AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çelik, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin Hitler hükümetiyle birebir benzerliğinin her olayda ortaya çıktığını belirtti. Çelik, İsrail Dışişleri Bakanlığının uzun zamandır sistematik bir biçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kullandığı ifadelerin tıpkı Hitler’in Nazi dışişleri bakanının başkalarına karşı kullandığı, Yahudilere karşı kullandığı ifadeler gibi insanlık suçu anlamına gelen, savaş kışkırtıcılığını ortaya koyduğu ifadeler olduğunu söyledi. Bütün dünyada sağduyulu insanların Netenyahu’nun Katz’ın ve benzeri aktörlerin söylemlerinin, davranışlarının Nazilerle birebir özdeşlik gösterdiğini, birebir benzerlik içerisinde olduğunu artık net bir şekilde ifade ettiklerini belirten Çelik, “Şimdiye kadar en çekimser olanların bile bu çerçevede çok daha net ifadeler kullandıklarını görüyoruz. Cumhurbaşkanımıza dönük tehditlerinin hiçbir hükmü yoktur. Netice itibarıyla Netenyahu ve Katz gibiler geçmişte soykırım suçu işleyen diğerleri gibi aynen yargılanacak, tarih önünde mahkum oldular hem de hukuk önünde mahkum olacaklarına kesinlikle inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“TARİH ÖNÜNDE MAHKUM OLDUKLARI GİBİ HUKUK ÖNÜNDE MAHKUM OLACAKLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi hayatında birçok tehditle karşı karşıya kaldığını belirten Çelik, “Bütün bu tehditleri yapanların hepsini verdiği siyasi mücadeleyle tarihin çöplüğüne gönderdi. Cumhurbaşkanımızdan bu kadar rahatsız olmalarının sebebi, Cumhurbaşkanımızın insanlık değerleri ve hakikat adına yürüttüğü bu siyasetin onları birebir rahatsız etmesidir. Ama katliamlarını bu şekildeki yaklaşımlarla, bu şekildeki saldırganlıklarla kesinlikle örtbas edemeyecekler. Tarih önünde mahkum oldukları gibi hukuk önünde mahkum olacaklar. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başına Cumhurbaşkanımıza dönük bu tehditleri yapanların hepsi aynen geçmişte soykırım suçu işleyenler gibi yargılanacaklar ve mahkum edilecekleri bir akıbet olacağını hep beraber göreceğiz” şeklinde konuştu.
Pek çok siyasi partiden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek mesajları geldiğini açıklayan Çelik, “Pek çok siyasi parti Türkiye Cumhurbaşkanı’na dönük olarak İsrail hükümetinin kullandığı bu hadsiz ifadeleri kınadı, lanetledi. Muhalefette olsak, muhalefet yapsak bile eğer Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na bir saldırı varsa Cumhurbaşkanımızın yanındayız diyerekten güçlü bir irade koydular. Buradan hepsine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Doğru olan bugün devletimizin çıkarlarını savunmak, Filistin’deki mazlumların haklarını savunmak, insanlık değerlerinden yana olmak ve devletimizin başı olan Cumhurbaşkanımıza dönük her saldırı karşısında milli birliğimizi göstermektir” şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Namık Tan’ın ‘mavi vatan’ ile ilgili sözlerini de eleştiren Çelik, “Nitekim açıklama yapıldığı andan itibaren de yine bir diğer CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu net bir şekilde Namık Tan’ın ifadelerini eleştirdi. Sayın Yankı Bağcıoğlu’nun ortaya koyduğu ifadeler son derece doğru argüman. Mavi vatan kavramının nasıl geliştiğini, mavi vatan kavramına denizcilerimizin, akademisyenlerimizin, askerlerimizin nasıl emek verdiğini, bugüne kadar bu milli tezin oluşmasının arkasındaki büyük emeği, gayreti ortaya koyan ve bunun haklılığını ifade eden argümanları CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bağcıoğlu söyledi ve Namık Tan tarafından dile getirilen ifadenin yanlış olduğunu ifade etti” dedi.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel ve beraberindekilerin ‘Tan‘ın ifadelerinin cımbızlandığı’ sözlerine ilişkin Çelik şu ifadeleri kullandı:
“Burada hiçbir cımbızlama yoktur. Doğrudan mavi vatan kavramının omurgasına saldıran bir konuşmadır. Mesela burada Türkiye’nin terörle mücadele bağlamında yaptığı sınır ötesi harekatlara bir eleştiri vardır. Deniz aşırı harekatlara eleştiriler vardır. Dolayısıyla Sayın Namık Tan’ın dış politikayla ilgili ortaya koyduğu değerlendirmeler eğer bir uygulama imkanı bulsaydı Türkiye’nin elinde vatan diye bir alan kalmayacaktı. Ege’deki ve Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizi kaybedecektik. Aynı şekilde de sınır ötesi harekatları yapmayarak sınırlarımızın dibinde bir terör devleti, terör devletçikleri kurulmasına müsaade etmiş olacaktık. Dolayısıyla metnin tamamı son derece kötü bir dış politika yaklaşımı, son derece yanlış bir Türk dış politika yaklaşımı ve Türkiye’nin milli tezlerine karşı esasında başka devletlerin tezlerinin yanında hizalanan bir siyasi yaklaşım.“
