Mynet’in haberine göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çalışma ziyareti kapsamında geldiği Berlin'de ilk olarak Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile Bellevue Sarayı'nda görüştü. Bellevue Sarayı'na gelişinde Steinmeier tarafından karşılanan Erdoğan ziyaret anısına hazırlanan şeref defterini imzaladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra ise Şansölyelik Binası'nda Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir araya geldi. İki lider görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Sayın Şansöyle, kıymetli heyet üyeleri, saygı değer basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Gösterilen misafirperverlik için tüm Alman dostlarıma teşekkür ediyorum. Sayın Scholz'un daveti üzerine buraya düzenlediğim ziyarete çok önem veriyorum. Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkileri kapsamlı bir şekilde ele alacağız. Ticari, siyasi, askeri görüşmeler boyutu olacak. Son olarak da Körfez'deki İsrail-Filistin arasındaki gelişmeler boyutu olacak.

Açık ve net konuşacağım. Çünkü 7 Ekim tarihi bir başlangıç olarak anlatılıyor. 7 Ekim'den sonraki süreç hiç konuşulmuyor. Şu an itibarıyla 13 bin Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı. Her taraf yer ile yeksan oldu. Şu anda yatıyorlar, kalkıyorlar, Hamas, Hamas Hamas. Hamas'ın silah varlığı ve gücü ile İsrail'in gücü mukayese edilebilir mi? Şu an İsrail'in nükleer gücü var mı? Var. Şu anda şu kadar mali destek verildiğinden bahsediliyor. Peki Hamas'a böyle bir destek söz konusu mu? Hayır öyle bir şey yok. Filistin'e verilmesi gereken destekler de verilmiyor. Tüm bu yokluklar içinde.

"HOLOKOST CENDERESİNDEN GEÇMEDİK. BORÇLULUK PSİKOLOJİSİ İÇİNDE DEĞİLİZ"

Elimiz kolumuz dilimiz bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını veremeyiz. Bu yüzden borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin problemini konuşmamak lazım. Borçlu olanlar böyle oluyor. Holokost Cenderesinden geçmedik. Başbakanlığım döneminde ilk defa Antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Kimse böyle bir tavır koymamıştır. Ve bundan dolayı da kimseye borcumuz yok. Bunları tabi konuşacağız. Bunların yanında konuşmamız gereken önemli bir mesele de şu: Bunu nasıl çözeceğiz?

"İNSANİ ATEŞKES İÇİN BİRLİKTE ADIM ATABİLİRİZ"

İnsani ateşkese Türkiye ne kadar katkıda bulunabilir? Almanya ne kadar katkıda bulunabilir? Buna var mıyız, yok muyuz? 1 hafta sonra sayın Cumhurbaşkanı İsrail'e gidiyor. Siz üzerinize düşeni yapın biz de yapalım. Bu adımı birlikte atarsak Türkiye-Almanya olarak sağlayabilirsek özellikle bu ateş çemberinden bölgeyi kurtarma imkanı yakalarız.

Rehinelerin takası deniyoruz. Biz buna da varız. Fakat rehine dediğiniz zaman İsrail'deki rehinelerin sayısı ve Hamas'ın elindeki rehinelerin sayısı nedir? Bunlara bakmak lazım. Katbekat İsrail rehineleri daha fazla. Bunu da görmemiz lazım. Ve biz bütün bunlara varız. Nasıl Karadeniz'den tahıl koridorunda güzel bir çalışma ortaya koyduk. Avrupa ve Afrika ayrımı yapmadık. Çok açık net söylüyorum. %40 tahıl Avrupa'ya gitti, %14'ü Afrika'ya gitti.

