AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası basın açıklaması gerçekleştirdi. Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel seçimlere dönük hazırlıkları yapması gerektiği konusunda talimat verdiğini ifade etti. Seçim İşleri Başkanlığının yoğun bir mesaisi olduğunu ve seçime hazır olduklarını belirten Çelik, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan 3 asker için başsağlığı dileklerinde bulundu. Çelik, açıklama yaparken arkasında bulunan fotoğraflara ilişkin, “Fotoğraflar birbirine çok benziyor. Bu taraftaki fotoğraflarla bu taraftaki fotoğraflar birbirine çok benziyor. Bunlar Nazilerin yaptığı Yahudi soykırımının fotoğrafları. Bunlar Netanyahu hükümetinin yaptığı katliamların, soykırımın fotoğrafları. Aslında ilk bakışta hepsi Gazze'den fotoğraflar gibi gözüküyor. Çünkü fotoğraflar birbirine çok benziyor. Çünkü benzer bir soykırım yapılıyor. Burada gördüğünüz fotoğraflarda Nazilerin masum Yahudileri öldürerek gerçekleştirdiği soykırıma dair fotoğrafları koyduk. Bu benzerlik daha net bir şekilde gözüksün diye. Buradakiler de Netanyahu hükümetinin Gazzelilere karşı yaptığı soykırımın fotoğrafları. Bu fotoğrafları karşılaştırdığınızda aslında hepsi birbirine benziyor. Uzaktan ilk anda eğer böyle bir siyah beyaz renklendirme de olmasa tamamen Gazze'de yapılan katliamlara ilişkin fotoğraflar zannedilebilir. Ya da hepsini siyah beyaz bir tarih kitabına koysanız hepsi Yahudilere yapılan soykırımın fotoğrafları gibi gözükebilir” diye konuştu.
Filistin'de 6 bin 150’den fazlası çocuk ve 4 binden fazlası kadın yaklaşık 15 bin insanın hayatını kaybettiğinin altını çizen Çelik, “Bu bir katliam ve bu bir soykırım. Ve bunu İsrail'in kendini savunma hakkı var cümlesinin arkasına saklanarak destekleyen ülkeler maalesef Batı dünyasında halen çoğunlukta. Bütün bu süreç içerisinde Batı Şeria'da ve Kudüs'te yerleşimciler tarafından ve İsrail askerleri tarafından 232 Filistinli öldürüldü. 66 gazeteci meslektaşınız hayatını kaybetti. Tabii ilk defa belki de bir meselede Batı toplumlarıyla Batılı yönetimler arasında bu kadar mesafe var. Batılı yönetimler İsrail'in ‘kendini savunma hakkı var’ diyerekten bütün bu katliamları destekleyen, ‘İsrail'e bir kırmızı çizgi önermiyoruz’ diyen Biden’ın sözlerinde ifade bulduğu gibi İsrail'i adeta bu katliamlara teşvik eden, herhangi bir şekilde onu eleştirmeyeceğini bile söyleyen bir üslup sergilerken, Batılı halklar, İslam dünyasındaki halklar gibi son derece onurlu, asil, insanlık vicdanından yana, insan haysiyetini, insan şerefini koruyan ve 'Hepimiz Filistinliyiz, hepimiz insanız' teması etrafında toplanan son derece asil protestolar ortaya koyuyorlar. Ve 'Yaşasın Filistin' diyerekten Gazzeli masumların yanlarında olduklarını gösteriyorlar. Evrensel vicdan sokaklarda yankılanıyor. Hem doğu kentlerinin sokaklarında yankılanıyor hem batı kentlerinin sokaklarında yankılanıyor. Ama maalesef Batı'da pek çok yönetim evrensel vicdanın sesine sırtını dönmüş durumda” şeklinde konuştu.
