
Eğitimde eksik olan ne?
Gaziantep bilindiği üzere nüfus olarak yoğun bir şehir. Bunun yanında gerek iç göçün gerekse mülteci göçün demografik açıdan çeşitlilik gösterdiği ve bu nüfus yoğunluğuna istihdam sağlayan bir şehir.Tabi ki şehrin bu yoğunluğu avantaja çevirmesi için eğitim , güvenlik gibi birçok bileşenin de altyapısını oluşturmak ve tedbir almak gerekmektedir. Bir eğitimci olarak eğitimle ilgili izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Özellikle okulların fiziki alt yapılarının gerçekten eğitim açısından çok elverişli olmasını gördüm. Mesela Şahinbey İlçesindeki okulların son yıllardaki değişiminde başta sayın valimiz Davut GÜL Bey’in, İl Milli Eğitim müdürü Cengiz METE Bey’in Şahinbey ve Şehitkamil İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve tabiî ki işin mutfağındaki kısıtlı imkanlarla sorunları çözmeye çalışan okulların temizlik ,eğitim ortamlarının düzenlenmesi ve güzelleşmesinde emeği geçen okul müdürlerinin, öz verili çalışmalarına şahit olduk.
Bir ekip ruhu ile idareci, öğretmen, hizmetli el birliğiyle öğrencilere ve velilere eğitim öğretim hizmeti sunma noktasında takdire şayan çaba içerisindeler. Bunlardan birkaç örnek vermek istiyorum Özel İdare İlkokulu bir yıl önceki fiziki yapısıyla bugünkü görünümü arasında yüzde yüz fark var. Tam bir kolej havasında, genel öğrenci yapısının yüzde sekseni de Suriyeli öğrencilerden ibaret.
Okul idaresi milli eğitimin katkısı yanında okulun bu dönüşümünü tamamen çevresel imkanlarla yaptıklarını söylüyorlar. Okul tam bir hayaller okulu, ufukları uçsuz bucaksız. Diğer yandan Emine Ulusoy İlkokulu Cengiz Topel Mahallesi’nde valiliğin yaptığı yeni binada hizmet vermekte, okul hijyenik açıdan tertemiz öğrenciler pırıl pırıl ve okul devletin hizmet yüzünü bütün işlevselliği ile yansıtmakta. Diğer bir okul Latife Özmimar, dört yıl önce gittiğimde gerçekten anlatılmayacak kadar kötü bir durumdaydı.
Ama şimdi modern bir okul görünümüne bürünmüş idarecilerin gayreti takdire şayan. Okul müdürüne sorduğumda okulun öğrencilerinin daha önce mevsimlik işçi durumundan dolayı devamsızlık oranı belli aylarda oldukça fazla diyordu ama şu an velilerin ve öğrencilerin okula olan duyarlılığının ve ilgisini arttığını söylemektedirler. Kazım Karabekir İlkokulu sosyo -ekonomik açıdan kısıtlı bir bölgede olmasına rağmen idareci ve öğretmenlerin gayreti ile o bölgeye nefes olmuş durumda. Mustafa Marangoz, Vehbi Dai İlkokulu, Ocaklar Meslek Lisesi Şahinbey Anadolu Lisesi tertemiz ve pırıl pırıl. Mareşal Fevzi Çakmak Ortaokulu öğrenci yoğunluğuna rağmen idareci ve öğretmenlerin gayretleri ile özellikle de yetenekli öğrencilerin belli alanlara yönlendirilmesinde takdire şayan çalışmalar yapıyorlar. Bu bölgedeki meslektaşlarımı tüm çaba ve gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum.Çünkü buradaki idareci ve öğretmen arkadaşlar aynı zamanda devletin ordaki vatandaşlar açısında hizmet yüzüdür.
Peki eğitimde bir türlü istediğimiz düzeye gelemediğimiz getiremediğimiz eksik kalan yanımız ne? Okulların normal öğretim programı uygulayamaması, bu okullardaki öğrenci sayılarının hep iki bin civarında olması. Diğer bir yandan bütün okullarda öğrenci potansiyelinin üçte birinin Suriyeli olması. Öğrenciden başlayıp, veliye öğretmene ve idareciye kadar giden bir hat üzerinde harekete getirici (motive edici) bir ruh isyanına ihtiyaç var.
Öğretmen yeniden inanmalı kendisine ,öğrencilerine okuluna ve de okuluna her sabah mabede girer gibi girmeli. Öğretmene yeniden ideal ve ruh kazandırılmalı. Henüz mesleğin ilk yılından itibaren ciddi tükenmişlik sendromu ile karşı karşıyalar. Öğretmen eti senin kemiği benim diye teslim edilen durumdan artık öğrenci emanet edilen eli öpülesi kimse değil pozisyonuna düşmüştür. Öğrenciye bakıcılık yapması gereken bir görevli, tepesinde ise eli sopalı bir veli durumunda.
Sayın Milli Eğitim Bakanımız Ziya SELÇUK Bey’in göreve geldiği günden beri ,öğretmene güven veren açıklamaları kısmen etkili olsa da öğretmenlerin içindeki ideal körlüğü kırabilmiş değil. Bu iş yerelde de, il ve ilçelerde ki amirlere düşmektedir. Diğer yandan 12 yıl zorunlu eğitimin okullardaki getirdiği öğrenci yoğunluğundan dolayı sınıf içinde öğrenmek istemeyen öğrenci yapısı da öğretmeni yormakta, tüketmektedir.
Ortaokullardaki ders fazlalığı ve buna ilaveten de ikili öğretim olunca öğrencilerin oldukça geç vakitlerde okuldan çıkmaları öğrencileri yormaktadır. Okullardaki denetim sisteminin bitmesi maalesef öz denetimi de bitirmiştir. Öğretmen denetimleri okul müdürünün denetimleri ile cılız kalmıştır. Çünkü insan aşina olduğu ve kurum içinde beraber çalıştığı amirlerin denetimini bir süre sonra önemsememeye başlıyor.
Kaynak kitap sorunun bir türlü çözülememesi sosyoekonomik açıdan kötü durumda olan bölge okullarını bedava dağıtılan ders kitapları ile eğitim öğretim yaptırırken sosyoekonomik açıdan iyi olan okulları yardımcı kaynak kitaplarla ders yapmaktadır. Hal böyle olunca da arada ciddi uçurum oluşuyor. Diğer yandan öğrencilerin sınav kaygıları nedeniyle akademik yarış altında bunalmaları. Okullar arasındaki farklılıkların öğretmen ve öğrencilerdeki işe yarar ya da yaramaz etkisi de oldukça olumsuz etkilemekte.
Yani eğitim henüz gerçek manasını bulmuş değil. Maalesef bilgiyi alma ve taşıma işi hala devam ediyor. İnsanlar yeniden insan olmak ve insan kalmak çabasına girmeli. Eğitimi birincil öncelik olarak almalı öğretimi ise ikincil. Önce değerleri yüreğe yerleştirmeli, sonrasında akıl uygulamaya kendiliğinden geçer.