi sektörlerde elde ettikleri üstünlükler, işletmelerimizin iç ve dış pazar kayıpları, kiralar başta olmak üzere genel fiyat seviyesine ve sosyo-kültürel yapımıza olan olumsuz etkileri ne yazık ki her geçen gün artan bir oranda hissediyoruz. Bugün Gaziantep'te faaliyet gösteren kayıtlı Suriyeli işletme sayısı: Odamız, Sanayi Odası ve Esnaf Odaları dâhil toplam 6 bin 300. Kayıtlı Suriyeli istihdam sayısı ise 12 bin. Bu sayılar bile şehrimizdeki Suriyeli nüfusu düşününce kayıt dışılığın boyutunu gözler önüne sermeye yeter. Bu durumun Türk işletmeler açısından yarattığı haksız rekabeti hepiniz tahmin edebilirsiniz.
GTO OLARAK BU SORUNLARI 10 YIL ÖNCE ÖNGÖRMÜŞ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SUNMUŞTUK
Gaziantep Ticaret Odası olarak bu sorunları 10 yıl önce öngörmüş ve çözüm önerileri de sunmuştuk. İlk göç dalgasının ardından meclisimiz 04 Aralık 2013 tarihinde özel “Suriye Gündemi” ile toplanmış, bir komite oluşturmuş ve bu komite, 12 sivil toplum kuruluşu ve 3 üniversitenin de katılımıyla bir ORTAK AKIL RAPORU hazırlamıştır. 2014 Şubatta “İÇİMİZDEKİ SURİYE" başlıklı bu ortak akıl raporu hem kamuoyuyla hem de yetkililerle paylaşılmıştı. 18 ay sonra Ağustos 2O15’te gelinen noktanın tespiti için güncellenerek bir kez daha ilgililerle paylaşıldı. Dört yıl sonra. 2O19’da Meclisimiz 4 yılın ardından mevcut durumu tespit etmek ve gelecek projeksiyonu oluşturabilmek adına yeni bir çalışma grubu daha oluşturdu ve çalışma grubu “Peki Ya Bundan Sonra?" başlıklı bir rapor daha hazırladı ve paylaştı. Gaziantep Ticaret Odası olarak bugüne kadar ekonomi - eğitim- sağlık- demografik yapı ve güvenlik başta olmak üzere konuyu her yönüyle değerlendirdiğimiz 6 rapor ve sayısız bilgi notu hazırladık. Bunları başta kanun koyucular ve karar vericiler olmak üzere tüm ilgililerle, kamuoyuyla ve basın ile defalarca paylaştık, takipçisi olduk, olmaya devam ediyoruz. Raporlar, notlar hazırlamanın ötesinde yaptığımız Oda çalışmalarıyla da ekonomik entegrasyonun en sağlıklı şekilde olmasını desteklemeye çalışıyoruz.
BELEDİYELERİN YEME İÇME MEKÂNLARI AÇMASI CİDDİ SORUNLARA YOL AÇABİLİR
Göç, pandemi, savaşlar derken reel sektörün 6 Şubat depremlerinin ekosisteme verdiği zararlarla da uğraştığını unutmayalım. Tedarik zincirimiz bozuldu. Bölgede iş gücü piyasası zarar gördü. Çevre illerden göç aldık. Şehrin konut ihtiyacı daha da büyüdü. Bu süreçte İslahiye ve Nurdağı ilçeleri dışında Gaziantep reel sektörü devlet desteği de alamadı. Tüm bunların üzerine yüksek enflasyonla ve mevcut ekonomik olumsuzluklar eklendi. Enflasyonist baskının herkesi derinden etkilediğini biliyoruz. Tüm vatandaşlarımızın alım gücü düştü, ülkede gelir dağılımı bozuldu. İşletmelerimizin ise girdi maliyetleri oldukça yükseldi. Enflasyon ile mücadele için uygulanan sıkı para politikası da girdi maliyetleri yönetmemiz için ihtiyaç duyduğumuz finansman maliyeti artırırken erişimini ise neredeyse yok etti. Mevcut durum karşısında: Hayat pahalılığı ile mücadele eden, atım gücü düşen vatandaşa destek olabilmek amacıyla yerel yönetimler iyi niyetli girişimlerde bulunmaya başladı. Sadece Gaziantep'te değil ya da sadece iktidar ya da muhalefet değil görüyoruz ki birçok şehirde yerel yönetimler halk için bir takım aksiyonlar alıyor. Üzülerek ifade ediyoruz ki: yeme içme mekânları açmak, bayramlık kurban ve tatlı satışı yapmak gibi örnekleri bulunan bu iyi niyetli hamleler kısa vadede vatandaş lehine bir uygulama gibi gözükse de uzun vadede ciddi sorunlara yol açabilir."