“Gelinen noktada 4 günlük ateşkes bile denmiyor biliyorsunuz, insani ara deniyor”
İsrail ve Hamas arasındaki esir takasına ilişkin konuşan Çelik, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Gelinen noktada 4 günlük ateşkes bile denmiyor biliyorsunuz, insani ara deniyor. Fakat şunun daha iyi anlaşılması bakımından bu tip bir olayda rakamlardan bahsetmek gerçekten incitici bir şey, gerçekten üzücü bir şey. Ama mesele daha iyi anlaşılsın diye bunu ifade etmek zorundayız. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü şöyle demişti, ‘Her bir saatte altı tane çocuk ölüyor Gazze'de’ demişti. Dolayısıyla bu insani aranın bile 144 tane çocuğun hayatını şimdilik kurtardığını düşündüğümüzde bu bile nihayetinde bir nefes alma fırsatı verecektir.”
“Bugün itibarıyla ateşkes devam etsin diyen pek çok çağrı yapılıyor”
Ateşkes devam etsin diye pek çok çağrı yapıldığına işaret eden Çelik, "Bugün itibarıyla ateşkes devam etsin diyen pek çok çağrı yapılıyor. Daha doğrusu bu insani ara devam ederek bir ateşkese dönsün diye. Hatta Amerika Başkanı Biden'a atfen de böyle bir haber geçti. Ama maalesef Netanyahu yönetimi bunu pek uzatmaktan yana gözükmüyor. Ya da bugün haberlere düştüğü gibi sadece günlük uzatmalar çerçevesinde bir insani mesele olarak değil, savaşın bir taktik aşaması gibi görmeye devam ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’da yaptığı konuşmayı hatırlatan Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Almanya'da yaptığı konuşma bundan sonrasında bütün insanlık vicdanında yankılanmaya devam edecektir. Bu meselede ve benzeri insani krizlerde bir pusula olarak Batı siyasetinin önüne koyulmuştur. Ardından tabii zaten bu insani talebin kimde karşılık bulacağını bildiği için İsrailli aileler sayın Cumhurbaşkanımıza kendi ailelerinden esir olanların, rehine olanların kurtarılması için bir mektup yazdılar. Aynı şekilde Hamas'ta Taylandlı esirlerin kurtarılmasında Cumhurbaşkanımızın rolünden bahsetti. İlk günden itibaren herkes cümlenin yarısını, çeyreğini ya da söylenmesi gereken cümlenin bir kısmını söylerken Cumhurbaşkanımız cümlenin tamamını söyleyerek bu meselede nasıl bir duruş sergilenmesi gerektiğini bütün dünyanın önünde cesur ve kararlı bir şekilde ortaya koydu. Ve görüldüğü gibi en son İspanya Başbakanı'nın ve Belçika Başbakanı'nın beyanatlarında da görüldüğü gibi doğru olanın bu olduğu giderek dillendirilmeye başlanmıştır. Batı halklarında ortaya çıkan o asil, soylu sahip çıkmanın Gazzelilere sahip yönetimler için de bir uyarı niteliği taşıdığı görülmüştür. Tabii insani aranın uygulanmasında birtakım sorunlar çıktı. Burada İsrail'in Gazze'nin kuzeyine yardımların gitmesini engellemek gibi bir tutum içerisine girdiğini görüyoruz. Ama netice itibarıyla o sorun da aşılmış gözüküyor. Bu taktik bir mesele olarak görülen İsrail tarafından bu durum kalıcı bir ateşkese dönüşür” ifadelerini kullandı.
Çelik, insani arayla birlikte yıkımın boyutlarının ortaya çıktığının altını çizdi. Gazze'de ve o bölgedeki Türk vatandaşların durumuyla yakından ilgilendiklerini vurgulayan Çelik, şimdiye kadar 500 vatandaşın tahliye olduğunu aktardı. Çelik, Batı'nın temsil ettiğini söylediği değerlerin Batı hükümetleri nezdinde tamamen yok olduğunu söyledi.
“Bugün tarafsızlık, soykırım yapanların örtülü destekçisi olmak anlamına gelmektedir”
"Bugün tarafsızlık, soykırım yapanların örtülü destekçisi olmak anlamına gelmektedir" diyen Çelik, “İsrail'in katliamlarını aklama adına Gazze'nin yıkımına ses çıkarmamak bütün bu parlak düşüncelerin insanın öz yıkımı karşısında sessiz kalması demektir. Bugün tarafsızlık katliamın gizli destekçisi olmak demektir. Bugün tarafsızlık, soykırım yapanların örtülü destekçisi olmak anlamına gelmektedir. Gelinen noktada acil bir ateşkese ihtiyaç vardır. Bu ateşkesin sürekli olması gerekir. Ve oradan da iki devletli coğrafi bütünlüğe sahip bağımsız bir Filistin Devleti'nin ortaya çıkması şeklindeki nihai çözüm olacaktır. Eğer bu çözüme varılmazsa aynı şey defalarca yaşanmak durumunda kalacaktır. Şu anda beklentimiz ve ümidimiz ateşkesin kalıcı olmasıdır” dedi.
