6 Şubat depreminin ardından birçok bina ağır hasar almış ve valilikler tarafından yıkım çalışmaları başlatılmıştı. Yıkım çalışmaları başlatılan binalar birçok kişiyi toz yayılması sebebiyle rahatsız ediyor.

Özellikle kent merkezinde yıkılacak olan binalardaki sulama işleminin yetersiz kalması sonucunda bölgede büyük bir toz bulutu oluşuyor ve bu toz bulutu ise insanların sağlığını son derece olumsuz etkiliyor.

Birçok uzman bu konuda uyarılarda bulunurken, bina yıkımlarından çıkan tozlardan kaynaklı olarak yeni yüzyılda birçok insanın bundan etkilenerek sağlık sorunları ile karşılaşabileceğini dile getirdi.

Konuya dair önemli açıklamalarda bulunan Türk Tabipler Birliği Halk Sağlığı Kolu, ortaya çıkan asbest ve sağlık sonuçlarını açıkladı. Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu (TTB - HSK), konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yaptı.

ASBESTİN SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Asbestin sağlık üzerindeki etkileriyle ilgili bilgi veren TTB HSK, “Yıkılan binalardan açığa çıkan kirleticiler son yıllarda inşaat/yıkıntı atıkları halk sağlığı açısından giderek artan oranda endişe yaratmaktadır. Bu atıklar içerikleriyle ve ortaya çıkış süreci sonrasında oluşan reaksiyonlarla çeşitli riskler oluşturabilirler ve bazıları tehlikeli atık olarak ele alınması gereken bileşenler içermektedir. Bunlar arasında asbest, kurşun içeren boyalar, sızdırmazlık amacıyla kullanılan malzemelerden ve lamba balastlarından kaynaklanan çok klorlu bifeniller (PCB), lambalar ve floresanlarda bulunan cıva, cıva içeren çeşitli ekipmanlar (termostatlar vb gibi), pillerden ya da bataryalardan kaynaklanan kurşun, cıva, kadmiyum, gümüş, çeşitli elektronik atıklar, tehlikeli kimyasallar vb sayılmaktadır. Binaların yıkım süreçlerinde asbest en önemli mesleksel ve çevresel risklerden birini oluşturmaktadır. Bazı ülkeler bu yıkım süreçlerinde, asbest izlem ve kontrolü ile ilgili programlar oluşturarak tehlikeyi kontrol altına almaktadır. Asbest Nerelerde Bulunur? Asbest, bazı bölgelerde toprağın doğal yapısında bulunmakta ayrıca izolasyon ve alevlenmeyi geciktirici olarak birçok sektörde kullanılmaktadır. Bu sektörler arasında inşaat sektörü (çatı kaplamaları, tavan ve yer döşemeleri, kâğıt ürünleri ve asbestli çimento ürünleri), otomobil sektörü (debriyajı, fren ve şanzıman parçaları), ısıya dayanıklı malzeme üretimi, ısıya dayanıklı kumaş, ambalaj, conta ve kaplama üretimi yer almaktadır. Ayrıca bazı boya türlerinde, su borularının izolasyonunda kullanılan malzemelerde, kaplamalarda da asbest bulunabilmektedir. Asbest liflerinin havaya salınması asbest içeren ürünlerin kullanımı, asbest içeren malzemelerin bulunduğu binaların bakım, yıkım, yenilenme ve tadilatları sırasında asbest içeren malzemenin bozulmasıyla oluşmaktadır. Bu nedenle bu tip asbestli malzemelerin bulunduğu binaların, yıkım, bakım, onarım ve yenilenme çalışmalarında çok özel önlemlerin alınması ve bu önlemlerin ciddi bir şekilde denetlenmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

“ASBEST KESİN KANSEROJEN OLARAK TANIMLANMIŞTIR”

Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu açıklamasını şu şekilde noktaladı:

“Asbestin Sağlık Üzerine Etkileri Asbest lifleri, çeşitli nedenlerle havaya salınan bu liflerin solunmasıyla vücuda girerler. Bu lifler vücuda girdikten uzun yıllar sonra sağlık sorunlarına yol açabilmektedirler. Asbest, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) listesinde “kesin kanserojen” olarak tanımlanmıştır.

Asbestin neden olduğu sağlık sorunları esas olarak üç başlıkta sıralanabilir:

Akciğer kanseri

Akciğer zarı kanseri (Mezotelyoma)

Kanser dışı ağır ve ilerleyici akciğer hastalığı (Asbestosis)

Asbest lifleri iki genel gruba ayrılır ve bu iki grupta altı lif türü vardır. Bu liflerden bazıları diğerlerine göre sağlık etkileri açısından daha tehlikelidir. Asbestten Korunma Asbeste bağlı sağlık etkilerinden korunmada en önemli konu maruz kalımın engellenmesidir. Bu amaçla gerek mesleksel maruz kalımlarda gerekse de çevresel maruz kalımlarda gerekli önlemler dikkatle alınmalı ve uygulanmalıdır. Yıllar içerisinde asbestin korkutucu sağlık etkilerinin ve özellikle kanserojen özelliğinin ortaya çıkması kullanımını sınırlandırmış ve yasaklanmasına neden olmuştur. Asbestli binaların yıkımı sırasında, yakında yerleşim yeri, okul, işyeri olması ile toplum genelinde maruziyet artmaktadır. Bu nedenle, asbestten korunmanın bileşenlerinden biri de yıkım ile ilgili çevresel risk değerlendirmesi yapılmasıdır. Ne Olmalı? Türkiye’de mevcut Kentsel Dönüşüm Projeleri kapsamında 7 milyon binanın elden geçirileceği tahmin edilmektedir. Türkiye’de bazı asbest türlerinin kullanımı 2010 yılında yasaklanmış olduğu için yıkılacak binaların çok büyük çoğunluğunda asbest bulunma riski vardır. Asbestli çalışmalara ilişkin yönetmelik bulunmasına karşın yıkımı yapılan binaların büyük çoğunluğunda bu önlemlere uyulmamaktadır. Binaların gerekli önlemler alınmadan yıkılması durumunda hem yıkımda çalışan işçiler, hem de çevrede yaşayanlar yoğun asbest maruziyetine uğrayacaklardır. 2010 yılına kadar yapılan inşaatlarda asbest varlığı düşünüldüğünde, bu yapıların yıkımıyla ortaya çıkacak asbest maruziyetinin gelecek 20 yılın en büyük halk sağlığı sorunu olması kaçınılmazdır. 2000 ile 2010 yılları arasında en az 1 milyon ton asbest kullanıldığı tahmin edilmektedir. Asbest konusuyla gündeme gelen bina yıkımları sırasında sadece asbest değil havaya yayılan tüm kirleticilerin kontrol altına alınması, hem çevrede yaşayan halkın hem de yıkımı yapan işçilerin sağlığının korunması için gereklidir.”

MEHMET FENER

Editör: Mehmet FENER