Gaziantep halkının yoğun katılımı ile gerçekleşen programa katılan Yazar Abdurrahman Dilipak, “Kudüs davası bizim için bir tarih davasıdır” dedi. Filistin ve Kudüs’ün geçmişten günümüze önemi değinen Dilipak, “Kudüs ya da Mescid-i Aksa bizim için sadece dini değil. Bizim için bir tarih davasıdır. Kurtardığımız sadece Anadolu coğrafyası değil, kurtulması gereken koskoca bir İslam coğrafyası var. Onun için Kudüs davası bizim için bir tarih davasıdır” dedi. Dilipak, “Antep kurtuldu, Maraş kurtuldu deyip istediğiniz kadar kurtuluş bayramı kutlayın. Biz sadece bazı mevzileri kurtardık. Mekke, Medine, Kudüs, Tuva ve Turu Sina kurtulmadan bizim kurtuluşumuz gerçek bir kurtuluş değildir. Geçici bir mevzi kazanımıdır. Onun için bu meseleyi Antep’in kurtuluş davası olarak görmemiz gerekir. Mescid-i Aksa kurtulmadan Antep kurtulmuş sayılmaz. Biz kurtulmuş sayılmayız. Savaş bitmedi hala işgal devam ediyor” dedi.

“Kudus ve Mescid-i Aksa kurtulmadan Antep kurtulmuş sayılmaz”

“KÜDÜS VE ŞEHADET” PROGRAMI GERÇEKLEŞTİRDİ

Davet ve Kardeşlik Vakfı Gaziantep bu yıl 15’cisini düzenlediği Şehadet Ayı Programını “KÜDÜS ve ŞEHADET” başlığı ilegerçekleştirdi. Şehitkamil Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen program Kur’an-ı Kerim tilaveti başladı. AYDER Başkanı Muhammed Talha Özdemir’in selamlama konuşması ve ardından Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak’ın “Kudüs ve Şehadet” konuşması ile gerçekleşti.

KUDÜS BİZİM İSLAM, İNSANLIK, TARİH, KURTULUŞ VE GELECEK DAVAMIZDIR

Filistin ve Kudüs’ün geçmişten günümüze önemi değinen Yazar Abdurrahman Dilipak, “Biz zamana ve mekana şahit olacağız. Yer yüzünde Allah’ın şahitleri, Allah’ın dinini dinin şahitleri olacağız. O şahitlik uğruna hak namına gerekirse canımızı malımızı ve sevdiklerimizi feda edeceğiz. Bu yolda mücadelenin adı cihattır. Bu yolda can vermenin adı da şehadettir. Şahitliğin canla ödenen bedeline şehitlik diyoruz. Şehit Allah’ın da adıdır. Allah’a canını veren onun zatında ölümsüz olana da şehit denir. Şehit Allah’ın adıdır. Siz Allah’ın size verdiği canı Allah’a emanet ettiğinizde onun zatına, izzetine de şahit olursunuz. Şehitlik böyle bir şeydir. Şehitlik, şahitliktir. Şahitliğinin bedelini kanla ödemektir, canla ödemektir. O ölümsüz olmak demektir. Şehadet imanın hakikatini anlamak için aslında bir ölçüdür. Kudüs ya da Mescid-i Aksa bizim için sadece dini değil. Bizim için bir tarih davasıdır. Biz Mescid-i Aksa uğruna bir imparatorluğu, yüzbinleri feda ettik. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Çanakkale’ye dayananlar Lazkiye ve Filistin’den Anadolu topraklarını işgal ettiler. Anadolu’nun işgali Hatay Dörtyol’dan başladı, İzmir’den değil. Dörtyol’da sıkıldı ilk kurşun. İngilizler Filistin topraklarından, Fransızlar Lazkiye’den Hatay üzerinden geldiler. Aslında bu saldırı Hatay’a, Maraş’a, Antep’e, Urfa’ya değildi. Arzı Mevud yapılan bir saldırıydı. Biz Mescid-i Aksa’nın saldırıya uğradığı gün düştük. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Kurtardığımız sadece Anadolu coğrafyası değil, kurtulması gereken koskoca bir İslam coğrafyası var. Onun için Kudüs davası bizim için bir tarih davasıdır” dedi.