"TÜRKİYE 52 SENEDİR AB KAPISINDA BEKLETİLİYOR"

Almanya'yla işbirliği alanlarımızdan biri de göç konusudur. Görüşmelerimizin ana gündemi Türkiye'nin AB üyelik süreci oluşturuyor. Bu sürecin yeniden ivme kazanmasını samimiyetle arzu ediyoruz. Gümrük birliğinin güncellenmesi, vize serbestisi konusunda haklı beklentilere sahibiz. AB nin lokomotif ülkesi Almanya'nın bu noktada atacağı adımları önemsiyoruz.Türkiye 52 senedir AB'nin kapısında bekletiliyor. Vize işlemlerinin hızlandırılmasını ele alacağız.

"ATEŞKES VE İNSANİ YARDIM, ÖNCELİĞİMİZDİR"

Ama Türkiye olarak olayların başından beri sivilleri hedef alan saldırıları hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi her görüşmede dile getirdik. Hepimizin önceliği ateşkes ve insani yardımın önceliğidir. Şu ana kadar 10 uçak dolusu insani yardımı biz Mısır'a gönderdik. En son gemiyle 666 ton gıda, sahra hastanesi vs. gibi bölgeye gönderdiklerimiz oldu.

Ortadoğu'da adil ve kalıcı bir barış için herkesin taşın altına elini sokmasını bekliyorum.

(Eurofighter) Almanya verir veya vermez, dünyada savaş uçaklarını üreten sadece Almanya mı? Birçok yerden bunların çalışmasını yaparız, temin ederiz.

BASIN MENSUBUNUN SORUSU:

İsrail'in varoluş hakkını kabul ediyor musunuz? Neden İsrail'in yaptıklarına soykırım diyorsunuz? Hamas'ı nasıl kurtuluş örgütü olarak tanımlayabilirsiniz?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN CEVABI:

Öncelikle NATO'nun önde gelen ülkelerinden ülkelerindeyiz. Türkiye sıradan bir ülke değil. İlk 5'in içinde. Ve şu anda NATO'da Rusya-Ukrayna olayında kimin yanında yer alıyor? Ukrayna'nın. Türkiye ikisiyle de görüşüyor. Ama 33 milyon ton tahıl koridorunden bütün tahılı Avrupa ve Afrika'ya götüren biz olduk. Binlerce Filistinliyi İsrail öldürdü mü? öldürdü. Hastaneleri vuruyor, kiliseleri vuruyor, ibadethaneleri vuruyor. Ben bir Müslüman olarak bundan rahatsızım, sen bir Hristiyan olarak rahatsız değil misin? Bunlara bir tavır koymanız gerekmiyor mu?

Eurofighter konusunda Almanya verir veya vermez. Dünyada savaş uçaklarını üreten sadece Almanya mı? Birçok yerden bunların çalışmasını yaparız, temin ederiz. Şu anda insansız savaş uçakları noktasında da Türkiye önde gelen ülkelerden bir tanesi durumuna gelmiştir. Bir basın mensubu olarak, bizi bununla tehdit etmeyin. Bize öyle sorular sorun ki bu sorular vicdani olsun, insani olsun, cevaplarını da biz size o şekilde verelim.

Alman Başbakan Olaf Scholz'un açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Almanya Başbakanı Scholz: İkimiz de Rusya'nın bu saldırganlığını sonlandırması konusunda mutabıkız. Türkiye'nin Ukrayna'dan tahıl ihracatı üzerinde oynadığı yapıcı rolü biliyoruz. Bu katkılardan ötürü teşekkür etmek istiyoruz.

İki devletli bir çözüm bizim açıkladığımız şeydir. İsrail'in varoluşu olmazsa olmazımızdır. Ülkemizde antisemitizmle savaşıyoruz.

Bütün bu konuların yanı sıra ikili ilişkilerimizde somut adımların nasıl atılacağına dair görüşme yapacağız. Potansiyelimizin gerisinde kaldık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bu alanlarda nasıl ilerleme kaydedeceğimizi konuşacağız. Düzensiz göçü sınırlandırmak istiyoruz. Türkiye ve AB 2016 yılında kanaatimce iyi bir anlaşmaya vardılar. Bu anlaşmanın sürdürülmesi iyileştirilmesi için katkıda bulunacağız.

Editör: Ahmet Yavuz