“Netanyahu'nun ve yanındakilerin yaptıkları şeyin Bosna'da yapılandan ya da Nazilerin daha önce yaptığından hiçbir farkı yoktur”
İsrail’in Roma sözleşmesinin tarafı olmadığını ama Filistin’in sözleşme tarafı olduğuna değinen Çelik, “Dolayısıyla bundan sonrasında Netanyahu ve yanındakilerin soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar bakımından takibinin dünyadaki bu meseleye sahip çıkan bütün insanlar tarafından yapılması son derece önemli olacaktır. Netanyahu'nun ve yanındakilerin yaptıkları şeyin Bosna'da yapılandan ya da Nazilerin daha önce yaptığından hiçbir farkı yoktur. Nazilerin yaptığıyla Gazze'de Netanyahu'nun yaptığı arasındaki benzerlik zaten çok büyük bir teorik açıklamalara, herhangi bir şekilde izaha ihtiyaç bırakmadan tabloyu net bir şekilde ortaya koymaktadır” şeklinde konuştu.
“Türkiye'nin güvenliğinde kim olursa olsun şantaj yaparsa bizde hiçbir etkisi olmaz”
Ege ve Doğu Akdeniz'de görev uçuşu yapan Türk jetlerine Yunanistan'a ait S-300 hava savunma sistemi tarafından radar kilidi atılması ve Türkiye'nin Eurofighter talebi ile ilgili soru üzerine Çelik, “Karşımızdakilerin süreçle ilgili kullandığı argümanlar, hava savunma sistemi açısından Patriot istediğimizde verdikleri cevaplar, argümanların aynısı. Türkiye kendi güvenliği için gereklerini yerine getirirken, aynı zamanda NATO'nun güvenliğini de sağlamaktadır. Bulunduğu jeostratejik konumda Avrupa'nın da güvenliğinin sağlandığı açıktır. Türkiye güvende değilse NATO büyük eksiklik ve zaaf içerisinde olur. Biz hava savunma sistemi istediğimizde ret cevabı verdiler. Bunu bize vermeniz gerekiyor. Bizim güvenliğimiz NATO'nun güvenliği. Bunu sağlamak için S-400 alıyoruz. Karşı karşıya olduğumuz durum ikiyüzlü bir durumdur. S-400 meselesinden önce de, sonra 'Gelin sizden Patriot alalım' dedik. Buna da itiraz ettiler. Türkiye'nin güvenliğinde kim olursa olsun şantaj yaparsa bizde hiçbir etkisi olmaz. Türkiye güçlü bir diplomasi devletidir, şantaja boyun eğmez. Azerbaycan topraklarını almak, Karabağ'ı almak için verilen mücadeleye destek veren Türkiye'nin bu destekten vazgeçmesini istiyorlar. Suriye'de terör devletçikleri kurulmaya çalışıyor, Türkiye kendi güvenliği için operasyon yapıyor. 'Bu F-35 ve F-16 alışını engeller' deniyor. Biz bu şantajı kabul etmeyeceğiz. Biz tarihin insanlık tarafında durduğumuz için gurur duyuyoruz. Türkiye'nin güvenlik meselesi şantaj konusu değildir. Şimdi yine NATO savunma sistemi içerisinde kullanılan Eurofighter uçaklarıyla ilgili bir değerlendirme var. Ama şimdi tutuyorlar bunu Gazze meselesine bağlamaya çalışıyorlar. Bakın eğer birileri şunu söylüyorsa, yani bu bir raporda da çıktı biliyorsunuz, parlamento raporunda. Türkiye Avrupa Birliği'ne aday bir ülke olarak onlarla İsrail konusunda aynı dış politika tutumuna sahip değilmiş. Biz sizinle aynı dış politika tutumuna sahip olmadığımız için, tarihin insanlık tarafında durduğumuz için, zulüm tarafında durmadığımız için biz bununla gurur duyuyoruz. Bunu bizim elimizde bir