ÖĞRETMENLİK BOZKIRI YEŞERTMEK GİBİ
Emekli öğretmen Abdullah Dağlı, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğrencilik, öğretmenlik anılarını anlattı.  Öğretmenlik mesleğinin kutsal bir meslek olduğunu ifade eden Emekli Sınıf Öğretmeni Abdullah Dağlı, "Öğretmenlik, bir hamura şekil vermek, bir ağacı yetiştirmek, bozkırı yeşertmek gibi. Emekli oldum ama emekli olduğumu kabul etmiyorum. Öğretmenlik bir meslek değil, bir yaşam. Bende ölene kadar öğretmen olarak kalmak istiyorum." dedi. 


EĞİTİME ADANMIŞ BİR ÖMÜR 
34 yıl öğretmenlik yapan Dağlı, "34 yıl boyunca hizmet ettim. Adıyaman ağırlıklı olarak Gaziantep ve ilçelerinde çalıştım. Öğrencilerim ile hala görüşürüm, ilk görev yerimdeki köylüler ile hala görüşürüm." dedi. 
Öğretmenlerin bir anne-baba gibi olduğunu vurgulayan Dağlı, "Bir öğrencinin başarısını gerçekten temenni eden sadece iki insan vardır hayatında. Bir anne, babası, iki öğretmeni. Onların başarılarıyla iftihar etmek çok güzel bir duygu." ifadelerini kullandı. 


ÜCRETLİ ÖĞRETMEN KAVRAMINI TASVİP ETMİYORUM
Atanamadığı için "Ücretli Öğretmen" sıfatıyla çalışmak zorunda kalan öğretmenler için ise üzüldüğünü ifade eden Dağlı, "Maalesef fakülteden öğretmen olarak mezun olan öğretmenlerimiz, atanamadığı için okullarda kadrosuz olarak asgari ücretten az bir maaş karşılığında çalışıyorlar. Ben bu kavramı asla tasvip etmiyorum. Aslında bunun en büyük sebebi ihtiyaçtan fazla öğretmen yetiştirmek. Biliyorsunuz ki her ilimizde üniversiteler ve öğrenci çekebilmek için eğitim fakülteleri açılıyor. Ancak bunun önüne geçilip, ihtiyaç kadar, donanımlı ve etkin öğretmenler yetiştirilirse çok daha iyi olur." ifadelerini kullandı. 


TATLI ANILAR HER ZAMAN HATIRLANIR
Bir anısını anlatan Dağlı,  "Üniversite yıllarımda bir okulda staj görürken bir sınıfa gittim. Sınıfta anaokulu ve birinci sınıf düzeyinde çocuklar vardı. 25-30 kadar öğrenciydi. Bir anda ayaklandılar ve ellerinde, getirdikleri portakallar ile sıra olmaya başladılar. Neden sıraya girdiklerini sordum, "Portakalımızı soyacaksınız." dediler. Önce biraz şaşırdım, sonra oturdum dersin geri kalanında bütün öğrencilerin portakalını soydum. Öğretmenlik böyle birşey. Eğer portakal soymayacaklarsa, öğrencilere tahammül edemeyeceklerse, onları sevmeyeceklerse hatta burnunu bile silmeyeceklerse öğretmen olmasınlar." diye konuştu.

MEHMET FENER

Editör: Aylin Cıkcık