Av. Mehmet Fatih İçer, son dönemde ekonomide yaşanan gelişmelere bağlı Türkiye’nin gündemine gelen Konkordato’nun zor durumdaki şirketler için bir fırsat olduğunu söyledi. Konkordato hakkında önemli açıklamalarda bulunan İçer, Konkordatonun Gaziantepli işadamları için yeni bir fırsat olabileceğine dikkat çekti. Konkordato kurumunun bilinen ve bilinmeyen yönlerini anlatan İçer, “İçer Hukuk Bürosu olarak Konkordato hakkında detaylı bir çalışma yaptık. Gaziantepli işadamlarına danışmalık hizmeti veren müşavirlerle durum değerlendirmeleri yaptık. Çalışmalarımız sonucunda, Konkordatonun Gaziantepli işadamları için yeni bir fırsat olabileceği kanaatine vardık. Bu konularda uzmanlığı olan hukuk bürolarıyla çalışılması halinde konkordato müessesinin gerçekten bir nefes olduğu görülecektir” dedi.

“Konkordato bir fırsatçılık değil, iflası engellemektir”

Konkordato küresel krizden etkilenmiş, ödemelerinde zora düşmüş işletmeler için bir nefes olacak.

KONKORDATO ZOR DURUMDAKİ ŞİRKETLER İÇİN BİR FIRSATTIR

Son dönemde ekonomide yaşanan gelişmelere bağlı Türkiye’nin gündemine gelen ve İcra İflas Kanununa 7101 sayılı Kanun ile eklenen konkordato hakkında Referans Gazetesine önemli açıklamalarda bulunan Av. Mehmet Fatih İçer, konkordato hakkında bilinen ve bilinmeyenler hakkında bilgi verdi. Ödeme dengeleri bozulan şirketlerin borçlarını ödeyebilmeleri için alacaklılarla yaptığı anlaşmayı ifade eden Konkordato'nun küresel krizden etkilenmiş, ödemelerinde zora düşmüş işletmeler için bir nefes olduğunu belirten İçer, Konkordatonun Gaziantepli işadamları için yeni bir fırsat olabileceğine dikkat çekti.

KONKORDATO ÖDEMELERİNDE ZORA DÜŞMÜŞ İŞLETMELER İÇİN BİR NEFESTİR

Konkordatonun küresel krizden etkilenmiş, ödemelerinde zora düşmüş işletmeler için bir nefes olduğunu belirten İçer, “Konkordato, borçlunun alacaklılarıyla mahkeme nezdinde anlaşarak borçlarını yeniden yapılandırmasıdır. Konkordato, küresel krizden etkilenmiş, ödemelerinde zora düşmüş işletmelere bir nefestir. Biz krizle ödeme dengeleri bozulan, alacaklarını vadesinde tahsil edemediğinden vadesi gelmiş borçlarını ödeyemeyen işadamlarına danışmanlık hizmeti vermekteyiz hem de avukatlık yapmaktayız. Bu konularda uzmanlığı olan hukuk bürolarıyla çalışılması halinde konkordato müessesinin gerçekten bir nefes olduğu görülecektir” dedi.

KONKORDATO İFLAS ERTELEMEDEN FARKLIDIR

Konkordatonun iflas ertelemeden farklı olduğunu belirten İçer, “Konkordato kurumunda başat rolü alacaklılar ile borçlu oynamaktadır. Buna göre borçlunun, alacaklılarını konkordato teklifini kabul etmeye ikna etmesi gerekmektedir. Mahkeme burada komiseri eliyle kimi durumda alacaklılardan oluşan alacaklılar heyeti eliyle süreci yöneten hakem gibidir. Oysa iflas ertelemede mahkeme ve iflas erteleme isteyen borçlu başat oyuncudur. Borçlunun teklifini mahkemenin kabul etmesi halinde iflas erteleme süreci başlamaktaydı. Bu mesele hakkında çok teferruatlı değerlendirme yapmak mümkün ancak şimdilik konkordato hakkında konuşmalıyız” ifadelerini kullandı.  