MESCİD-İ AKSA KURTULMADAN ANTEP KURTULMUŞ SAYILMAZ

Kudüs kurtulmadan kurtuluş savaşının bitmiş sayılmayacağını ifade eden Dilipak, “Yani Antep kurtuldu, Maraş kurtuldu deyip istediğiniz kadar kurtuluş bayramı kutlayın. Biz sadece bazı mevzileri kurtardık. Siz can evinizden vuruldunuz Mekke, Medine, Kudüs, Tuva ve Turu Sina kurtulmadan bizim kurtuluşumuz gerçek bir kurtuluş değildir. Geçici bir mevzi kazanımıdır. Onun için bu meseleyi Antep’in kurtuluş davası olarak görmemiz gerekir. Mescid-i Aksa kurtulmadan Antep kurtulmuş sayılmaz. Maraş kurtulmuş sayılmaz. İstanbul kurtulmuş sayılmaz. Biz kurtulmuş sayılmayız. Savaş bitmedi hala işgal devam ediyor. O bitmeyen savaşın mücahitleridir filiskindeki mücahitler. O bitmeyen savaşın şehitleridir Mavi Marmara’daki, bizim şehitlerimiz. Ve bugün sahip olduğunuz zenginlik aslında tarihe dönüşümüzün ve aslında o Mavi Marmara şehitlerinin izzeti için, onun karşılığı Allah’ın size ikramıdır. Myanmar gönderdiğiniz yardıkların, Somali’ye, Gazze’ye gönderdiğiniz yardımların, o yardıma muhtaç mazlumların dualarının, bereketindedir sahip olduğunuz güç ve izzet. Ama ona ters düşerseniz bu davadan habersiz olursanız vay halinize. Bu davayı kendileri için yük sayan bu davanın izzetine yakışmayan ahlaksızlıkları yapanlar; rüşvetçiler, torpilciler… O zaman Allah’ın gücüne gider. O zaman Allah verdiğini geri alır. Yiyecek domatesi de bulamayabilirsiniz. Soğanı, patatesi arar dururdunuz. “Ey rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir.” (Araf, 155). Allah’ın ipine yeniden sımsıkı tutunacağız. Başka çaremiz yok. Biz kendi hakkımızdaki hükmümüzü değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Demek ki Kudüs sadece din davası değil bizim için bir tarih davasıdır. Kudüs bizim için bir insanlık davasıdır. Kudüs’te mescidi aksa ve hiçbir mukaddes olmasa. İnsanlara zulmedilince biz haksızlık karşısında sussaydık yine helak olurduk. Biz haksızlığa uğrayanların yanında haksızlık yapanlara karşı bir insanlık davası olarak yerimizi belli etmemiz gerekiyor. Şahitliğimiz doğru yapmak zorundayız. Gereğini yapmak zorundaydık. Dolayısıyla Kudüs davası bizim için bir insanlık davasıdır da. Kudüs davası bizim için bir gelecek davasıdır. Kıyamet savaşından, Mehdi’den Mesih’ten bahsediliyor. Kur’an, bu coğrafyadan bahsediyor. Eğer bu bölgede Müslümanlar mukaddesatlarını koruma konusunda inisiyatif alamazlarsa, yeni bir dünya savaşının kurbanı olacaklar. Bugün Suriyelilerin başına gelenler bizim de başımıza gelebilir. Dolayısıyla Filistin davası Mescid-i Aksa davası bizim için bir gelecek davasıdır. Unutmayın, tefrika girmeden bir millete düşman giremez.İstanbul’dan, Filistin’den, Kudüs’ten, Cezayir’den, Mekke-Medine’den, Antep’e buralar tek vatan tek dindir” ifadelerini kullandı.

BAHRİ UÇAR