Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ara tatillerden yeni bir yapılanmanın söz konusu olduğunu, 13 haftalık yaz tatilinin iki haftasının nisan ve kasım aylarında birer haftalık ara tatil olarak planlandığını belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığının yeni çalışma takvimine göre, 2019-2020 eğitim-öğretim yılı bir hafta öne çekilerek 9 Eylül 2019’da başlatılacak, 19 Haziran 2020’de sona erecek ve 11 haftalık yaz tatiline girilecek.

Yeni tatil düzenlemesi ve eğitim sistemindeki yapılan değişikliklerle ilgili İLKHA’ya konuşan Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, sendika olarak bu değişikliği basın yoluyla öğrendiklerini, bu ve buna benzer kararlarda eğitim çalışanları ve paydaşları ile istişare edilmesi gerektiğini söyledi.

Gök, bu değişikliğin eğitim çalışanlarının kazanılmış haklarına herhangi bir zarar gelecek uygulamaya dönüşmemesi gerektiğini vurguladı.

“Bu tatil düzenlemesini bizde medyadan takip ettik”

Yeni tatil düzenlemesinin hayata geçirilmesiyle olumlu veya olumsuz yönlerinin o zaman daha net olarak görüleceğini ifade eden Gök, “Öncelikle bu tatil düzenlemesini bizde medyadan takip ettik. Tatil bazı ülkelerde şu an ki gibi benzer uygulamalar var. Bu anlamda 13 haftalık yaz tatilini, bir hafta hazirandan ileriye dönük ve bir haftada eylülden geriye dönük çekilmesi kaydıyla biraz kısaltılmış olmasını sahada görmek gerekiyor. Ben bunun hem öğrencilerin hem öğretmenlerin mola verir tarzda yorgunlukları giderilmesi tarzında olduğunu, faydalı olabilir diye düşünüyorum ama görmek lazım.” dedi.

“Eğitim çalışanları ve paydaşları ile istişare edilmelidir”

Eğitimle ilgili kararlar alınırken eğitim çalışanlarının ve paydaşlarının görüşünün alınması gerektiğini belirten Gök, “Bana göre burada iki tane problem var. Birincisi paydaşlarla istişare edilmesi, böyle bir karar alınırken ya da buna benzer kararlar alınırken hem öğretmenlerle, okul yöneticileriyle ve bu işte faydası olan sendikalarla ve eğitim alanında çalışma yürüten sivil toplum örgütleriyle istişare edilirse daha iyi sonuçlar elde edilmiş olur, kabul görür.

Olası problemler tespit edilerek önceden tedbir alınabilir. Bundan dolayı bu kararlar alınırken istişare edilerek alınması gerek. Bu konuda istişare edilseydi, belki başka fikirler, düşünceler ortaya çıkabilirdi.”

“Bu düzenlemenin öğretmenlere ek bir yük getirmemesi lazım”

Gök, bu değişikliğin eğitim çalışanlarının kazanılmış haklarına herhangi bir zarar gelecek uygulamaya dönüşmemesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bu düzenlemenin öğretmenlere, eğitimcilere ek bir yük getirmemesi lazım. Aynı şekilde eğitim çalışanlarının bir geriye gidiş oluşturmaması lazım. Bunlara mutlaka bakanlığın dikkat etmesi lazım. Bu düzenlemelerle ek bir yük getirmemiş olmasına, kazanılmış hakların geriye götürücü bir müdahale söz konusu olmaması lazım. Eğitimde değişikler eğitimcileri hatta kimseyi olumlu yönde etkilemez. Fakat daha ileriye götürücü yenilikler söz konusuysa elbette bu desteklenir. Bu memleketimiz, vatanımız ve milletimiz için atılan her türlü olumlu adımı bugüne kadar desteklediğimiz gibi bundan sonrada destekleyeceğiz.”

Öğretmen meslek kanununun öğretmene destek kanununa dönüşmesi gerektiğinin altını çizen Gök, öğretmenlerin toplumda gördüğü eski değeri tekrar elde etmesinin önemine değindi.

“Bu ifade eğitim çalışanlarını ciddi manada rencide etti”

Gök, Ekşi Sözlük’te önceki gün açılan “Öğretmenlik ile fahişelik arasında bir fark olmaması” başlığına da sert tepki göstererek, “Bir toplumda eğer öğretmene hakaret ediliyorsa, bununla ilgili, ekşi sözlük adında bir internet sitesinde öğretmenlere hakaret eden birtakım ifadeler yer aldı. Bu eğitim çalışanlarını ciddi manada rencide etti. Öğretmenler bizim anne ve babalarımız gibi toplumun en temel dinamiği, göz bebeği. Dolayısıyla öğretmene hak ettiği değerin herkes tarafından gösterilmesi gerekiyor.” diye konuştu.

Öğretmenlerin de öğrencileri kendi evlatları olarak görmesi gerektiğine işaret eden Gök, “Her ne kadar ekonomik imkansızlıklar içinde olsalar da her ne kadar toplum içinde kendilerine hak edilen değer verilmese de bu evlatlar bizim evlatlar diye düşünüp ellerinden gelenin en iyisinin yapılması gerekir.” ifadelerini kullandı.

“Kendi değerlerimizle yoğrulmuş bir eğitim sistemine ihtiyacımız var”

Milli Eğitim Bakanlığı’na da çağrıda bulunan Gök, “Bakanlığımızın da kendi değerleriyle kuşanan bir müfredatla tekrar gündeme gelmesi, sadece müfredatıyla değil tüm ders materyalleri, ders kitaplarının bizim değerlerimizden, kendi örfümüzden, dinimizden gelen bütün değerleri güzelce yoğurup harmanlayıp bir eğitim politikası oluşturulması gerekiyor. Kendi değerlerimizle yoğrulmuş bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. İnşallah bu günlere kavuşuruz.” temennisinde bulundu.

İLKHA