KONKORDATO BAŞVURUSU TİCARET MAHKEMESİNE YAPILACAK

Gaziantepli işadamların hangi durumda konkordato teklif edebileceğini anlatan İçer, “Vadesi gelmiş borcunu ödeyemeyen bir şirket veya şahıs konkordato teklif edebilir. Bununla birlikte mesela üç ay sonra vadesi gelecek bir borcu ödeyemeyeceği anlaşılan şirket veya şahısta konkordato teklif edebilir. O zaman borç ödemekte zorlanan şirketler de şahıslar da bu yola başvurabilirler, diyebiliriz. Konkordato başvurusunun nasıl yapılacağı, başvuru dilekçesine hangi evrakların ekleneceği, bu evrakların hangi bilgileri içereceği de belirlidir. Konunun uzmanları bu teknik ayrıntıları iyi bilirler. Burada bir hususu hatırlatmam gerekir; bazen konkordato dilekçelerinin ve sair başvuru belgelerinin üstünkörü hazırlandığı oluyor ki, bu biçimde yapılan başvurular mahkemelerce geri çevrilmektedir. Nitekim Gaziantep Ticaret Mahkemelerinde usulüne uygun biçimde yapılmadığından geri çevrilen başvurular bulunmaktadır. Konkordato başvurusu borçlunun ikametgâhının veya iflasa tabi borçlu şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesine yapılmaktadır” dedi.

KONKORDATO SÜRECİ İLK BAŞTA 3 AYDIR

Konkordato sürecinin ilk başta 3 ay olduğunu ve mahkemenin bu süreyi 2 ay daha uzatabildiğini ifade eden İçer, “Şu hususu belirtmekte fayda var; konkordato dilekçesine hangi evrakların ekli olacağı belirlidir. Mahkemeler, bu şekli şartın gerçekleşmesi halinde iyi niyetli borçlunun talebini hemen değerlendirmekte hem borçluyu hem de alacaklıları korumaya yönelik tedbir kararları almaktadır. Bu kararla birlikte artık konkordato süreci başlamıştır. Bu sürecin ilk safahatına geçici mühlet denilmektedir. Bu mühlet kural olarak 3 aydır. Ancak kimi durumda bu üç ayda yapılacak iş ve işlemler bitirilemez. Bu durumda mahkeme, bu sürenin 2 ay uzatılmasına karar verir ki, geçici mühlet böylece en fazla 5 ay devam eder” dedi.

KONKORDATO MÜHLETİYLE BİRLİKTE FAİZ İŞLEMEZ

Konkordato mühletiyle birlikte faiz işlemeyeceğine dikkat çeken İçer, “Vadesi gelmiş ve ödenmemiş borçlar hakkında takip yapılamaz, başlamış olan takipler durur. İstisnai kimi durumlar hariç bu konkordato mühletiyle birlikte faiz işlemez. Diğer taraftan ihtiyati haciz kararlarıyla birlikte haciz takipleri de yapılamaz. Burada bir meseleye açıklık getirmek istiyorum. Mahkemelerin ihtiyati haciz kararı vermesiyle bu kararın icra takibine konulması farklı şeylerdir. Konkordato nedeniyle ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği düşüncesi doğru değildir. Doğrusu ihtiyati haciz kararı alınabilir. Ancak bu kararla icra takibi yapılamamaktadır. Bu durumda ihtiyati haciz kararı almanın pratik bir faydası olmayabilir. Öte taraftan, konkordato öncesi iyiniyetli borçlu hakkında bir takip yapılmış olsun ve bu takip kapsamında kimi mallara muhafaza tedbiri uygulanmış olsun; işte konkordato teklifiyle bu malların iyiniyetli borçluya iadesi gerekir. Keza iyiniyetli borçlunun banka hesaplarına konulan blokeler, elektronik hacizler de kalkacaktır. Şu hususunda bilinmesi gerekir; alacakları rehinle temin edilmiş alacaklılar, rehinin para çevrilmesi yoluyla takip yapabilirler, ancak, rehinli ve/veya ipotekli malların muhafaza edilmesi veya satışları yapılamayacağından bu takibin pratik bir faydası olmayacaktır. Ama iyiniyetli borçlu yine icra tehdidinden kurtulmuş olacaktır” dedi.

AMAÇ BORÇLUNUN NEFES ALMASI ALACAKLILARIN DA ALACAĞINA KAVUŞMASIDIR

Konkordato ile alacaklıların da belirli bir ödeme planına göre alacağına kavuşacağını belirten İçer, “Tedbir kararları belirli bir süreyle sınırlıdır. Sürenin bitiminde ipotek alacaklısı alacağına erişme imkanına sahiptir. Aksi halde borçlu iflastan kurtulur iken alacaklılar iflasa sürüklenir. Hükümetimiz amacı elbette alacaklıların iflasa sürüklenmesi değildir. Nihayet amaç, iyiniyetli borçluya bir fırsat verilirken alacaklıların belirli bir ödeme planına göre alacağına kavuşmasıdır” dedi.