şantaj meselesi olarak, bir bilek güreşi meselesi olarak getirmeyin. Türkiye'nin güvenlik meselesi bir tartışma konusu değildir. Türkiye'nin egemenlik meselesi bir şantaj konusu değildir. Ortak gelecek, ortak mücadele, ortak tehditlere karşı ortak savunma kapasitesinin geliştirilmesi gibisinden bir yaklaşım eğer söz konusuysa Türkiye burada mükellefiyetlerini tam olarak yerine getiren kudretli bir ortaktır. Güvenilir bir ortaktır. Dolayısıyla bütün bunların bu Eurofighter meselesinde da o şekilde değerlendirilmesi gerekir. Aksi takdirde herkesin şunu bilmesi gerekir. Yarın öbür gün bütün bunları engelleyip de Türkiye bu ihtiyaçlarını başka yerden temin ettiğinde gelip de siz Batı sisteminin dışına çıkıyorsunuz, NATO sisteminin dışına çıkıyorsunuz demesinler. Bugün oturulsun, ortak o gelecek perspektifi içerisinde Türkiye'nin bu ihtiyaçlarına olumlu cevap verilsin” dedi.
"CHP lideri Özgür Özel'in ‘Türkiye’de herkes eşittir ama Kürtler daha az eşittir’, ‘Kürtlere belediye başkanı seçtirmeyizi Kürt seçmen unutmaz. Yani kış geçer kurt yediği ayazı unutmaz, Kürt de yediği ayazı unutmaz' sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Çelik, “CHP'nin Kürt seçmeni istismar sezonu seçimler yakınlaşırken başlamış. Yeni CHP genel başkanının Kürt seçmenini istismar ettiği anlaşılıyor. Cumhurbaşkanımız demokratik reformlarda güçlü mücadele verdi. En son gördük ki son seçimlerde imzaladıkları protokollerle aslında Kürt seçmene nasıl yalan söylemişler? CHP sözcüsü ve başkaları da oradaymış. Bu konularda Türkiye'deki bütün kesimler üzerindeki eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için mücadele etmişiz. Bir gün gelir anlatırız, Cumhurbaşkanımızın ve bu mücadeleyi veren arkadaşlarımızın hangi tehditlerle karşı karşıya kaldığını kendimiz çok iyi biliyoruz. Herkes çok iyi biliyor. Yerel seçimler yaklaşırken CHP'nin yeni genel başkanının sözüyle Kürt seçmenini istismar sezonunu açmıştır” ifadelerini kullandı.
“Cumhur İttifakı'nda hiçbir sorun yok”
Bir gazetecinin ‘MHP Genel Başkanı Bahçeli ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta bir görüşme yapacağı kamuoyuna yansımıştı ama böyle bir görüşme gerçekleşmedi. Bu konuda sorunlar olduğu iddiaları vardı" sözleri üzerine Çelik, “Cumhur İttifakı ile ilgili bir sorun var yorumları ittifakın dışında ortaya çıkıyor. Cumhur İttifakı'nda hiçbir sorun yok. AK Parti ile MHP heyetleri arasında görüşmeler gayet tempolu şekilde devam etti. İttifakta bütün partiler kendi kimliklerini, kişiliklerini koruyarak ilkeler temelinde bir araya geliyorlar. Tek bir partiye dönüşmüyorlar. Herhangi bir sorun yok, en güçlü bir şekilde seçime hazırlanıyoruz. Cumhurbaşkanımız ile Bahçeli ihtiyaç duydukları her zaman bir araya geliyorlar. Taktik meseleler tartışılır, siyasi konularda farklı yaklaşımlar olabilir ama bu Cumhur İttifakı'nın ana omurgasını zedelemez. İYİ Parti meselesinde onlar kendileri her ilde ayrı aday çıkaracaklarını ifade ettiler. Kendileri bu yolda ilerliyorlar” şeklinde konuştu.