70 yıl önce bugün, 10 Kasım 1953 sabahı Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı, inşaatı henüz yeni tamamlanmış Anıtkabir’le buluştu.
O günden beri, Anıtkabir, Türkiye Cumhuriyeti ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e saygı ve minnettarlık ifadesi olarak yerli ve yabancı siyasiler ve vatandaşlar tarafından her daim ziyaret ediliyor.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramının 100. yıldönümünde, Anıtkabir'i 1 milyon 182 bin 425 kişi ziyaret ederek rekor kırmıştı.
Anıtkabir mimari özellikleriyle ne gibi mesajlar taşıyor? Bu yapı nasıl Türkiye Cumhuriyeti’nin ve başkenti Ankara’nın en kıymetli sembol mekanı haline geldi?
Anıtkabir’in mimari müellif vekili, “Mimari Anılarıyla Anıtkabir” kitabının yazarı ve yapının mimarlarından Orhan Arda’nın oğlu yüksek mimar Ömer Arda, Anıtkabir’i Atatürk inkılaplarını gelecek nesillere taşımak amacıyla tasarlanmış bir yapı olarak tanımlıyor.
Anıtsal yönü ağır basan, simetriğe önem veren, taş ve mermer gibi kunt malzemeler kullanılan binaların tasarlandığı 2. Ulusal Mimarlık akımının (1939-1950) Türkiye’deki en önemli eseri olduğunu söylüyor.
“Mimari Anılarıyla Anıtkabir” kitabının editörü, yüksek mimar restoratör Seda Özen Bilgili, Anıtkabir, yalın modern yapısının yanında aslında Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk motiflerinden, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden öğeler taşıdığını vurguluyor. Yapılara bezeli kilim ve halı desenlerinin, çiniler, kuş evleri, gülbezekler gibi detayların Anıtkabir’i “bizden ve ölümsüz” kıldığını belirtiyor.
Anıtkabir’in konumu, proje tasarımı, inşaatında kullanılacak malzemeler nasıl seçildi? Mimarisi hangi değerleri temsil ediyor? Anıtkabir, geçmiş, Cumhuriyet ve gelecek ile nasıl bir bağ kuruyor?
Atatürk vasiyetinde nereye gömüleceğine dair bir istek belirtmemişti.
Aralık 1938’de kurulan Anıtkabir Yer Tespit Komisyonu, şehrin her noktasından görülen Rasattepe’yi Atatürk’ün mezar anıtının yeri olarak belirledi.
Çorak bir tepe olan Rasattepe’nin adı, orada bulunan tek katlı meteoroloji istasyonundan geliyordu.
Aslında coğrafi bir oluşum değil; “Beştepeler” adıyla anılan antik dönem Frig kral mezarlarının bulunduğu höyüklerden biriydi.
Arkeolojik kazıyla Frig uygarlığına ait eserler bulundu ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne taşındı.
İnşa edilecek saha istimlâk edilirken, Meclis 1941 yılının başında uluslararası bir yarışma açtı ve şartları kamuoyuna ilan edildi.
Değerlendirilen 47 projeden üçü, "ödül verilmeye değer" bulundu.
Bunlardan ikisi Alman ve İtalyan mimarların projeleriydi.
Diğeri ise İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda'nın eseriydi.
Ödüle değer bulunan üç eserden birini seçme yetkisi ise hükümete aitti.
Jürinin önerdiği değişikliklerin de uygulanması kararıyla beraber, Onat ve Arda’nın projesi birinci seçildi.
KAYNAKÇA: BBC NEWS TÜRKÇE