KONKORDATO İLE BELİRSİZLİK ORTADAN KALKAR

Konkordatonun, belirsizliği ortadan kaldıracağının belirten İçer, “Örneğin bir şirketimizin, 10.000.000 TL borcu var. Piyasadan 4.000.000 TL nakit alacağı var. 4.000.000 TL değerinde paraya çevrilebilir aktifi var. Ve bu şirketimizin aylık kazancı 500.000 TL’den 50.000 TL’ye düşmüş olsun. Bununla birlikte 4.000.000 TL alacakta her ay 250.000 TL olmak üzere vadeli olsun. Şirketimizin kriz öncesi planlamaya göre aylık 800.000 TL borç ödemek durumunda olduğunu kabul edelim. Bu kompozisyonda bu şirketin vadesi gelen borcunu karşılaması, ödeyebilmesi mümkün değildir. İşte biz İçer Hukuk olarak bu imkansızlık içerisinde bir mümkün görmekteyiz, elimizdeki o imkan da konkordotudur. Biraz önce belirttiğim gibi ticaret iştigal eden her işadamımız bilir ki, borçlu iflas ederse alacaklı alacağının gerçekten çok cüzi bir kısmını alır. Alacağının o kısmını da ne zaman alacağını bilemez. İflas halinde bir belirsizlik vardır. Oysa konkordatoda alacaklının elinde hukuki ve mali argümanlar var. Bu imkânlara göre alacağını vadeli veya biraz tenzilatlı haliyle alacaklardır. Buna göre alacaklı, borçlunun ne zaman ne kadar bir ödeme yapacağını bilecektir. Alacaklı açısından bir alacağın noksan da olsa tahsil edilmesi, belirsizlikten çok daha iyidir” şeklinde konuştu.

KONKORDATO TEKLİFİ İLE ALACAKLILARIN YARISINI İKNA ETMEK YETERLİ

Konkordato teklifi ile bütün alacaklıların ikna edilmesi gerekmediğini belirten İçer, “Konkordato teklifinin bütün alacaklıların kabulüne bağlamak bu müessesenin uygulanmasını imkansız kılar. Kanun koyucu, bu konuda belirli oranda alacaklı ve alacak çoğunluğunun sağlanmasını yeterli görmüştür. Kayıt altına alınmış alacaklı sayısının, hem de toplam alacak tutarının en az yarısını temsil eden kişi ya da şirketleri ikna etmek yeterlidir. Veya kaydedilmiş alacaklıların ¼’ünü ve alacak miktarının 2/3’ünden fazlasına sahip alacaklıları ikna etmek yeterli görülmüştür” dedi.

HER SORUNUN BİRDEN FAZLA ÇÖZÜMÜ BULUNMAKTADIR

İçer, “Borçlarını ödemekte zorlanan şirketin dışarıdan sermaye bulması veya yeni finans kaynaklarına erişmesi zordur. Ancak ekonomik piyasanın birçok aktörü bulunmaktadır. Örneğin bir müvekkil şirketin kayden sahibi olduğu bir iş hanı var ve üzerinde çok cüzi miktarda ve ikinci dereceden ipotek vardı. Biz banka ile anlaşarak bu han üzerine birinci derece ve milyon doları bâli ipotek hakkı vermeyi taahhüt ettik. Diğer taraftan alacaklılara o ipotek bedeli kadar nakit ödemeyi teklif ettik, bu teklifin kaynağını da böylece borç nakli yapmak suretiyle temin ettik. Bu sadece bir misal.  Nitekim her sorunun birden fazla çözümü bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