CHP Sözcüsü Yücel’in "AK Partililerin özür dilemesi gerektiği" sözlerine de cevap veren Çelik, “Benim kendisine şöyle bir önerim var. Kendisi Sayın Mahmut Tan’ın konuşmasının videosunu tam olarak kendi parti sözcülüğü Twitter hesabından yayınlasın. Ve bunu herkes bir kere daha ve onun sonucunda orada mavi vatanla ilgili olduğu kadar Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumak, milli güvenliğini korumakla ilgili çok daha vahim ifadelerin olduğunu görecek. Ondan sonra Sayın Deniz Yücel değerlendirsin. Biz cımbızlamış mıyız, yoksa tam aksine biz kendilerine düzeltme fırsatı vermek üzere en nezaketli şekilde eleştirimizi de ortaya koymuş muyuz. Dolayısıyla burada bu yayınladıkları, bugün yaptıkları konuşma esasında Sayın Tan’ın ifade ettiği tezlerden vazgeçildiğini, eleştiren Yankı Bey’in tezleri çerçevesinde bir yaklaşım ortaya koyduklarını gösteriyor. Bu durumda özür dileme talebinin yapılması gereken biz değiliz. Tam tersine bu konuşmayı kim yaptıysa milletimizden ve bugüne kadar bu kavramlar için Türkiye’nin hak ve menfaatleri için, mavi vatan için, sınır ötesi harekatlar için emek verenlerden ve milletimizden özür dilemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“SİYASİ ELEŞTİRİYLE SİYASİ SAVRULMAYI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK LAZIM”
AK Parti’nin linç kampanyası başlattığı iddialarına ilişkin Çelik, “Bu da doğru bir yaklaşım değil. Tam tersine bu olay gündem oldu. Hem sosyal medyada hem başka yerlerde mavi vatana saldırı gündem oldu. Biz yine siyasi prensiplerimiz gereği belki düzeltirler diye bekledik. Ben tam 12 saat sonra açıklama yaptım. Baktım ki düzeltilmiyor bu. Bunu görünce bununla ilgili ifademizi net bir şekilde ortaya koyduk. Tabii burada problem şudur. Siyasi eleştiriyle, siyasi savrulmayı birbirine karıştırmamak lazım. Mesela geçmişte diplomat olup da oradaki birikimi vasıtasıyla siyasete katkı sağlamış çokça değerli CHP milletvekilleri vardı. Mesela Sayın Şükrü Elekdağ mecliste yaptığı konuşmalarda devlet adabına uygun, hem diplomasiyi, hem siyaset alanındaki nezakete uygun eleştirilerini ortaya koyardı ve biz karşılıklı olarak bu konularla ilgili olarak çok derinlikli ve verimli tartışmalar yapardık. Bugünse ne bu devlet adabına uyulduğunu, ne de bu birikimlerin doğru bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Temel eleştirimiz bununla ilgilidir. Bu düzeldikten sonra herhangi bir şekilde bir mesele yoktur” cevabını verdi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı davetle ilgili bazı partilerin yaklaşımına ilişkin Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımız hakikatleri ortaya koymak adına ve bu yanlış yaklaşıma karşı duruşumuzu netleştirmek adına sayın Abbas’ı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne davet etmemiz gerektiğini, bu daveti de en kısa zamanda yapmak üzere girişimlerde bulunmamız gerektiğini ifade ettiler. Sayın Cumhurbaşkanımız arkadaşlarımıza gerekli talimatları verdiler. Netice itibariyle Meclis başkanımızla bu şekilde bir karşılıklı olarak istişare yürütüldü. Sayın Abbas sağlık sorunları olduğunu öne sürerek gelemeyeceğini ifade etti. Şimdi gelen yeni bilgiye göre başka bir zamanlama içerisinde Türkiye’yi ziyaret edeceğini ve bu konuşmayı yapmak istediğini söyledi. Şimdi tabii ki diğer siyasi partilerin de iyi niyetle ya böyle bir davet yapılsaydı iyi olurdu demeleri anlamlıdır. Bu hep beraber bu konudaki ortak hassasiyetimizi gösterir. Ama birileri çıkıp da bunu bir suçlamaya, Cumhurbaşkanımızın ve hükümetimizin ve partimizin Filistin konusundaki hassasiyetini sorgulamaya dönüştürürse orada da bir tepkinin ortaya çıkması gayet normaldir. Nitekim bu çerçevede Yeniden Refah Partisi’nin bir milletvekili bunu Cumhurbaşkanımıza ve partimize karşı bir suçlamaya dönüştürme gibi son derece yanlış bir girişimde bulunmuştur” açıklamalarında bulundu.