GAZİANTEP’TEKİ ŞİRKETLER EN ÇOK BANKALARA BORÇLU

Gaziantep’teki şirketlerin en çok bankalara borçlu olduğunu dile getiren İçer, “Bankalar alacaklarının ipotekle temin edildiğine güvenerek kendilerini konkordato ilanı sürecinde rahat görmemelidir. Bir kere eğer ipotekli taşınmazın değeri alacağı karşılamaya yetiyorsa bankalar, konkordatonun tasdiki için gereken nisapta hesaba katılmazlar. Buna göre borçlunun diğer alacaklılar bakımından yeterli nisaba ulaştıktan sonra bankaları ikna etmek için uğraşmak durumda değildir. Ancak banka, rehinle karşılanamayan alacağı varsa bu alacağını komisere beyan ettirecektir. O zaman konkordato, hem adi borçları hem de teminatsız banka borçlarını yeniden yapılandırmadır, diyebilir. Biraz önce küresel krizden söz etmiştik. Bu krizin az veya çok sirayet etmediği sektör yoktur. Dolayısıyla büyük fotoğrafa bakmak gerekir. Banka, vadesi gelen bir alacağını ipoteği paraya çevirmek suretiyle tahsil edebilir. Biliyorsunuz bankalar kredi vermeden önce üzerine ipotek koydukları taşınmazların değerini kendi eksperi eliyle tespit eder, bu tespitin % 70’i kadar kredi verir. Bu kredi ödenmediğinde taşınmazın bedeli borcu kapatır. Oysa şimdi durum farklıdır. Küresel kriz belki de en çok gayrimenkul piyasasında etkili oldu. Bankalar bu durumu en iyi bilen piyasa oyuncularından biridir. Dolayısıyla bankalar, alacağını tenzilatlı da olsa almayı tercih edeceklerdir” diye konuştu. 

KONKORDATO NEDİR?

7101 sayılı kanunla 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yapılan değişiklikle Türk hukukuna dahil olan konkordato, alacaklıların belirli bir çoğunluğunun kabul edeceği plan dahilinde, borçların tasfiye edilmesini sağlar. Konkordato ile borçluya borçlarını ödemek üzere belirli bir vade tanınabilir. Bu tür konkordatoya “vade konkordatosu” denilmektedir. Bazen borçluya vade tanıyan bu gibi konkordatolarda, borçların vadesinde tam olarak ödeneceği, fakat konkordato tarihinden itibaren faiz ödenmeyeceği de kararlaştırılabilir. Bazen de alacaklılar hem alacağının belirli bir kısmından feragat ederler ve hem de borcun ödenmesi belirli bir vadeye bağlanabilir. Bu yöntemlere göre; “yüzde (tenzilat) konkordatosu”, “vade konkordatosu”, “adi konkordato”, “malvarlığının terki suretiyle konkordato”, “iflas dışı konkordato”, “iflas içi konkordato” gibi ayrımlara tabi tutulmaktadır. Yeni yasa ile getirilen en önemli değişiklik, tacir olmayanların konkordato talep edebilmesinin kabul edilmiş olmasıdır. İkinci önemli değişiklik ise, icra mahkemesi yerine asliye ticaret mahkemesinin görevlendirilmiş olmasıdır. Yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte, her türlü konkordato işleminde asliye ticaret mahkemeleri görevli olacaktır.

Diğer bir yenilik; konkordato sisteminde daha önce yer almayan geçici mühlettir. Yeni düzenleme uyarınca, konkordato talebi üzerine mahkeme, geçici mühlet kararı verip, gerekli gördüğü tedbirlerin alınmasına karar verebilecektir. Bir diğer değişiklik; mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözleşmelerde borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümler mühlet kararı içinde uygulanmayacaktır. Ayrıca borçlu, taraf olduğu sürekli borç ilişkilerini, komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayını aldıktan sonra feshedebilecektir. Getirilen bir diğer yenilik, alacaklılar kuruludur. Yeni yasa ile konkordato projesinin tasdiki için farklı bir alacaklı ve alacak oranı getirilmiştir. Buna göre projenin tasdiki için; kaydedilmiş olan alacaklıların (adet olarak 1/2) ve alacakların yarısı (tutar olarak 1/2) veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte biri (adet olarak 1/4) ve alacakların üçte ikisini (tutar olarak 2/3) aşan bir çoğunluk tarafından kabul edilmiş olması gerekmektedir. Konkordato sürecinin belirli bir süre içinde sonuçlandırılması şartı getirilmiştir. Buna göre, bir borçlu hakkında konkordato talep edilmesi durumunda: 5 ay (3 ay + 2 ay ilave) geçici mühlet, 1.5 yıl (1 yıl + 6 ay ilave) kesin mühlet ve konkordato tasdiki için ilave altı (6) ay olmak üzere toplam 2 yıl 5 aylık süre içinde konkordatonun sonuçlandırılması gerekmektedir.

BAHRİ UÇAR